Ritimlerden esinlendi 32 enstrüman icat etti
Toprak, su ve havayı bir müzik enstrümanında birleştiren ve çaldığı müzikle insan ruhuna hitap eden Zafer Baykal, Afrika Kıtası’ndaki İgbo kabilesinin pişmiş topraktan ürettiği Udu enstrümanından esinlenerek, her biri ayrı ses çıkaran 32 enstrüman icat etti
- Pazar
- Giriş Tarihi: 20 Haziran 2021
Manisa'da yaşayan müzisyen Zafer Baykal (46), Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak yaptığı dönemlerde çocukluktan beri içinde olan ritim tutkusunu ortaya çıkardı. '30 yaşından sonra kendimi keşfettim' diyen Zafer Baykal, ürettiği 32 adet enstrüman ile kendini hem Türkiye'ye hem de dünyaya tanıtmaya çalıştı. Zafer Baykal, müziğe olan sevdasının babasıyla başladığını belirterek, ritmin kendisi için en büyük hazine olduğunu söyledi.
AKADEMİSYEN OLDU
Vurmalı çalgılara olan ilgisini artıran Baykal, bu konularda yaptığı araştırmaları sonrası Afrika Nijerya'daki İgbo kabilesinin pişmiş topraktan yaptığı "Udu" adı verilen enstrümanla tanıştı. Udu'nun çıkardığı sesten etkilenen Baykal, resim iş öğretmenliği üzerine olan yüksek lisans tezini değiştirerek, enstrümanları daha yakından tanımak ve onları geliştirmek amacıyla müzik enstrümanları üzerine akademisyen olmaya karar verdi. Yıllar süren araştırmaları sonrası Baykal, Udu adı verilen enstrümandan esinlenerek her biri birbirinden farklı ses çıkaran 32 enstrüman icat etti. "Zafudu" adını verdiği enstrümanlarla kendine özgü müzik ritimleri ortaya çıkaran Baykal, yurt içinde ve yurt dışında konserler verdi.
KABİLE ESİNTİSİ
Zafer Baykal enstrümanlarını yaparken Afrika'daki İgbo kabilesinden esinlendi. Zafer Baykal, "Bu enstrümanın köklerini araştırdığımda Nijerya'da İgbo kabilesine ait olduğunu buldum. 600 yıllık geleneği olan bir enstrüman. Orada kadın kabile insanları bir su doldurma nesnesini kullandıklarında ikinci bir delik açılıyor ve akan suyun oradan hoş bir ses çıkardığına inanıyorlar. İgbo dilinde Udu 'Çalınan çömlek' demek. Sonrasında atalarının çıkardığı ses olduğuna inanıp kendi ritüel törenlerinde çalıyorlar. 1974'ten sonra da Amerikalı bir seramik sanatçısı keşfedip üretiyor. Daha sonra bu şekilde yayıldı. Türkiye'de çok az insan bu enstrümanları denedi ama üzerinde çok ciddi araştırma çalışma ve Ar-Ge yapmış ilk insanım diyebilirim" diye konuştu.
İSPATLI MÜZİK ALETİ
Enstrümanların her birinin farklı sesler çıkardığını kaydeden Zafer Baykal, yaptığı icatların müzik aleti olduğunu da ispatladı. Zafer Baykal, "Hepsinin var olanlardan çok farklı sesleri var. Bunları stüdyoda kayda alıp bilgisayar programlarında analizlere soktuğumuzda yüzde 98 oranında müzik aleti olduğunu ispatladık. Her biri diğer var olanlara göre ses kutusu dediğimiz yapısal dış görünüm nedeniyle farklı sesler çıkarıyor. Alto, bas, bariton olarak belirledik. Daha büyüklerini de yaptım. İçine 4 kişi girerek çalınabilen ya da 3 kişinin çalabileceği 6 kafalı 1,5 metre uzunluğunda formlar da var. Hepsi şu an dünyada var olan enstrümanlardan farklı sesler çıkarıyor" dedi.
KONSERLER DE VERDİ
Ürettiği enstrümandan şu anda 6 tanesinin aynı anda sahnede çalınabildiğini söyleyen Zafer Baykal, yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konserler verdiğini ifade etti. Zafer Baykal, "Ürettiğim enstrümanları herkesin görebilmesi amacıyla çeşitli yerlerde sahneye çıktım. İsviçre ve Bükreş'te konserler verdim. Ayrıca konserlerin yanında yaptığım enstrümanları tanıtan sergiler açtım, konferanslarda verdim. Şuanda sahnede 6 enstrümanı çalıyorum. Ancak icat ettiğim 18 enstrümanı da sahnede çalabilecek şekilde tasarladım. İcat ettiğim bu enstrümanlar her müzik dalında kullanılabilir. Bu müzik aletleriyle klasik müzikte çaldım, türkü de çaldım" diye konuştu.
DAMACANA: SU RUHU
TOPRAK, su ve havayı 32 farklı müzik enstrümanında birleştiren ve çaldığı müzikle insan ruhuna hitap eden Baykal, Türkiye'nin kültür elçisi olmak istediğini söyledi. Zafer Baykal, "Atölyemde resim yaparken müzik ihtiyacım da doğdu. Resim yaparken müzik dinleriz. Müzik yapma isteğiyle de iki tane pet şişeyi kesip birleştirdim ve fırçalarla da çalarak başladım. Daha sonra o ses bozulunca da damacana, şimdiki adıyla 'su ruhu' dediğimiz müzik aletini çalmaya başladım. Resim iş öğretmenliğinde yüksek lisans yaparken yaptığım araştırmalar sonucunda bu müzik aletleriyle tanıştım ve bunlar üzerine yüksek lisans teziyle yaparak başladım. 16 yıllık bir macera. 30 yaşından sonra gerçekleşen bir durum" dedi.
NERMİN UÇTU