İzmir ve Ege genelinde, hava sıcaklığındaki gece ve gündüz farkının arttığı bugünlerde, rüzgarın da olmamasından meydana gelen basınç farkı nedeniyle hava kirliliği problemi yaşanıyor. Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı Hava Kalitesi İndeksi verilerine göre; özellikle havadaki çapı 10 mikrometreden küçük partiküler madde (PM10) değerlerinin, tüm Ege kentlerinde kasım ayı başından itibaren sınır değerleri kimi saatlerde aştığı, çoğunda da ortalamanın sınır değerin üzerinde olduğu görülüyor.
Yaşar Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Levent Bilir, en önemli önlemin, çevreci enerji kaynaklarına yönelmek ile enerjiyi verimli ve tasarruflu kullanmak olduğunu belirtti.
Dr. Levent Bilir, "İzmir ve Ege, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı açısından büyük potansiyele sahip. Yalnızca rüzgardaki potansiyeli kullanarak Ege Bölgesinin toplam enerji tüketiminden daha fazla enerji üretmek mümkün. İzmir, Türkiye'nin güneş kapasite oranı en yüksek alanı olan ikinci il. Jeotermal ve biyogazdan elektrik üretimi için de büyük bir potansiyele sahibiz. Biyogazda, yaklaşık 2 bin 500 konutun 1 aylık tüketimine eş değer olan potansiyele sahip İzmir'de, mutlaka çöpten enerji seçeneği de hayata geçmeli. Temiz enerji kaynakları kullanılırsa hava kirliliği sorunu zaten kendiliğinden çözülür" dedi.
Ege Bölgesi, kasım ayı başından itibaren hava kirliliğiyle karşı karşıya kaldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, ülke genelindeki istasyonlardan alınan değerleri anlık olarak yayınladığı "Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı" verilerine göre; Ege'de birçok istasyon raporlarında özellikle insan sağlığına olumsuz etkileri bulunan partiküler madde (PM10) sınır değerlerinin birçok kez aşıldığı görüldü. Ege'de, ölçüm yapılan istasyonların 1 Kasım'dan 7 Aralık'a kadar olan saatlik verilerine göre; PM10 miktarlarının sınır değerleri birçok kez aştığı dikkat çekti. Sınır değeri, 24 saat ortalaması 50 mikrogram/metreküp olması gereken PM10 değerleri, saatlik olarak yapılan ölçümlere göre en yüksek, İzmir Alsancak'ta 488,87, Çiğli'de 386,78, Güzelyalı'da 360,56, Şirinyer'de 248,57, Bayraklı'da 264,15, Gaziemir'de 211,52, Karşıyaka'da 206,95, Bornova'da ise 156,89 olarak ölçüldü.
PM10 değerleri yine saatlik olarak en yüksek Afyon'da 200,86, Aydın'da 325,69, Balıkesir'de 473,32, Balıkesir merkez (MTHM) istasyonunda 420,91, Denizli Merkezefendi'de 433,13, Denizli Bayramyeri'nde 329,25, Manisa'da 70,17 ve Muğla'da 209,52 olarak kayıtlara geçti. 1 Kasım - 7 Aralık arasındaki zaman diliminin 24 saatlik ortalamasına bakıldığında ise PM10 miktarı oranının, Afyon, Balıkesir, Denizli, İzmir Alsancak, Gaziemir ve Şirinyer ile Muğla'da sınır değer olan 50'nin aşıldığı görüldü.
PARTİKÜL MADDE NEDİR?
Partiküler maddeler (PM), hava içerisinde asılı olarak bulunan katı ve sıvı parçacıkların karışımından oluşan, yaygın hava kirletici olarak biliniyor. Partiküler maddelere hem kısa hem de uzun dönemde maruz kalmak, solunum, kalp damar hastalıkları, astım atakları, solunumla ilgili rahatsızlıklar ve akciğer kanserinden ölümlerde artışa yol açıyor. Dünya Sağlık Örgütü, 'PM10' için yıllık sınır değeri 20 mikrogram/metreküp, 24 saatlik sınır değeri ise 50 mikrogram/metreküp olarak belirmiş durumda.
PEKİ ÇÖZÜM ÖNERİLERİ NELER?
Dr. Levent Bilir, hava kirliliğinin önlenmesi için öncelikle rüzgar, güneş, jeotermal ve biyogaz kaynaklı enerji kaynakları ile doğal gazın kullanımının artması gerektiğini ifade etti. Bunun için devletin çeşitli teşvik programları hazırlamasının faydalı olacağını belirten Bilir, "Özellikle göç alan şehirlerde nüfusun artması nedeniyle plansız şehirleşme ve yeşil alanların azalması da hava kirliliği açısından olumsuzluk oluşturuyor. Sanayileşmenin şehre yakın yerlerde bulunması ve trafikteki araç sayısının fazlalığı da hava kirliliğinin insan sağlığı için ciddi problemler oluşturabilecek boyutlara ulaşmasında etken" dedi.
Meteorolojik etkenlerin de olumsuz etkiyi artırdığını kaydeden Levent Bilir, "Yüksek basınç etkisiyle kirli hava yükselip dağılamadığı için zehirli gazların ve partiküler maddelerin yere doğru çöktüğü gözleniyor. Fosil yakıtların yakılmasıyla, havaya karbon dioksit, karbon monoksit, azot oksit, kükürt dioksit gibi gazlarla birlikte partiküler kirleticiler de yayılıyor. Bilinçsiz yakıt ve kalitesiz kömür kullanımı, doğalgaza geçiş imkanı olup da hala katı yakıt tercih eden merkezi sistem binalar, kaloriferlerin ehil kişiler tarafından yakılmaması, bacalarda filtre sisteminin bulunmaması gibi etkenler de bunu artırıyor" diye konuştu.
Uzmanlar, hava kirliliği azaltmak için yapılması gerekenler şöyle açıkladı:
"Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak, kaliteli, ısıl değeri yüksek ve daha az hava kirliliğine neden olacak yakıtları tercih etmek, SO2 ve partikül madde emisyonu oluşturmadığı için jeotermal enerji kullanımını artırmak, sıcak su üretimi için güneş enerjili ısıtma sistemlerini tercih etmek, binalarda ısı yalıtımı yapmak, ortam sıcaklığını gereğinden fazla yükseltmemek, kaloriferlerin eğitimli kişilerce yakılması, periyodik bakım yaptırılması, bacaların zamanında temizliği, kömür depoları ve kaloriferli apartmanların denetim altına alınması ile kalitesiz yakıt kullanımını engellemek, mümkünse doğalgaz dönüşümlerini sağlamak, şehirdeki yeşil alanları genişletmek, enerjiyi verimli ve tasarruflu kullanmak."