Osmanlı Dönemi'nde piyade ve süvari köyü olarak bilinen Alaçatı, şimdilerde ise adından turizmle söz ettiriyor. Tarihi cumbalı taş evleri ve Arnavut kaldırımları Alaçatı için adeta bir simge. Taş binalardan sarkan kırmızı, mor ve beyaz begonviller ise evlerin renkli örtüsü gibi duruyor.
Alaçatı'daki cumbalı taş evlerin büyük bölümü otel olarak hizmet veriyor. Alaçatı sokaklarında halen 600'ün üzerinde butik otel mevcut. Sakin ve küçük otellerin tercih edildiği salgın döneminde de ilgi gören Alaçatı, bireysel su sporlarından sörfte önemli bir merkez konumunda yer alıyor.
Yılın yaklaşık 300 günü rüzgar alan Alaçatı, yerli ve yabancı sörfçülerin ilgisini çekiyor.
"RÜZGAR ESTİKÇE TURİST GELİYOR"
Alaçatı Turizm Derneği Başkanı Celal Bayraktaroğlu, AA muhabirine, salgında değişen tatil tercihlerinden Alaçatı'nın diğer destinasyonlar gibi çok etkilenmediğini söyledi.
Küçük otellerin yanında yazlık evlere de talebin arttığına işaret eden Bayraktaroğlu, bu konuda da Alaçatı'nın şanslı olduğunu vurguladı.
İnsanların tatil yapmayı özlediğine değinen Bayraktaroğlu, şöyle konuştu:
"Bu sezonu geçen yıla göre daha iyi geçireceğimizi düşünüyorum. Bunun nedeni aşılama ve bilinçlenme. Başta yerli turist olmak üzere temmuzun ikinci yarısından itibaren de yabancı turistlerin geleceğini öngörüyoruz. Bölgenin tanıtımı için Kültür ve Turizm Bakanlığı ve yerel belediyelerle çalışıyoruz. Vaka sayılarımız da çok düşük. Bu bizim için avantaj. Bunun tanıtımını yaparsak daha çok turist çekeriz. Tabi insan sağlığı çok önemli. Bölge halkının sağlığını da düşünerek hem tedbirin hem de aşılanmanın artmasıyla güzel bir sezon bizi bekliyor."
Çeşme Yarımadası'nın rüzgarının meşhur olduğunu belirten Bayraktaroğlu, deniz kenarında yayla havası yaşadıklarını söyledi.
Yaz gecelerini serin geçirdiklerini dile getiren Bayraktaroğlu, "Bu, sıcak havadan uyunmayan tatil beldelerine göre büyük avantaj. Rüzgar estikçe turist geliyor." şeklinde konuştu.
İlçede bulunan İmren Han Otel ve Konakları Müdürü Kemal Kaynaşoğlu da bu yıl 2020'ye göre daha uzun bir sezon beklediklerini dile getirdi.
Butik otellerde hijyen standartlarının daha uygulanabilir olduğuna değinen Kaynaşoğlu, butik otellerin yıldızının bu yıl da parlamaya devam edeceğini belirtti.
SAFRANBOLU EVLERİNİN TAŞ HALİ
Mimar Mithat Olcay ise Alaçatı'daki evlerin birçoğunun 1850-1900'lü yıllarda yapıldığını aktararak, şunları kaydetti:
"Evlerde ise bölgeden çıkan volkanik taş kullanılmış. Şimdiye kadar yaklaşık bin 500 ev onarıldı. Alaçatı evleri, Safranbolu evlerinin taş hali diyebiliriz. Geçmişte bu evler yaşam alanı olarak kullanıldı. Bu evlerin zemin katı genelde hayvanların ahırı olarak kullanılmış. Bölgenin geçim kaynağı olan üzüm ve tütün de depolayanlar var. Binalar, sokağa veya caddeye sıfır konumda. Evin cephesi sokağa sıfır. İçeriye girence arkada bir bahçe var. Bu bahçe o zamanlar tarla olarak kullanılıyor. Yaşam alanları olarak daha çok üst katlar kullanılıyor. Evlerin istikameti ise kuzey-güney. Bunun iki avantajı var. Biri hem güneşi yazın az alıyor. Diğeri de yazın imbat rüzgarını alması. Yazın oturduğunuzda bu evlerde sıcaklar sizi bunaltmaz. Ayrıca bütün sokakların başında kuyular var."