Görev yaptığı dönemde İzmir'de depremde yıkılan birçok binanın çürük olduğunu tespit eden ve bunları yıkmayıp Valilik veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na da bildirmeyen Bayraklı Belediyesi'nin eski Başkanı Hasan Karabağ'dan skandal ile ilgili savunma geldi. Karabağ, kendi döneminde Belediye Deprem Etüt Merkezi'nin riskli olarak tespit ettiği tüm binaları sadece apatman yöneticilerine bildirdiklerini söyleyerek düştükleri gafleti itiraf etti. 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 7 maddesinin Z fıkrasının devamında sayılan ilçe belediyelerinin görevleri arasında "Afet riski taşıyan veya can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturan binaları tahliye etmek ve yıkmak" ifadesi yer alırken Karabağ, suçu üzerinden atmak için "Mevzuata göre yıkım ve mühürleme yetkimiz yoktu. Sadece ön tespitte bulunuyorduk" demeyi de sürdürdü.
İŞTE YETKİNİN BELGESİ
İLÇEDE 6 BİN 875 KONUT RİSKLİ
İzmir'de 30 Ekim Cuma günü meydana gelen depremin ardından yıkılan ve ağır hasar gören birçok binanın çürük olduğunun Bayraklı Belediyesi tarafından yıllar önce tespit edildiği ancak hiçbir önlem alınmadığı ortaya çıkmıştı. Buna göre 2009'da kurulan Bayraklı Belediyesi Deprem Etüt Merkezi 11 yılda 11 bin 987 konut ve işyerinin risk analizini gerçekleştirdi. Bayraklı'nın yanı sıra ilçe sınırları dışından gelen talepleri de geri çevirmeyen ekiplerin yaptığı testler sonucunda başvuruların yüzde 57'sinin yani 6 bin 875 konutun riskli olduğu belirlendi. Yapılan testlerde 672 konut risksiz, 4 bin 440 konut ise çok riskli çıktı. Depremin ardından bu gerçeğin ortaya çıkması üzerine bazı medya kuruluşları, belediyenin bu binaların 208'ini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bildirdiği ancak bakanlığın önlem almadığını iddia etti.
GERÇEK DIŞI HABERLER
Ancak bu haberlerin yalan olduğu kısa sürede anlaşıldı. Belediyenin riskli binaları, kendisinden başka hiçbir kuruma bildirmediği tespit edildi. Çürük tespitlerinin yapıldığı dönemde Bayraklı Belediyesi'nde başkanlık yapan CHP'li Hasan Karabağ da, "Bizim Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'yla, o testler ve raporlarla ilgili bir irtibatımız olmadı" dedi. Düştükleri gafleti itiraf eden açıklamalar yapmayı sürdüren Karabağ, neden bu çürük binalarla ilgili önlem almadıklarıyla ilgili de, "Deprem Etüt Merkezi riskli tespit ettiği tüm binaları apatman yöneticilerine bildirdi. Mevzuata göre yıkım ve mühürleme yetkimiz yoktu. Sadece ön tespitte bulunuyorduk. O dönem taradığımız binaların yarıdan fazlası ağır kusurluydu. Nihai rapor için yetkilendirilmiş şirket veya üniversiteye başvurulması gerekiyordu" diyerek bu binaların güçlendirilmesi veya boşaltılması için adeta parmaklarını bile kıpırdatmadıklarını itiraf etti. Birçok daire sakininin binasının yıkılacağı ve evsiz kalacağı korkusuyla nihai rapor için Dokuz Eylül Üniversitesi'ne başvuru yapmadığını da söyleyen Karabağ, "Kat malikleri arasında anlaşma olmayınca, yıkıp yeniden yapma şansı olmuyor. Çürük diye tanımlanan 450 binanın riskli olduğu apartman yöneticilerine bildirildi. Müteahhitler de devreye girdi. Ancak dönüşüme vatandaş tepki gösteriyordu. El altından vatandaşı kışkırtanlar da olduğunu duyduk" diyerek kendini savunmaya çalıştı.
İKİZLERİN BABASI TESLİM ALMIŞTI
BAYRAKLI Belediyesi'nin çürük olduğunu tespit ettiği Rızabey, Doğanlar ve Karagül Apartmanı'na yıllar önce çürük raporu verdiği ortaya çıkmıştı. Bayraklı Belediyesi'nden ilgili raporu imza atarak alanlardan biri de Rızabey Apartmanı'nın enkazında yaşamını yitiren Çınar ve Sayra Alpgündüz'ün apartman yöneticisi olan babaları Alican Alpgündüz. Alican Alpgündüz depremin ardından yaptığı açıklamada raporla ilgili süreci şöyle anlatmıştı:
ŞÜPHELENMİŞTİK
"Biz o dönem zeminden şüphelendik. Çünkü apartmanın yapıldığı yer eskiden bamya tarlasıymış. Apartmanın yüzde 75'i kiracıydı. Daire sahiplerinin çoğu da şehir dışındaydı. Koordinasyonu sağlayamadık. Herkesin bir araya gelmesi mümkün olmadı. Öyle kaldı. Bina sakinlerinin bunda kusuru yok. Bayraklı'da yeni adliye açılınca avukatlık ofisleri de açıldı burada. Başka işyerleri de açıldı. Ofisler çoğaldı. Daha önceki depremden sonra ilk 4 katın güçlendirmesi yapılmıştı" demişti.
KANUN MADDELERİ AÇIKÇA İŞARET EDİYOR
Gerek Bayraklı Belediyesi eski Başkanı Hasan Karabağ ve yeni Başkan Serdar Sandal, gerekse Başkan Tunç Soyer, yıkım yetkilerinin olmadığını savunurken kanunlar, belediyenin yetkisi olduğunu net şekilde ortaya koyuyor. 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 7 maddesinin Z fıkrasınında ilçe belediyelerinin görevleri arasında "Afet riski taşıyan veya can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturan binaları tahliye etmek ve yıkmak" ifadesi kullanılıyor. Aynı kanunun 11. maddesi de ilçe belediyesinin bunu yapmaması halinde Büyükşehir'e yetki tanıyor. Ayrıca 3194 Sayılı İmar Kanunu'nun 39. maddesi de bu tür binaların tahliyesi ve yıktırılması konusunda belediyelere yetki veriyor.
Erhan GÜLENÇ
İzmir Valisi Köşger, taşıma ücretlerinin sabitlendiğini açıkladı
İzmir depremi soruşturması ile ilgili yeni gelişme! Savcı deprem bölgesine gitti