Notre Dame Kamburu’nun gizli kahramanı

İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin “Notre Dame’ın Kamburu” eserinde Quasimodo’nun maskesi büyük ilgi gördü. O muhteşem maskeyi hazırlayanın kim olduğu da merak uyandırdı. Sahne arkasının sihirli kahramanı makyaj sanatçısı Nurhan Akay, “Prostetik silikon maskeyi hazırlamak zor ve zahmetli ama sonucu görmek her şeye bedel” diye konuştu

Makyaj deyince, aklınıza sadece kozmetik ürünlerle daha çekici ve kusursuz görünmek gelmesin. İnsana her türlü ifadeyi katan, onu değişik kılıklara, korkunç ruh hallerine, komik tiplere ve bir sürü başka rollere sokan makyajın tarihçesi, ilkel dönemlere kadar uzanıyor. Ellerinde mızraklarıyla ateşin etrafında dönen ilkeller nasıl avlandıklarını ritmik hareketlerle canlandırırken, yüzlerini de korku ifadeleri uyandıracak şekilde boyarlardı...

Günümüzde ise film, dizi, sahne ya da görsel efektlerin kullanıldığı gösterilerde yapılan makyajın yelpazesi çok genişledi. Biz de bugün, İzmir Devlet Opera ve Bale si'nin makyaj sanatçısı, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Tasarımı Bölümü mezunu Nurhan Akay ile makyajı konuştuk. Hazır, okuldaşım sevgili Nurhan Akay'ın, "Notre Dame'ın Kamburu" balesinde yaptığı Quasimodo'nun maskesi, en az eserin kendisi kadar ilgi çekmişken...

- Makyaj sanatçısı olmaya ne zaman ve nasıl karar verdin? Sahne Tasarımı Bölümü dekor, kostüm, makyaj ve ışık tasarımı eğitimlerini kapsıyor. Ben üçüncü sınıfta makyajda branşlaştım. Çünkü biz kozmetik değil, sahne makyajı, plastik makyaj, yara bere, zombi, kurşun yarası gibi efektler yapıyoruz. Bunlar çok ilgimi çekiyordu. Tezimi de Cats müzikalinin 3 karakterinin saç, makyaj ve kostümünü yaparak verdim. Hatta ilk kez o yıl bölümde benim isteğimle makyaj ve kostüm üzerine bir tez verilmiş oldu.

- Okuldaki eğitim senin için yeterli miydi, yoksa kendini geliştirmek için başka şeyler yaptın mı? Okulda iyi bir eğitim aldık ancak orada her şeyi öğrenmek mümkün değil. Çıkınca hem öğrendiklerini pekiştirmek hem de üzerine bir şeyler katmak için çalışmak zorundasın. Örneğin Notre Dame balesinde Quasimodo'nun maskesi 'prostetik silikon maske' diye geçiyor ve bunun eğitimini almadık. Hem çok pahalı malzemeler gerektiği hem de profesyonellik anlamında çok ileri seviyede bir iş olduğu için... Bunu kendim öğrendim. Okulda yara makyajını öğreniyorsunuz ama bunun üzerine yanığı, hançerle göğüs deşmeyi falan eklemeniz gerekiyor.

- Makyaj kursu veren birçok yer var ama bu iş oldukça yetenek gerektiriyor değil mi? Elbette. O kurslarda öğretilenler ile bizim yaptığımız iş çok farklı. Ben Güzel Sanatlar mezunu olduğum için çizimden dolayı insan bedeninin her yerini biliyorum. Işığını, gölgesini, hacmini... 3 boyut kavramına hakimim. Ayrıca sahne üzerinde makyajın ışıkla birleştiğinde nasıl bir görünüme sahip olacağını biliyorum. Uzaktan ya da yakından nasıl görüneceğini de...

- Opera Bale'ye girişin nasıl oldu? 30 yıldır açılmamış olan makyajcı sınavının açıldığını duydum. 2013 yılıydı, sınava girdim, kazandım ve göreve başladım.

- Yaptığın makyajlar içinde hangileri senin için daha keyif verici? Çok net, en son yaptığım Notre Dame balesindeki Quasimodo'nun maskesini söyleyebilirim. Çünkü prostetik silikon maske çok aşamalı, çok detayları olan bir maske. Tüm ayrıntılarına hakim olmak gerekiyor. Önce yüzün kalıbı alınıyor. Sonra onun üzerinde bir modelaj çalışması yapılıyor, sonra başka bir malzemeyle dökümü yapılıyor. Bir gün bekletiyorsunuz, donması için. Ardından üst üste dökümler yapılıyor. Bu kullanılan malzemelerin belli bir derecede ve miktarda olması gerekiyor. Ve bunların karışımıyla bir sonuç elde etmek için çok kısa bir süreniz var. Bu anlamda aşamaları ve teknik yönleri açısından benim için hem en zor olanı hem de en keyif vereni bu. Ayrıca plastik makyajları; kurşun yarası gibi, ölü makyajı ya da heykelmiş gibi yaptığım makyajları da çok seviyorum.

- Kendine makyaj yapıyor musun? Dışarı çıkarken evet. Evde yapmıyorum. Ama Cadılar Bayramı gibi çalıştığım organizasyonlarda kendime de o konsepte uygun değişik makyajlar yapmaktan hoşlanıyorum.

- En çok hangi makyajda zorlanıyorsun? Zorluktan ziyade zamanımı alma açısından bakalım. Çok genç bir sanatçıya yaşlı makyajı yapılacaksa veya ileri yaştaki bir sanatçıyı gençleştirmek gerekiyorsa daha uzun zaman harcanıyor. Çünkü daha ağır bir makyaj yapmak, daha fazla malzeme kullanmak gerekiyor. Operada böyle makyajlar sıklıkla olabiliyor çünkü solistler yaşlarına ve tiplerine göre değil öncelikle ses renklerine göre seçiliyorlar.

- Makyajını beğenmeyen, itiraz eden, değiştirmeni isteyen oluyor mu? Böyle bir durumda ne yapıyorsun? Ufak tefek ayrıntılarda fikir alışverişi yapıyoruz ama genelde yaptığım makyajı beğeniyorlar ve olumsuz bir reaksiyon almıyorum. Sahne ya da karakter makyajları o rolün ve olayların geçtiği dönemin gerektirdiği kriterlere göre yapılıyor. Zaten kostüm kreatörlerimiz, kostümleri, saçı, makyajı ve aksesuarları tasarlamış oluyor. Yani kafamıza göre değil, belli ölçülere göre çalışıyoruz.

- Makyajın oyun sırasında bozulma riski var mı? Sanatçılar bu konuda nelere dikkat etmeli? Bir kere kendi ellerinde olmayan bir terleme durumu var. Bu yüzden allığı gitmiş olabiliyor, boyası, kalemi akabiliyor. O zaman tazeliyoruz, düzeltiyoruz. Oyuncuların ise birbirlerine temas ettikleri, çok koşuşturmak ya da yerde sürünmek zorunda kaldıkları anlarda yüzlerini korumaları gerekiyor.

- Ne yapsan seni çok mutlu eder, hayallerin neler bu meslekte? 'Body painting' dediğimiz tüm vücudun boyandığı makyajlara bayılıyorum. Sylvia balesinde body painting, face painting yapıyordum, yani hem vücutlarını hem yüzlerini boyuyordum baledekilerin ve bana müthiş keyif veriyordu. Ateş Kuşu balesi de öyleydi. Aslında benim bundan sonraki hayallerim bunlar. Daha çok plastik makyaj, daha çok 3 boyutlu, daha çok prostetik makyaj ve tabii ki body painting istiyorum. İnsan vücudunu tualmiş gibi boyamak istiyorum. En büyük hayalim ve mutluluğum bu diyebilirim.

"UZAKTAKİ GÖRECEK YAKINDAKİ SEYİRCİ RAHATSIZ OLMAYACAK"
- Yaptığın makyaj en çok hangi anda mutlu ediyor seni? Yaparken mi, bittiğinde mi yoksa sahnede izlerken mi? Yaparken de büyük zevk alıyorum, bittiğinde de... Ancak sahnede görmek çok başka bir duygu. Çünkü opera ve bale eserlerinde yaptığımız makyaj çok abartılı oluyor. Yakından baktığınızda göze batabiliyor. Ama izleyiciler sahneyi uzak bir noktadan görüyorlar. Önemli olan en uzaktaki seyircinin bile oturduğu yerden görebileceği ama en öndeki izleyicinin de gördüğünde rahatsız olmayacağı makyajı yapabilmek. Zaten sahnedeki spotlar da yiyor o makyajı, bu yüzden ağır olmak zorunda. Bazen sanatçı da rahatsız oluyor aynada kendini görünce. O zaman 'sahnede olduğunu düşün' diyorum.

"ÇALIŞTIĞIM KARAKTERİN DÜNYASINA GİRİYORUM"
- Peki, karakter makyajlarında en çok dikkat edilmesi gereken noktalar nedir? Birincisi ortada bir eser var ve buna bağlı kalmak zorundasınız. Oyunun hangi yıllarda ve nerede geçtiğini, o dönemin, o yerin özelliklerini, eserde anlatılan hikayeyi çok iyi bilmeniz gerekiyor. Ardından çalıştığınız karakterin dünyasına giriyorsunuz. Nasıl bir karakter; yaşlı mı, huysuz mu, genç mi, güzel mi, çirkin mi... Tüm bunları bilmeden, bunlara bağlı kalmadan olmaz zaten.

BÜLENT GÜRLÜK/ ERCAN AKGÜN

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.