EMPATİ YETENEĞİM GELİŞTİ
28 yaşında radyoculuk ve dublajla uğraşırken yapım şirketinden gelen teklifle kendinizi setlerde bulmuşsunuz. Radyo-televizyon okumuş biri olarak oyunculuk yapma fikriniz yok muydu?
Kesinlikle yoktu, biraz denk geldi diyelim. Madem bu kapı bana açıldı ben de 'Savaşalım bari' deyip elimden geldiğince işimi doğru yapmaya çabalıyorum. Bir sürü genç bu işi istiyor, belki en çok istenen meslek ama ne kadar talep varsa o kadar zorlaşır bazı meslekler. Ben istemedim ama oldu, milyonlarca gencin bu işi yapmak istediğini bildiğimden bulunduğum yeri hep hak etmeye çalışıyorum...
Radyo programcılığı sizdeki hangi yönleri ortaya çıkardı?
Ses-mikrofon ilişkisi ve iletişim kurma becerisini diyebilirim. Farklı dünyalardan insanlarla sohbet etme, onları tanıma, her biriyle bir şekilde anlaşma ve empati kurma yeteneğini de geliştirmiş olabilir.
"Oyunculuk büyüleyici bir yolculuk ama içinde akıl sağlığınızı korumanız gereken zorluklar var" demişsiniz. Biraz açar mısınız?
Öncelikle büyüklerimizin bir lafını zikretmek gerekir: İş zor değildir, insan zordur. Ne yazık ki bazen insanımız birlikte yapılan bir işte, birbirine yardım edip örneğin bir sahneyi mükemmelleştirmek dururken, güdüsel süreçleri yüzünden ayrı bir dünya kurup üstün çıkmaya çalışıyor. Halbuki özellikle bizim meslekte aynı gemideyiz. Güzellik birlikten doğacak; anlamaktan, yardım etmekten, el uzatmaktan. İnanın bir duyguya zorla girmektense sadece karşıdakinin oynamasına yardım etmek çok daha inandırıcı ve güzel olacaktır...