‘Liseden beri ekrandayım’
Son olarak Paris’te En İyi Spiker ödülünü alan Cem Öğretir hep sahnede olmayı hayal ettiğini söyledi. Liseden beri ekranda olduğunu dile getiren Öğretir, profesyonelliğe geçişini şu sözlerle anlattı: 1997’nin 1 Eylül günü idi, öğle bülteninde rahatsızlanan bir arkadaşımın yerine ekrana çıkmıştım. Ve o gün bu gündür ekrandayım.
- Pazar
- Nil Özer
- Giriş Tarihi: 18 Haziran 2023
Cem Bey kaç yıldır ekran önündesiniz... Ekrana çıktığınız ilk günü hatırlıyor musunuz?
- Açıkçası ilk ekran deneyimim lise yıllarında açık öğretim dersleri ile oldu. Tam tarihi hatırlamıyorum. Ufak tefek rollerde çocuk oyuncu olarak ekran ile tanıştım. Ardından yine açık öğretim ekranlarında ders anlatımı yaptım birkaç ünite. Eğer o yılları başlangıç sayarsak 35 yıl olmuş. Daha sonra TRT Genç haber servisinde üniversite yıllarında haber bülteni sundum. Haber açısından ilk profesyonel sunumum ise 1 Eylül 1997 günü idi, bir öğle bülteni. Rahatsızlanan bir arkadaşımın yerine ekrana çıkmıştım. Ve o gün bu gündür ekrandayım.
Sunucu olmak isteyen genç arkadaşlara neler önerirsiniz?
- Yola çıkarken 'farkım ne, ya da farkım ne olacak' sorularını kendilerine sormaları ilk önerim olur. Çünkü artık pek çok kişi kendini ekranlarda gösterme şansına sahip olabiliyor. Buna elbette sosyal medya platformları da dahil. Sanırım önemli olan başlamaktan çok artık kalıcı olmak. İşte o zaman bu sorular daha çok anlam kazanıyor. Çünkü sizi zirveye taşıyacak olan o cevaplar ve yakaladığınız istikrar olacak. Marka olma kavramını ve bu süreci iyi analiz edip bu yolculuğa o şekilde çıkmalılar.
ALARMDA YAŞIYORUZ
Hafta içi her akşam atv Ana Haber'le izleyicilerinizin karşısındasınız. Nasıl hazırlanıyorsunuz? Bir ritüeliniz var mı?
- Ritüelim çalışmak. Haberciliğin en önemli ayağı gündem takibi. Sürekli alarmdayız. Çünkü Türkiye çok dinamik ve hareketli bir ülke. Ve her gün yeni bir gündeme uyanabiliyoruz. Bu da sürekli bir uyanıklık gerektiriyor. İşimizi doğru ve zamanında yapmak adına. Günün yüzde 70'i gündemi takip ve yorumlama üzerine geçiyor diyebilirim. Çünkü seçtiğiniz her kelime büyük bir sorumluluk demek. Bu da çok yüksek bir dikkat ve algı gerektiriyor.
MİNNET VE ŞÜKRAN
Bugün Babalar Günü... Baba olmak size neler kattı? Kendi babanızdan neler öğrendiniz?
- Baba olmak hayata bakışımı tamamen değiştirdi. Görmediğim, bilmediğim pencerelerden hayata bakmayı öğretti. Yapabileceğim fedakarlıkların ne kadar büyük olabileceğini fark etmeme vesile oldu. Kendimi ne kadar ihmal ettiğimi ve değerli olduğumu unuttuğumu da hissettim mesela baba olduktan sonra. Değer kelimesi hayatımda yeni bir anlam kazandı. Ne, ne kadar değerli sorusunun yanıtını daha net ortaya koyabiliyorum artık. Hayatımdaki öncelikler sıralaması tamamıyla değişti. 'Baba olunca anlayacaksın' sözü doğal olarak çok daha anlamlı. Babamın bana öğrettiklerini elbette bir çırpıda sıralamam mümkün değil. Belki hissettiğim bir duygu, bir çatı olabilir bu öğretilere. Minnet. Minnet duyuyorum ve şükrediyorum. Bunları babam bana miras bıraktı. Umarım ben de çocuğuma onun bana aktardığı gibi bırakabilirim.
BİRLİK VE YOLDAŞLIK
Mesleğinizle hep ön plandasınız. Eşiniz Seda Hanım'la meslektaş olarak birbirinize nasıl destek oluyorsunuz?
- Artık birbirimize desteği, tam bir yoldaşlık olarak tanımlayabilirim. Çünkü aynı kulvarda olduğunuz zaman konuşmadan anlaşabiliyorsunuz. Bu çok değerli çünkü kolay kolay yakalanabilecek bir durum değil, özellikle uzun soluklu beraberliklerde. Aynı duyguları paylaşmak, farklı fikirlerde bile olsak temelde önceliklerimizin ne olduğu konusunda fikir birliğini getiriyor. Yani aynı hedefe çok daha kolay odaklanabiliyoruz. Ve daha da önemlisi bunu çok sevgi, saygı ve anlayışla yapabiliyor olmak sanırım.
ANLATACAK ÇOK ŞEY VAR
Son olarak, izleyicilerinize neler söylemek istersiniz?
- Bizi izlemeye devam edin! Daha anlatılacak çok mesele, yorumlanacak çok haber var. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sevgi ve saygılarımı kabul etmelerini rica ediyorum.
"OYUNCULUK HEVESİM HEP VAR"
Televizyonda olmayı neden tercih ettiniz. Hayaliniz miydi? Sahnede olmak hayalimdi. Sonuç olarak hayalim gerçek oldu demekte bir sakınca yok sanırım. Gönlümde oyunculuk hevesi de hala var elbette. Ama yapabilir miydim bilmiyorum, olduğum yerden memnunum. Televizyon çok renkli bir dünya. Ama bir o kadar da zor. Çünkü sorumluluğunuz çok fazla. Hayatınızı ona göre yaşamanız gerekiyor. Ben çok kontrollü ve kontrolcü bir kişilik yapısına sahip olduğumdan benim için biçilmiş kaftan. Üstelik anlatmayı ve paylaşmayı da çok seviyorum. Ve her gün kendimle nasıl daha iyi anlatabilirim diye yarışıyorum. Bunu başka bir meslekte bulmak zor.
"ÖDÜL ALMAK ÇOK ATEŞLEYİCİ"
En son Paris'te aldığınız En İyi Spiker Ödülü için duygularınızı öğrenebilir miyim? Ödül almak her zaman çok ateşleyici. Özellikle de zor ve sorumlulukla yüklü bir görevi yerine getiriyorsanız. Yaptığımız yayıncılığın en önemli ödülü elbette reyting oluyor. Yanı sıra böylesi ödüllere layık görülmek de bunu taçlandırıyor. Ayrıca ödül töreninin Paris'te gerçekleşmesi de çok özel bir durumdu.