Çanakkale’nin ilk kadın şehidi Alman Gelin Anna

Almanya’da tanıyıp sevdiği kocası Tabip Binbaşı Ragıp Erensel’in peşinden Çanakkale’ye gelen Anna Schwarz, savaşta aylarca askerlerin yaralarını sardı. Çatısındaki hilale rağmen İngilizlerin bile isteye vurduğu sahra hastanesinde şehit olan Anna’nın mezarı yüz yıldır bu vatana emanet...

14-20 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen 'Şehitler Haftası'nda' bu ülke için canını feda etmiş aziz şehitlerimizi Türkiye'nin birçok yerinde gerçekleştirilen etkinliklerle saygı ve minnetle andık. Bu kutsal topraklar şehitlerimizin aziz kanıyla sulanmıştır.
Bugün sizlere Çanakkale savaşlarının aşk hikayesini anlatacağız.
5.'nci Ordu Başhekimi Tabip Binbaşı Ragıp Erensel ile canından çok sevdiği eşi Alman asıllı Avusturyalı ordu hemşiresi Anna Schwarz'ın ölümsüz aşkı 'Hilal-i Ahmer' sahra hastanesinin İngilizler tarafından bombalanmasıyla son buldu. Aynı zamanda Çanakkale savaşlarının ilk kadın şehidi olan Anna Schwarz, Eceabat ilçesine Yalova köyü şehitliğinde sonsuzluğa uğurlandı. Askeri bandonun da hazır bulunduğu cenaze töreninde Alman, Türk ve Avusturyalı subaylar ile Çanakkale savaşlarının ünlü Alman komutanı Liman Von Sanders Paşa da yer aldı. Anna Schwarz sevgi dolu kocaman yüreğiyle Türklerin belleğinde çoktan 'Ana Hatun' olarak yerini aldı... Tabip Binbaşı Ragıp Erensel ile eşi Alman asıllı Avusturyalı ordu hemşiresi Anna Schwarz'ın tarihe geçen ölümsüz aşkını Yeni Asır okuyucuları için derledik.

ATATÜRK'ÜN YAKIN ARKADAŞI
Dr. Ragıp bey, 1881 doğumluydu ve Mustafa Kemal ile akrandı.
Askeri tıbbiyeden mezun olduğunda artık hekim yüzbaşıydı. Genç kızların gördüklerinde adeta kalbini hoplatacak kadar yakışıklı bir gençti. Onun da vatanına ve hayatına dair idealleri vardı. Eğitiminin devamı için Almanya'ya gönderildi.

İLK GÖRÜŞTE AŞK
Görev yaptığı hastaneye kısa sürede alıştı Dr. Ragıp. Alçak gönüllü ve sevecen tavırları ile dikkatleri üzerinde toplamaya başlamıştı.
Çok geçmeden hastanede Anna ile tanıştı, hemşireydi, beline kadar örgülü sarı saçları vardı Anna'nın... Tipik Alman güzeliydi aslında. Dr. Ragıp, Anna'yı görünce adeta aklı başından gitti. Sanki kalbine bir şey olmuştu, yerinden çıkacak gibi hızla çarpmaya başlamıştı.
Kaçamak bakışlarla kendisini süzen o mavi gözlere kelimenin tam manasıyla vurulmuştu... Bunun adı ilk görüşte aşk değil de neydi?

Alman asıllı Avusturyalı Anna Schwarz Hilal-i Ahmer sahra hastanesinde hemşire olarak çalışıyordu

DUYGULAR GALİP GELDİ
Ragıp, sporcuları andıran düzgün fiziği ve yakışıklılığı ile Anna'yı etkilemeyi başardı. Almanca'yı da ana dili gibi akıcı şekilde konuşuyordu.
Çok geçmeden birbirlerine sırılsıklam aşık oldular. Ancak, Anna'nın içine kemiren bir şey vardı. Mantığı kendisine engel oluyordu.
Kendisini yetiştiren üvey babası bu ilişkiyi kabul etmezdi.
Bir Türk'le, hele hele bir Müslüman'la evlenmesine asla müsaade etmezdi. Ayrıca, kendisi koyu bir Hıristiyan sayılmazdı ama bir Türk'le evlense bile din değiştirmek istemiyordu. Anna, yaşadığı ikilemle büyük bir açmazın içine düşmüştü.
Ragıp'ı seviyordu, ona deliler gibi aşıktı... Bir süreliğine her şeyi oluruna bıraktı...

BİR BUKET ÇİÇEKLE GİTTİ
Aslında Dr. Ragıp da Anna'nın kaygılarını anlıyordu. Günlerden bir gün Anna'yı karşısına alarak, onu sakinleştirdi. Her şey bir anda olmuştu. Aceleyle evden çıktı, bir buket çiçekle Anna'nın ailesinin kapısı çaldı. 'Bizde gelenek böyledir' dedi. 'Allah'ın emri, Peygamberin kavliyle Anna'yı sizden kendime eş olarak istiyorum.' Sanki ortalık bir anda buz kesti. Hızlı ve kendinden emin bir şekilde 'Sizi ikna etmek için ne demem gerektiğini günlerce düşündüm, inanın bulamadım, sadece şunu söyleyebilirim, kızınıza aşığım' dedi.

MASAL GİBİ GÜNLER
Karşısındaki sert ve heybetli adam bir süre mimiklerini korudu.
Sonrasında ise adeta zor, kolaya dönüşmüştü. Dr. Ragıp, medeni cesaretiyle, aileyi etkilemişti. Kayınpederi 'peki' diyerek ikna oldu. Bir hafta sonra, Almanya'da sade bir törenle evlendiler. Her ikisi de mutluluktan uçuyordu. Sanki tozpembe masal diyarında yaşıyorlardı. Çift, boy boy çocukların hayalini kuruyor ileriye dair planlar yapıyordu...

Anna Schwarz'ın mezarı üzerinde "Yaralı Türk askerlerini tedavi ederken top mermisi ile hayatını kaybeden Doktor Yüzbaşı Ragıp Beyin eşi Alman hemşire Erica" yazıyor.

SAVAŞ BAŞLADI
Ancak hayatın gerçekleri başkaydı.
Zor günler kapıya dayanmıştı.
Osmanlı seferberlik ilan etti.
Ragıp bir saniye bile tereddüt etmedi, vatan toprakları alev alev yanarken o artık Almanya'da duramazdı.
Çok sevdiği karısını karşısına aldı.
Ellerini tutarak, "Senden nasıl ayrılacağımı bilemiyorum, ama gitmem lazım. Ölmezsem geri döneceğim.
Bekle beni aşkım" dedi.Anna ise hiç tepki vermedi... Bir süre sonra ani bir hareketle yeriden kalktı. Yatak odasındaki dolabı açarak bavulu çıkardı. Bavulu çoktaaan hazırlamıştı bile... Anna da, gazete okuyan her Alman gibi elbette dünyanın nereye gittiğini biliyordu. Ragıp'a sarıldı, 'sen nereye ben oraya' dedi.

CEPHEYE BİRLİKTE GİTTİLER
Almanya'dan ilk trenle İstanbul'a geldiler. Anna, tek kelime Türkçe bilmiyordu. Ev kiraladılar, Alman gelin açısından ne komşu vardı, ne akraba, ne arkadaş... Üstelik, eşi'nin ailesi de Anna'yı sıcak karşılamamıştı.
Ragıp her sabah Taşkışla hastanesindeki görevine gidiyor, Anna ise eşi gelene kadar sokağa bile çıkmadan onu yapayalnız bekliyordu.
Dört, beş ay kadar bir süre böyle rutin şekilde geçti. Dr. Ragıp, Çanakkale'ye, cepheye, başhekim yardımcısı olarak atandı. Yine aldı Anna'yı karşısına, 'sana bunu yapmak istemezdim ama gitmem lazım' dedi. Anna gülümsedi, çoktan bavulunu hazırlamıştı. "Söylemiştim sana" dedi, "sen nereye ben oraya..." Ragıp bir taraftan kendisini böyle bir kadınla tanıştırdığı için Allah'a şükrediyor, bir taraftan sevdiğini böylesine sonunu bilemediği bir maceraya sürüklediği için vicdanen kahroluyordu.

KURU EKMEK VE HOŞAF
ALMANYA'DAN İstanbul'a sonrasında da çok zor ve meşakkatli bir yolculuğun ardından at arabasıyla Çanakkale'ye geldiler. Anna, bu defa yalnız değildi. Sahra hastanesinde gönüllü hemşire olarak çalışmaya başladı. Ortada ev falan yoktu, baraka bile yoktu, sahra hastanesinin bitişiğinde derme çatma bir çadırda kalıyorlardı... Zor yıllardı... Yiyecek kısıtlıydı. Çoğu zaman kuru ekmek ve hoşafla besleniyorlardı. Ancak, ömürlerinde böyle mutlu olmamışlardı. 24 saat, gece gündüz birlikteydiler. Onlar için önemli olan buydu...

'ANA HATUN' ADINI TAKTILAR
ONLARA öyle içten davranıyordu ki askerlerimiz Anna'ya "hemşire" diye seslenmiyordu. Ona "Ana hatun" adını takmışlardı. Herkesin can pazarı yaşadığı bu kahraman kadını, annelerinin yerine koymuşlardı. Bu olağanüstü şartlara rağmen Anna ise hastaneden vakit bulduğunda, köylü kadınlarımızla birlikte çalışıyor, iğne iplikle Mehmetçik'in delik deşik kıyafetlerini onarıyor, çadır dikiyordu.

KIRMIZI AYA RAĞMEN VURDULAR
SAVAŞ kızışmıştı... İngiliz keşif uçağı bir süre Eceabat'ın Yalova köyündeki Hilal-i Ahmer hastanesi üzerinde dolaştı. Belli ki koordinat belirliyordu. Aradan 10 dakika geçti geçmedi, İngiliz zırhlılarından ortalığı cehenneme çeviren amansız bir bombardıman başladı. Hemşirelerin kaldığı çadırın çatısında 20 metre boyunda çizilmiş "kırmızı ay" bulunmasına rağmen İngiliz donanması bile bile hastaneyi hedef almıştı. Anna'nın vücuduna isabet eden şarapnel parçası sol bacağını gövdesinden tamamen ayırmıştı. Anna, daha ne olduğunu bile anlayamadan oracıkta can verdi. Dr Ragıp ise saldırıdan yara almadan kurtuldu. Eşinin cansız bedeninin başında saatlerce gözyaşı döktü. Dr. Ragıp'ı teselli etmek mümkün olmadı. Anna'nın cansız bedenini kucaklayıp bağrına bastı, ağladı ağladı... Çevresindekiler bu acıklı manzara karşısında gözyaşlarını tutamadı. O günden sonra Dr. Ragıp hayat enerjisini kaybetti. Aşkını sonsuzluğa uğurladıktan sonra uzun süre devletine hizmet etti... Dr. Ragıp Erensel 1953'te, 72 yaşındayken hayata gözlerini yumdu... Yarım kalan hayatlardır aslında aşklar değil... Dr. Ragıp ile sevgili eşi Anna, zaman kavramının olmadığı bir ortamda belki de cennetin bir köşesinde yarım kalan aşklarını bugün bile doyasıya yaşıyor olabilirler mi, ne dersiniz?

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.