Yaşarken kaç tane insana belgeselinin çekildiğini, ya da bir müzede kendi köşesinin oluşturulduğunu, genç kızlara rol model olabileceğini görmek nasip olur. Havacılık sevdalısı Madelet Grabbe Başusta'nın Ankara, İstanbul, Almanya ve dünyanın birçok bölgesinde geçen bu sıra dışı ve örnek alınabilecek hayat hikâyesini usta belgeselci Nebil Özgentürk ve ekibi, çeşitli ülkelerde yaptığı ve aylarca süren araştırma ve çekimler sonrasında 60 dakikalık belgeselle ölümsüzleştirdi. Ankara'nın simgesi Soysal Apartmanı'nda başlayan ve Cumhuriyet'in 100'üncü yılında genç kızlara rol model olması için hazırlanan belgesel 34. Ankara Film festivalinde finalist oldu.
HAYATIYLA ÖRNEK OLDU
Madelet Grabbe Başusta'nın belgesel olan hayatı, 34.Ankara Film Festivali'nde Ankara filmleri belgeselleri kategorisinde finale kaldı ve festival kataloğunda yer aldı. Özel bir gösterimle de izleyicisiyle buluştu. Yeşilköy'de bulunan İstanbul Hava Kuvvetleri Müzesi ve Türk Hava Kurumu Havacılık Müzelerinde "Tarihe adını altın harflerle kazıyan kadın havacılarımız "köşelerinde yer alarak, havacılık tarihinde iz bırakan kadınlardan biri olan Madelet'in örnek ve dünya gençlerine rol model olabilecek hayat hikâyesi, macera filmlerine bile taş çıkartacak kadar sıra dışı ve çok özel bir hayat...
KIZLARA JET KAPISINI AÇTI
Türk Hava Kurumu Paraşüt bayan milli takımında yer aldığı zamanda hayali jet pilotu olmaktı. Bu tarihlerde hava harp okuluna henüz bayan öğrenciler kabul edilmiyordu. Bu sebeple, 1955 yılında bir arkadaşıyla beraber, bayanlarında hava harp okuluna kabul edilmesi için Milli savunma Bakanlığına dilekçe verdi ve dilekçesi kabul edildi. Aynı yıl, İzmir Güzelyalı'da bulunan Hava Harp okuluna, sayılı sayıda bayan öğrenci ilk defa onun girişimiyle kabul edildi. Ve bu çok önemli gelişme, zamanın bütün gazetelerinde geniş yer aldı. Madelet, sağlık sebepleriyle, bir müddet sonra hava harp okulundan ayrılsa ve jet pilotu olamasa da, genç kızlarımızın jet pilotu olmasına vesile oldu.
AYLARCA ÇADIR KENTTE YAŞADI
1999 yılında meydana gelen büyük Adapazarı ve Gölcük depremini duyar duymaz, iş için bulunduğu Amerika'dan Türkiye'ye gelerek Başkanı olduğu Bremen Türk Alman Kadınlar derneği aracılığı ile Emirdağ çadır kentinde aylarca yaşayarak yaptığı yardım çalışmalarından sonra, yaptırılmasına öncü olduğu ve masrafın yarısını kendi öz kaynaklarından karşıladığı Bremen Mızıkacıları Çocuk Yuvasını, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağışladılar.