Televizyondaki programların sosyal medyaya yansımaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sosyal medyayı programımda mayınlı araziye benzetiyorum. Orada çok dolaşırsanız, bir şekilde patlıyor. Moda tabirle metaverse gibi düşünün. İçindeyken varsın, dışındayken yoksun. Telefon ya da bilgisayar klavyesi gördüğünde cüceler dev, dilenciler kral oluyor.
SADECE KENDİMLE YARIŞIYORUM
Bu kadar başarıdan sonra artık kendinizle yarışıyorsunuz diyebilir miyiz?
Her zaman kendimle yarıştım, yarışıyorum. Rekabetim kendi içimde oldu hep. Koştuğum kulvarda sağımda, solumda, arkamda kim var diye bakmam, hep ileriye bakarım. Bence başarının formülü de bu. Başarı başkalarıyla ilgili değil, insanın kendisiyle ilgili bir durum.
Esra Erol markasının anketlerdeki güvenilirliği tartışmasız. Peki bu size nasıl bir sorumluluk yüklüyor?
O kadar çok ki. Ama hepsinin tepesine topluma faydalı olma sorumluluğunu koyuyorum. Programımda bireysel gibi görünen hiçbir mesele bireysel değil, toplumsal doku altından bir parça. Program süresince başta sosyal medya, aile içi iletişim, çocukların eğitimi gibi önemli konuların altını çizmeye çalışıyorum. Çünkü en büyük yaralarımız oralarda. Çoğu konuğum yaşadığı sorunda yalnız olduğunu ve çaresiz kaldığını düşünüyor. Bu düşünce de daha büyük yanlışların önünü açıyor. O nedenle de programın ana sloganlarından biri 'Yalnız değilsiniz'. Bu slogan onlara umut oldu.