Türkiye'nin 2023 için koyduğu dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinden birisi olma ve 500 milyar dolarlık ihracat hedefi uzun süre tartışıldı. Yurtiçi bazı kaynaklar bu hedeflerin ulaşılabilir olduğunu ileri sürerken Pricewaterhouse Coopers ve HSBC'nin analistleri dudak büktü. PWC'nin tahminine göre Türkiye 2030'da dünya ekonomisinde ancak 15. ve 2050'de 12. sıraya yükselebilecek. HSBC'deki araştırmacıların hazırladıkları raporlar da Türkiye 12. sıraya bile ancak 2050'de ulaşabilecek.
Bendeniz ise hedefler konusunda iyimser olmakla beraber hem devlet hem de özel sektöre önemli görevler düştüğünü düşünüyorum. Kendimize ait bir marka yaratmadan, katma değeri yüksek, inovatif ürünler üretmeden, sadece montaj sanayi ile hem ekonomik büyüklüğümüzü sınırlı bir şekilde artırabiliriz, hem de istihdam sorununu çözemeyiz.
Kaynak ayrılıyor
Son 10 yılda gayri safi milli hasıladan ar-ge (araştırma geliştirme) ve inovasyona ayrılan pay binde 1'ler düzeyinden, 2012 yılında binde 84'e yükseldi. 2013 için hedeflenen artış tam tutturulamadı ama artış trendi devam etti.
2013 Yılında arge yatırım teşviklerinden bin 810 işyeri yararlanmış. Bu teşvik kapsamında 89 Milyon 300 Bin TL bu şirketlere aktarılmış. Bu rakam size çok gelmiş olabilir ancak 2013 yılında Türkiye'deki faal durumdaki şirket sayısının 1 milyon 500 bin olduğunu hatırlatalım. Bunların yüzde 36,98'i şahıs işletmesi, yüzde 51,39'u limited şirket, yüzde 6,97'si ise anonim şirket. Basit bir hesapla bin şirketten sadece 1.2'sinin arge teşviklerinden yararlandığını söyleyebiliriz. Elbette ki her şirket arge yapacak diye bir şart yok ancak rakam yine de çok düşük.
Üstelik teşvikler kapsamında, arge faaliyetlerinde ve projelerinde çalışan arge ve destek personelinin ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta pirimi işveren hissesinin yarısı, her bir çalışan için 5 yıl süreyle Hazine tarafından karşılanıyor. Teşvik kapsamında 2013 yılında toplam 33 bin 836 kişinin sigorta piriminin işveren hissesinin yarısı Hazine tarafından karşılanmış.
Türkiye bir hamle yapacak ve 2023 hedeflerine ulaşacaksa devletin yanında özel sektörün de araştırma geliştirme ve inovasyona yönelmesi bu alandaki teşviklere duyarsız kalmaması gerekiyor.
Karmaşa yaşanıyor
İlginin azlığının nedenlerini sorgularken fikrini aldığım konunun uzmanları teşviklerdeki inanılmaz dağınıklığa dikkat çekti. Mesela neredeyse her bakanlık kendine göre ar-ge teşviği veriyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve hatta Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı... Faaliyet alanınıza göre tek tek bu teşvikleri incelemeniz gerekiyor. Öte yandan 5520, 5746, 4691 Sayılı Kanunlar kapsamında kapsamında sağlanan destek ve teşvikler var. Ayrıca TÜBİTAK-TEYDEB, TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı), San-Tez, KOSGEB, Avrupa Birliği (AB HORİZON 2020 Programı) Eureka ve Eurostars nakit destek programları bulunuyor.
Hepsini takip etmek zor. Her kurumun kendine göre muktesebatı, dökümantasyon talebi ve şartları var. Türkiye'de bu karmaşaya bir son verilmeli. Bu hizmetlerin hepsi tek çatı altında ve tek bir prosedürle bitirilebilmeli. İkincisi de, şirketlerde proje kültürünün gelişmemiş olması bu desteklerin atıl kalmasının bir başka sebebi.