İzmir Tire'nin gururu jokey İsmail Bayakı'nın ilginç hayat hikayesini Yeni Asır okuyucuları için derledik. İlk ve ortaöğrenimini ilçede tamamlayan Bayakı, ortaokul yıllarında sinemada izlediği "Şampiyon" isimli filmden sonra kafasına jokey olmayı koydu. Çocukluğundan bu yana hayvanlarla arasında büyük bir dostluk olduğunu belirten genç jokey, "Hayvanları çok seviyordum.
Kedi, köpek, kuş gibi evcil hayvan sahibi oldum. Bu yüzden bir ara veteriner olmayı düşünmüştüm.
Tire Şehit Mehmet Oruç Ortaokulu'nda okurken arkadaşlarımla 'Bizim İçin Şampiyon' isimli filmi izlemek için sinemaya gitmiştik.
Film muhteşemdi. Uzun süre filmin etkisi altında kaldım. O günden sonra da kesinlikle jokey olmaya karar verdim" dedi.
AİLEM VAZGEÇİRMEK İSTEDİ
Jokeylik için vücut anatomisinin son derece uygun olduğunu kaydeden Bayakı, "Bu benim için büyük bir şanstı ama hiç bilgim yoktu. Detaylı araştırma yaptım ve çok çalıştım. Bu alanda, Türkiye'de sadece bir yerde eğitim veriliyor. İstanbul Veli Efendi Hipodromu'nda Ekrem Kurt Apranti Eğitim Merkezi'ne kayıt yaptırmak için girişimlerde bulunmaya başladım. Henüz 14 yaşında olduğum için jokeylik için kariyer planı yapmaya başladığımda ailem karşı çıkmıştı. Beni vazgeçirmeyi denediler, hobi olarak binicilik yap dediler ama ben jokey olmayı kafama koymuştum. Babamı ikna ettikten sonra İzmir Şirinyer Hipodromu'ndaki okula ön kaydımı yaptırdık. Sonra İstanbul Veli Efendi Hipodromu'ndaki sınavı üçüncülükle geçip, okula girmeye hak kazandım" diye konuştu.
İNGİLTERE'DE EĞİTİM ALDI
Ekrem Kurt Apranti Eğitim Merkezi'nde iki yıl süren zorlu bir eğitim sürecinden geçen ve okulu üçüncülükle bitirip mezun olan idealist jokey, daha sonra İngiltere'ye gitmeye hak kazandı. Eğitim sürecimde çok güzel anılar biriktirdiğini anlatan Bayakı, "Çok güzel ve yararlı arkadaşlıklar edindim. Mezun olduktan sonra 9 arkadaşımla birlikte İngiltere'ye gitmeye hak kazandık.
Orada uzun süre İngiliz yarışçılığını yakından görme ve tanıma imkanımız oldu. Kesinlikle çok farklı bir atmosferdi. İngiltere'de yarış atlarını çalıştırdım, antrenörler ve sektördeki pek çok kişiyle tanışıp, arkadaşlıklar kurdum. İnanılmaz şekilde tecrübeler edindim. İngiltere'den döndükten sonra nihayet yarışlar başladı. İlk deneyimimi asla unutmuyorum. İzmir Şirinyer Hipodromu'nda ilk 3 yarışta at bindim.
Üçüncü yarışımda ise talihsiz bir olay yaşadım. Attan düşüp belimi incittim. Yaklaşık iki ay boyunca tedavi gördüğüm için mesleğime zorunlu olarak ara verdim. İyileşir iyileşmez yeniden yarışlara başladım.
Kocaeli'ne gittim, Kartepe Hipodromu'nda ilk çıktığım yarışı 'Orquide Blanca' isimli üç yaşında kır safkan atımla birinci olarak bitirdim. İşte bu duyguyu tarif etmek kesinikle imkansız. Yarış kazanmak ve bana her türlü desteği koşulsuz veren ailemi gururlandırmak benim için çok büyük bir mutluluk oldu. İki hafta sonra aynı atla tekrar birinci oldum. Tıpkı Halis Karataş gibi, binicilik tarihine ben de adımı altın harflerle yazdırmak istiyorum" ifadeleri kullandı.
BOLD PİLOT VE KARATAŞ HERKESİN SEVGİLİSİ OLDU
2018 yılı yapımı film, Türkiye atçılığının en önemli figürlerinden biri olan jokey Halis Karataş'ın gerçek hayat hikayesinden ilham alıyor ve ünlü jokeyin çıkış yaptığı yarış atı olan ve at yarışına ilgi duymayan insanların bile adını bildiği 'Bold Pilot'la kazandığı başarıları anlatıyor. Türkiye Jokey Kulübü eski başkanı Özdemir Atman'ın (Fikret Kuşkan) atı olan Bold Pilot'un daimi jokeyi, daha sonraları Türkiye'nin en başarılı jokeyi haline gelecek olan Halis Karataş'tır. Karataş, atıyla birlikte kırılması güç rekorlara imza atmıştır. Koştuğu dönemde umudun simgesi haline dönüşen Bold Pilot, at yarışlarıyla hiç ilgilenmeyenlerin bile sevgilisi olmayı başarır. Film, Bold Pilot'un başarı hikayesinin yanı sıra, Karataş ve Begüm Atman'ın destansı aşkını da konu alıyor.