Uzman Psikolog Sare Uçar: Duşta, arabada bağıra bağıra şarkı söyleyin
Özellikle pandemiden sonra anksiyete ve panik atak vakalarının görülme yaşının 15’e kadar düştüğünü belirten müzisyen ve psikolog Sare Uçar, “Müzik bedava terapidir. Kendi kendinizin psikoloğu olabilirsiniz” dedi
- Pazar
- Şenol Kantürk
- Giriş Tarihi: 03 Eylül 2023
Uzman Klinik Psikolog Sare Uçar, hastanede ve kurduğu klinikte danışanlarına psikolog olarak hizmet veriyor, 12 yıl önce yolu Sertap Erener ile kesişen Uçar, müzik yolculuğunu da sürdürüyor. Günümüzde panik bozukluk görülme yaş aralığının artık 15-16'lara kadar düştüğünü belirten Sare Uçar, güçlenen bencillik duygusunun da tehlikeli boyutlara yükseldiğine dikkat çekiyor. Sare Uçar, Üsküdar Üniversitesi'nde akademisyen olarak öğrencilerine fener olma çabasında. Başta müzik olmak üzere sanatın her dalının aslında bir terapi olduğuna inanıyor. Pandemi ile başlayan 'toplumsal kaygı probleminin' depremlerle beraber her geçen gün tehlikeli boyutlara doğru yol aldığını söyleyen Sare Uçar ile yanlış bilinenleri, bencilliğin tehlikelerini ve gelecekte Türk toplumunu nelerin beklediğini konuştuk.
HARBİYE'DE SAHNEYE ÇIKTI
Psikologsunuz ama müzikle başlayalım, müzik çalışmaları nasıl gidiyor?
Profesyonel müzik hayatıma 2011'de Sertap Erener'e vokalistlik yaparak başladım. Harbiye'ye çıktığım ilk konser en heyecanlandığım andı. Harbiye her sanatçının hayalidir, çünkü orası en üsttür. Ben o zamanlar tamamen müziğe yönelmeyi düşünüyordum ancak Sertap Erener, 'İkisini beraber götüreceğiz' dedi. Onun sayesinde ikisini nasıl beraber götüreceğimi öğrendim. 12 yıllık sürede birçok single çıkarttım, bunlar dijital platformlarda yer alıyor. Şimdi son olarak Şehrazat'ın 'Atıyorsun' adlı parçası var, onun single çalışmasını yapıyoruz.
YOL GÖSTERİCİYİM
Psikolog olarak da iddialısınız, ikisi birlikte nasıl devam ediyor?
Pendik'te bir klinik açtım, insanların hayatına dokunmak müzik gibi psikologluk yaparken beni besliyor. Çünkü insanların gelişimini görüyorsun öncesi ve sonrasını koyuyorsun ve o çok tatmin ediyor. Mesleğimi severek yapıyorum. Üç yıldır Üsküdar Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapıyorum yakında doçent olacağım. Öğrencilerimi çok seviyorum onların da beni sevdiğini biliyorum. Yüksek lisans öğrencilerine ders veriyorum. Ben de orada bir hoca olarak değil bir yol gösterici, mesleki anlamda bir fener olmaya çalışıyorum.
Müzik ile terapi arasında eskiden beri çok güçlü ilişki vardır. Bu hala geçerli mi?
İkisi inanılmaz entegre aslında. Müzik, o notaların size verdiği huzur, hiçbir şeye değişilmez. Müzik başlıbaşına bir terapidir. Çünkü dinlemek, söylemek; hani insanlar 'sesim güzel değil' derler ya sesiniz güzel olmak zorunda değil, söyleyin. Her insanın sesi güzeldir, kullanmayı öğrenmesi gerekir sadece. İnsanlara söylüyorum; duşta bağıra bağıra şarkı söyleyin, arabanın içinde söyleyin. Çünkü bu bedava terapidir. Ülkemizde terapiste gitmek lüks tüketimdir, siz de bunu sanatla birleştirin, müzik, dans, resim, heykel... Kendi kendinizin psikoloğu olabilirsiniz.
PANİK BOZUKLUK YAŞI 15'E DÜŞTÜ
Son 3 yılda pandemi, depremler, ekonomik sıkıntılar ardı ardına geldi. Bunlar toplumun ve bireyin psikolojisini nasıl etkiledi?
Pandemi öncesinde çok fazla panik bozukluk yoktu. Şimdi panik bozukluk vakalarının sayısı çok arttı yaşı da düştü. 17 yıllık meslek hayatımda hiç olmadığı kadar 15-16 yaşında hastam var. Bunlara bağlı olarak anksiyete de çok arttı. İnsanlarda sosyal içe çekilmeler başladı. Kişiler kendi çevrelerini çizdi ve onun dışına çıkmamaya başladı, aileler de çocuklarına bunu yapıyor. 'Çıkma, gitme, burada dur' bu iyi bir şey değil. Bireyselleşmekle birey olmak arasında fark vardır. Aileler çocuklarına birey olabilme yolunda engeller çıkarıyor. Farklı korkularla tam koruma altına alıyor, sokağa bırakamıyor. Bu da özgüveni olumsuz etkiliyor. Özgüven denilen olay kişiye sonradan eklenen bir şeydir ama özgüven aşısı diye bir şey de yoktur. Kişiler kendini tanımalı, yeteneklerinin farkında olmalı, kendini geliştirmeli, küçük yerden başlayıp adımlarını büyütmeli. Böyle yaparsa etrafındakilere de faydası olur. Önce insan kendini sevsin, kendi iyi olsun sonra zaten etrafına iyi olacaktır.
EN BÜYÜK DERDİMİZ BENCİLLİK OLACAK!
Gelecekte bizi bekleyen sıkıntılar ne olacak?
Gelecekte bencillik büyük sorun olacak. Çünkü daha da artacak. Bu, durum toplum yapısını bozuyor. Bencillik empati duygusunun yoksunluğu demektir. Artık bencil insanlar çoğalmaya başladı, ki bunlar tamamen kendi odaklı. Bir müddet sonra toplumda büyük sıkıntılar meydana getirecek. Komşuluk zaten bitti gibi, trafikte yolda düşen birini gördüğünde dönüp bakmayan insanlar artıyor.