İzmirli piyanist Ece Dağıstan, bugüne kadar çok fazla ön plana çıkmak istemedi. Ama yine de gözler hep onun üzerindeydi. Piyano başında devleşen ünlü sanatçıyı dinlemek kadar izlemek de büyük bir keyif.
Bu yüzden dinleyicileri onu daha fazla konserde görmek istiyor. İzmir Dokuz Eylül Konservatuvarı'nı bitirir bitirmez evinden ayrılıp soluğu Viyana Müzik Akademisi'nde alan Dağıstan, bu gurbetin ona çok fazla deneyim kattığını söylese de ailesine duyduğu özlem hep büyüktü. 22 yaşındayken annesine konulan kanser teşhisi ve ardından kaybı ise Ece Dağıstan'ı kendi ayakları üzerinde duran, cesur ve özgürlükçü bir İzmir kızı haline getirdi. Ablasına böbreğini vererek de koca yürekli bir kahraman olduğunu ispatladı.
Müziğiyle mest eden Dağıstan, bir yıldır çellist Jamal Aliyev ile duo şarkılar çalıyor. Uyumları öyle güzel ki, dinlerken gözünüzü kapatıp, izlerken de onlara dalıp başka bir aleme yolculuğa çıkmamak mümkün değil. "Until", "I Met You" "Libertango" "Sultan" isimli teklileri ve Zülfü Livaneli'nin eserlerinden oluşan "Bliss" albümünün ardından Jamal ve Ece, son olarak "The Snowstorm: Romance" teklisiyle iki gün önce dinleyici ile buluştu. Cem Oslu tarafından düzenlenen eser, Jamal ve Ece'nin yorumuyla çok daha romantik bir tempoda ve her iki enstrümanın da duygularının ortaya çıkarılmasıyla yeni ve özgün bir bakış açısı yaratıyor. Piyanosunun başında sanat eseri gibi duran, çaldığında ise duyguları coşturan Ece Dağıstan'ı biraz daha yakından tanımak isteyen buyursun...
ÇOK DENEYİM KAZANDIM
- Üniversiteden sonra İzmir'den ayrıldınız ve Viyana'ya gittiniz. Evden ilk ayrılış mıydı, Neler hissettiniz? Şu an olsa yine aynı kararı verir miydiniz?
Ben ailesine fazla bağlı ve de evcimen bir çocuktum, dolayısıyla 17 yaşında o bağdan uzaklaşmak beni çok fazla zorlamıştı. Bu anlamda daha hazır hissettiğim bir anda evden ayrılıyor olsam daha verimli bir süreç geçirirdim diye düşündüğüm olmuştur bu yaşımda.
Ama pişmanım diyemem, erken yaşta bir çok deneyim kazandım.
- Uzun yıllar yalnız yaşamak size ne kazandırdı, sizden ne götürdü?
Bana kendimden sorumlu olmayı öğretti ve de kendimle vakit geçirmenin aslında beni ne kadar iyi hissettirdiğini.
Örneğin 20'li yaşlarımda İzmir'e geldiğimde bir öğlen yemeğine tek başına çıkmam tüm arkadaşlarımı şaşırtırdı. Neler götürdüğü konusundan emin değilim, belki fazla bireyselliğe alıştım diyebilirim.
YAĞMURLU BİR GÜNDÜ!
- Hayatınızda bir dönüm noktası söyleyin desem...
Elbette 17 yaşında, Viyana'da bir yurt odasında tek başıma kaldığım o yağmurlu gün. Ve de 22 yaşındayken anneme kanser teşhisi konmuştu, 10 yıl, gençliğimin baharı diyebileceğim dönem, benim için kış gibi geçti. Ardından onun kaybı beni yaşam felsefesi olarak çok değiştirdi ve yonttu.
- Ece hanım ablasına böbreğiyle can olmuş biri olarak organ bağışı kampanyanızı sürdürdüğünüzü biliyorum. Farkındalık yaratmak adına bu konuda neler söylemek istersiniz?
Kendi yaşadığınız süreç ile ilgili deneyimleriniz neler?
Ablam böbrek hastasıydı ve de 10 yıl sonunda böbrekleri iflas etme aşamasına gelmişti. Ben bu aşamada donör adayı oldum ve tüm yapılan detaylı kontroller ve taramalardan sonra böbreğim uyum gösterdi, ablama nakledildi.
Ancak organ bağışı ile donör olmak kavramlarını karıştırmamalıyız. Dilim döndüğünce o masaların başında durup korkan çekinen kişilere bunun ne anlama geldiğini anlatmaya çalışıyorum. Genci, yaşlısı binlerce insan var organ bekleme sırasında öyle acıklı ki. Organ bağışı kişinin bir hastane yoğun bakım ortamında ancak beyin ölümü gerçekleştikten sonra hala işlevini sürdüren organlarının bir başka kişiye nakledilmesi demek. Bu demek oluyor ki ancak 3-4 saat aralığında hayatta kalacaksınız, ardından organlarını sizinle toprak olacak. Halbuki işelevsel organlarınız belki de gencecik birine can olacak. Benim sürdürdüğüm SEN DE BENİM KAHRAMANIM OL" kampanyası tamamen buna hizmet ediyor. İlçe sağlık merkezlerinin onay ve desteğiyle bugune kadar çok sayıda kişiden bu onayı aldık.
En büyük dileklerimden biri de Dünya Şarkıları projemizin konserleri öncesinde fuaye alanlarında bu kampanyamı büyütmek ve hasta insanlara umut olmak.
- Sizi ne üzer? Üzüldüğünüzde kendinize söylediğiniz bir teselli cümlesi var mı?
Anlaşılmamak üzer. Kimin üzdüğüne göre teselli cümlelerim değişiyor tabii ki.
- İzmir'i bir cümleyle özetlesiniz ne derdiniz? İzmir'de yapmayı en çok sevdiğiniz şey ne?
Yuva... Eski arkadaşlarımla Kordon'da balık mesela.
- Hiç keşke der misiniz?
Derim elbette. Ama hayat bu, keşkeler sayesinde kendimizi tanıyoruz her gün yeniden.
"IKİ KİLO ALSAM DERTLENİRİM"
- Güzellik sırlarınızı da merak ediyorum. Her zaman iyi gözükmenin sırları neler?
TEŞEKKÜR ederim. Bir sır yok... Tipik gece kremleri sadece. Kendimi salmayı sevmem ben, 2 kilo aldığımda dertlenirim ve hemen önlem alırım. Spor alanında sadece tenis oynamaktan çok zevk alıyorum. Vakit buldukça da oynuyorum.
"EĞLENCELİ BİRİYİM"
Çok güçlü, kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadın olarak görüyoruz sizi... Peki kendisiyle baş başa kaldığında nasıl bir Ece Dağıstan var? Kendinizle baş başa kaldığınızda en çok yapmayı sevdiğiniz şey ne?
Ne mutlu bana, teşekkür ederim. Ben eğlenceli biri olduğumu düşünüyorum kendimleyken de. Canım ne istiyorsa yapabilme şansı ve özgürlüğünün keyfini çıkarıyorum diyebilirim
OYUNCULUK İÇİN FAZLA UTANGACIM
- Soruları Jamal Aliyev ile birlikte çaldığınız şarkıları dinlerken yazdım. Muhteşem. Özellikle sizin piyano başındaki duruşunuz... Bu içten gelen bir şey mi yoksa duruş ya da vücut dili gibi bir eğitim de aldınız mı?
YO, elbette ruhumdan kopan ifadeler onlar. Böyle bir şeyin provası olamaz.
- Sanatın müzik dışındaki alanlarıyla ilişkiniz nasıl? Oyunculuk ile ilgili bir projede yer almayı hiç düşündünüz mü?
BEN Edebiyat'a çok ilgi duyarım, kimi yazarlar, şairler benim için insan üstü boyuttadır hatta. 2 sene önce Orhan Pamuk ile evinde bir akşam geçirme firsatımız olmuştu.
Çalışma masasını her detayına kadar incelemiştim. Kendi karalama defterleri, ön çalışma notları vs... Kütüphanesinin her detayı aklımda. Kendisi bir deha. Latin danslarına ilgiliyim, hatta Viyana'da yaşadığım dönemde bir grupla profesyonel anlamda çalıştım bile. Hatta ilk paramı da dans şovundan kazanmıştım. Sorunuza istinaden oyunculukla ilgili bende bir ışık gören olmadı. Zaten o mesleği yapmak için fazla utangaç biriyim diye düşünüyorum.
Şaşırdım bu sorunuza.
DAHA ÇOK KONSER VE SAHNE OLACAK
- Jamal Aliyev ile yollarınız nasıl kesişti? Bundan sonrası için hedefleriniz neler?
Kendisini 4 sene önce keşfetme şansımız olmuştu. Hem aklı hem de güzel ruhu ile hayatımıza hızlıca girdi. Geçen sene Haziran'da ise beraber müzik yapma fikri oluştu ve konserleri çok yeni başlamış olan 'Dünya Şarkıları' projemiz doğdu.
- Bundan sonra daha çok konserlerde görecek miyiz sizi?
Evet, geçen ay Kaş Jazz Festivali'nde ilk konserimizi verdik.
Çok yakında birçok şehirde, bu projeyi dinleyicilerimize sunmak üzere tarihlerimiz belirleniyor.