Olmadı Başkan Tunç Soyer olmadı... Adında 'halk' geçen bir parti olan CHP'den İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçildin. Göreve gelirken "Önce halk", "Aşkla İzmir" ve "sosyal demokrasi" söylemlerini ağzından düşürmedin... "Önceliği arka sıradakilere vereceğim" vaadinde bulundun. Seçilir seçilmez makam arabası yerine bisikletinle halkın içinde dolaşmaya başladın. Hakikaten ilk başta halkla aranda iyi yönde bir iletişim oluşmaya başladı. Tam herkes, "İşte halkçı başkan böyle olur" demeye başlamıştı ki, yaptıklarınla İzmirlilere büyük bir hayal kırıklığı yaşattın.
ŞATO VE HAVUZLU VİLLA
Önce Varyant'taki tarihi Şato Restoran binasını aile lojmanına çevirdin. Her fırsatta "Ne var bunda, 3+1 bina" diye savunmaya çalışsan da halkçı olduğunu söyleyen bir başkana ismi Şato olan bir yeri kendisine lojman yapması hiç yakışmadı. Göreve geldiğinden bu yana sata sata bitiremediğin belediye lojman ve dairelerinden birini de gayet güzel bir şekilde lojman olarak kullanabilirdin. Derken Seferihisar Ulamış'taki zeytinliğine "Sıkma tesisi yapacağım" diyerek "yönetim ofisi ve bakıcı evi" adı altında villa, "sulama havuzu" adı altında da yüzme havuzu yaptırdığın çıktı ortaya. Kent bu havuzlu villa haberleriyle çalkalanırken şimdi öyle bir adım attın ki, halktan artık ne kadar koptuğunu dünya aleme gösterdin.
KENDİSİNE ÖZEL KAPI
Büyükşehir Belediyesi'nde 30 yıldan fazla süredir Burhan Özfatura'dan Yüksel Çakmur'a, Ahmet Piriştina'dan Aziz Kocaoğlu'na kadar tüm başkanlarının kullandığı Konak'taki ana hizmet binasının ön tarafındaki 'başkanlık' giriş kapısını beğenmedin. Çünkü, buradan girip çıkarken halk seninle temas kurabiliyordu, hatta zaman zaman dertlerini anlatan yazı ve belgeleri eline tutuşturabiliyordu. Bundan rahatsız oldun ve kendine deniz tarafına özel bir kapı yaptırdın. Belediyeye sadece senin makam arabanın yanaşabileceği kadar bir alana sahip olan kapıdan girip çıkmaya başladın.
BU MUYDU İZMİR AŞKIN?
SÖZDE seyyar makam minibüsünle mahallelere gidip halkın sorunlarını dinliyordun. Ama bu yaptığın o halkçı görüntünün sadece bir imaj çalışması olduğunu bir kez daha gösterdi. Özfatura, Çakmur, Piriştina ve Kocaoğlu yıllarca belediyeyi yönettiler ama akıllarına kendilerine özel bir giriş-çıkış kapısı yaptırmak gelmemişti. Belki de hepsinden daha yüksek bir dozajda halkçı vaatlerde bulunarak göreve gelen sen, böyle bir icat çıkardın. Üstelik kapının bir tarafını demir parmaklıkla çevirdin. Allah aşkına bu nasıl halkçılık? Kendine İzmirlilerden kaçmak için özel kapılar yaptırıyorsun, bu muydu senin İzmir aşkın?
ERHAN GÜLENÇ