Tiraj uğruna yaktılar ağlayan çocuğu

İtalyan ressam Bruno Amadio’nun ünlü ‘Ağlayan Çocuk’ tablosu İngiliz basınının asparagas haberleriyle lanetli damgası yedi. İnanması güç ama dünya genelinde evlerin duvarlarından indirilerek toplu şekilde yakıldı. Bizlerin hafızalarında ise hala masum kalmaya devam ediyor.

Yeşilçam'ın, 'Ayşecik', 'Sezercik' ve 'Ömercik' filmleriyle büyümüş olanlar yani, yaşı 40 ve üzeri olanlar hemen hatırlayacaklardır. Biz Türklerin sevgilisi namı diğer 'Çiko' tablosunu. Büzülmüş dudakları, gözünden akan boncuk boncuk yaşlarıyla ilk bakışta bile hepimizin yüreklerini dağlayan o çocuk. Şüphesiz çok sevmiştik, adeta masumiyetin simgesi olmuştu. Posterleri, 80'li yıllarda minibüslerin camını, işyerlerinin ve evlerimizin duvarını süslüyordu. İtalyan ressam Bruno Amadio'nun ünlü 'Ağlayan Çocuk' tablosundan bahsediyoruz. Bu tablonun özellikle İngiliz medyasının asılsız haberleriyle son 30 yılda tam bir şehir efsanesine dönüştüğünü biliyor musunuz? İngiliz ve Şili'de çıkan yangınlarda gazetelerin tiraj uğruna yaptıklar�� gerçek dışı haberlerle 'Lanetli' damgası yiyen meşhur tablo, inanması güç ama dünya genelinde evlerin duvarlarından indirilerek toplu şekilde yakıldı. Bizlerin hafızalarında ise hala daha anılarımızın saf, temiz ve bir o kadar da masum çocuğu olarak kalmaya devam ediyor.

YÜZLERCE VERSİYONU VAR
Çiko'nun ibret verici ilginç hikayesine yakından bakmaya ne dersiniz? "Ağlayan Çocuk", tablosu İtalyan ressam Bruno Amadio'nun (1911-1981) imzasını taşıyor. İlk bakışta, insanlarda genel olarak merhamet, acıma, şefkat gibi duygular uyandırıyor. 1950'li yıllardan itibaren dünya genelinde ülke farkı gözetmeksizin yüz binlerce posteri basılmış. Dönelim tabloyu resmeden İtalyan sanatçı Amadio'ya. Daha çok Giovanni Bragolin olarak tanınan sanatçı, eserlerinde, kimilerince "çingene çocuklar" olarak anılan, ağlayan çocukları resmetmiştir. Sağlığında Venedik'teki turistlere resim satarak geçindiği bilinen Amadio'nun toplam 27 tablosu bulunuyor. İlginç olan bir başka detay ise bugüne kadar resmin yüzlerce farklı versiyonunun üretilmiş olması. Aslında ela gözlü ve kumral olan çocuk bazen sarışın oldu, bazen mavi gözlü. Ceketinin modeli defalarca değişti. Bazen de cinsiyet bile değiştirerek, kız oldu. Yaşı küçültüldü veya büyütüldü. Her ülkeye, her talebe, her zevke uysun diye birçok kez değişime uğradı. Değişmeyen
tek şey, gözyaşları ve insanın içini parçalayan acıklı bakışlarıydı. Tablonun lanetine gelince... Aslında her şey İngiltere'deki bir yangınla başladı. "The Sun" Gazetesi, 4 Eylül 1985'de yayınladığı bir haberinde, maden kasabası Yorkshire'deki bir itfaiyecinin, tamamı yanan birçok evde bu posterlerin hiç zarar görmediğini iddia ettiğini yazdı. Buna şahitlik eden itfaiyecilerin ise, "Ağlayan Çocuk" resmini asla evlerine sokmadıkları belirtildi. Olan olmuştu. Haber toplumda adeta bomba etkisi yarattı. Haberi okuyanların çoğu paniğe kapıldı.
ORTA ÇAĞA DÖNÜŞ
O yıllarda İngiltere'nin yoksul mahallelerinde bu posterin en az 50 bin kopyası satılmıştı. Yangınlar da genel olarak hep yoksul mahallelerinde çıkıyordu. Ancak, tirajını ikiye katlayan İngiliz gazetesinin asla durmaya niyeti yoktu. Gazetenin çağrısı üzerine de 2 bin 500 okuyucu evlerindeki posterleri gazeteye yolladı. Posterler düzenlenen törende toplu halde yakıldı. O fotoğraflar yine ilk sayfada yayınlandı. Avrupa sanki tekrar Ortaçağa dönmüş ve cadı avı başlamıştı. Hızını alamayan gazete, büyünün bozulması için "Resmi vakit geçirmeden başkasına verin, ağlayan kız ve erkek çocuklarını birleştirin ya da birlikte asın" diye akıl vererek oldukça ilkel bir tavır sergiledi. Ardından binlerce insan gazeteyi arayarak kendi yaşadıklarını anlattı. Abartılmış hikayeler akıl alacak gibi değildi. "Ağlayan Çocuk" resminden geceleri ağlama sesleri geldiği, gözyaşının kan rengine dönüştüğü, resmin durduk yerde titremeye, sallanmaya başladığı türünden söylentiler ortalığı kasıp kavuruyordu. En sonunda da ağlayan masum çocuk resmi "lanetli" oldu çıktı. Ortalık tam yatışmıştı ki 'lanet' hikayesi bu kez Güney Amerika ülkesi Şili'de ortaya
çıktı. Başkent Santiago'da bir organizatör 'Cadılar Bayramı' için bastırdığı afişte 'Ağlayan Çocuk' resmini kullandı. Şili'nin en büyük gazetesi 'Las Ultimas Noticias', olayı "Ağlayan Çocuğun Tüyler Ürperten Dönüşü" sözleriyle manşete taşıdı. Gazetenin konuştuğu yaklaşık 80 kişi, resme sahip olduktan sonra başlarına hep kötü şeyler geldiğini, boşandıklarını, işlerinden atıldıklarını, evlerinde yangın çıktığını iddia ettiler. Artık, "Ağlayan Çocuk" efsanesi, "Da Vinci Şifresi"ni bile gölgede bırakmıştı.
BİZ TÜRKLERİN ÇİKO'SU
İtfaiye yetkilileri bütün yangınların ihmaller sonucunda çıktığını açıklasa da kimse gerçeklerle ilgilenmedi. "The Sun" gazetesinin yaydığı gerçek dışı haberler daha çok kabul gördü. 'Ağlayan Çocuk' kitlesel bir kıyıma kurban gitmişti. Yalan dolanın önünde o dönemde hiçbir gerçek duramadı. Oysa o masum bakışlar nasıl lanetli olabilirdi? Sadece, özü sevgiyle dolu olan biz Türkler 'Ağlayan Çocuk' tablosuna yani biricik "Çiko'muza" sahip çıktık. Tıpkı bu gün İsrail'in bombalarıyla can veren masum Filistinli çocuklara sahip çıktığımız gibi...
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.