Gökçeada'nın çatısı diyeceğimiz en yüksek noktasındaki Tepeköy'ün yeni muhtarı Nikola Bakkal, bu haftaki konuğumuz... Niko Bey uzun yıllar İzmir ve Atina'da yaşadıktan sonra doğuduğu topraklara dönen, tecrübesi ve görgüsü ile bir zamanların hayat dolu köyünü yeniden canlandırabilecek ileri görüşlü, bir isim. Niko Bey ve eşi Efterpi Bakkal köyün sorunlarını gidermek ve turizmini canlandırmak için çalışmalara başlamışlar bile.
Gökçeada veya 1970 yılına kadar kullanılan adıyla İmroz, Çanakkale'nin bir ilçesi ve Türkiye'nin en büyük adasıdır.
Coğrafi bölge olarak Ege sınırları içinde bulunan Gökçeada, Saros Körfezi girişinde yer alır ve 91 km kıyı şeridine sahiptir.
- Muhtar olmaya nasıl karar verdiniz?
Ömrümün yarısını Atina'da geçirdikten sonra emekli olup, Gökçeada'ya dönüp doğduğum Tepeköy'e yerleşmeye karar verdim. Burayı çok seviyorum, köyüme nasıl bir faydam dokunur diye düşünürken, muhtarlık seçimine girmeye karar verdim.
- Yunanistan'da geçiminizi nasıl sağladığınız?
Orada neler yaptınız, hangi işlerle uğraştınız?
Gittiğim ilk yıllarda bir canlı müzik tavernası işlettim. Sonrasında da 35 yıl boyunca et ürünleri işletmeciliği yaptım.
Ama aklım hep Türkiye'deydi. Fırsat buldukça da geliyorduk.
- Türkiye'ye dönüşünüz nasıl oldu?
2016 yılında emekli olunca çok sevdiğim İmroz'a (Gökçeada), köyümüze yerleşmeye karar verdik. 6 ay boyunca adada, üç ay boyunca da Atina'da kalıyorduk zaten.
- Muhtarlık seçimlerinde rakibiniz ve siz kaç oy aldınız?
186 seçmenden 125'i oy kullandı. 2'si geçersiz sayıldı. Bana 86 rakibime 43 oy çıkınca yeni muhtar olarak köyümde görev yapmaya başladım. Bana güvenen destekleyen herkese şükranlarımı sunuyorum.
- Eşinizden bahseder misiniz? Onunla nasıl ve nerede tanıştınız? Evliliğiniz nasıl oldu?
Bizimkisi bir aşk hikayesi. Efterpi ile aynı köydeniz. O Paris'te 5 sene kalıp okulunu bitirmişti, ben de İstanbul'da Fener Rum Lisesi'nde okuyordum.
Bir yaz tatilinde aşkımızı perçinledik.
1968 senesinde resmi nikahla burada, iki yıl sonra Atina'da kilisede dini nikahla evlendik ve İzmir'e gittik. Bir kızımız bir de erkek çocuğumuz var.
- Muhtar olmanızı eşiniz destekledi mi?
Yok başlarda muhtar olmamı istemedi. Ancak baktı ki hevesliyim, çok iyi destek verdi sağ olsun.
Ne derler; her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir kadın vardır. Hem hayatta hem işlerimde en büyük destekçim ve yardımcım.
- Tepeköy'ün en önemli özelliklerinden tarihinden bahseder misiniz? Şu an kaç hane var?
1964 senesinde 7 bin nüfusu vardı... 6 bini Rum asıllı, kalanı ise Türk kardeşlerimizdi.
Yakın zamanda ise 400 civarında hane, ilkokulun 180 talebesi vardı şimdi 150 haneye kadar toparlandık. Yaz kış oturan ada sakini sayısı 60-70 kişiyi geçmez. Eskiden köyümüzde iki zeytinyağı fabrikası, iki un değirmeni, mazotlu 12 su değirmeni, 3 dokuma işletmesi 2 kaşar peyniri fabrikası, kahvehaneler, 40 şapel, bir kütüphane bir dikiş kursu bulunuyordu.
Zamanla yok oldular. Ada, taş duvar ustaları, süngercilik ve balık tekneleri ünlüdür. Meşhur panayırımız 15 Ağustos'ta her yıl düzenlenir. Şimdi tüm adada 40 bine yakın keçi koyun varken, çiftlik, peynir, kaşar fabrikamız yok maalesef
- Gökçeada'ya ulaşım konusunda herhangi bir sıkıntı yaşanıyor mu?
Özellikle yaz sezonunda adada adım atacak yer bulamazsınız. Adamıza ulaşım konusunda ise çok büyük bir sıkıntı yaşanıyor yazın. Sezon zamanında iki misli fiyatı olan bileti internetten ayarlayamazsan belki de 6-10 saat sırada beklemek mecburiyetinde kalırsın. Gemiler eski ve ufak.
İZMİR'E BÜYÜK ÖZLEM DUYUYORUZ
- İzmir'de kaç yıl çalıştınız ne iş yaptınız?
Güzel şehirde on yıl geçirdim. Soma Linyit Kömür bayisinde ve Krolin Madencilik Şirketi'nde muhasebe servisinde çalıştım. Sonra linyit ocakları devletleştirilince Yunanistan'a gitme kararı verdik ailece.
Fırsat buldukça İzmir'e gidip özlemimizi gideriyoruz.
Efterpi hanım: İzmir'de çok güzel günler geçirdik hala da özlüyoruz o zamanları, komşularımızı. Ama kent çok değişmiş. Bizim zamanımızda Kordon da çok bambaşkaydı. Aradan geçen yirmi yıl sonra Niko ile gittik inanın Alsancak'taki yaşadığımız evin sokağını çok zor bulduk. Her yer betonarme dolu. Sevinç Pastanesi'ni, Balıkçı Erol'da yediğimiz sütlü balığın tadını, komşularla toplu halde gittiğimiz sinemayı çok özledik. Hiçbiri yok artık.
"GÖKÇEADA'YA GELİP FABRİKA KURSUNLAR"
- Tepeköy'ün en önemli sorunları nedir? Bu sorunları nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?
EN büyük problemlerimiz, su, alt yapı sorunudur.
Yazın özellikle park sorunu. Ancak çöplerin toplanıp atılabileceği yer sorunumuz çok büyük sıkıntı maalesef.
Çöpleri toplayacak yer ile çöp arabası gerekli.
Ayrıca muhtarlık binamızın yenilenmesi, büro malzemeleri gerekiyor. Yani çok çalışacağız ama maddi sorunumuzu da çözmemiz gerekecek. Bu haberi okuyacak olan hayırsever iş insanlarından büyük firma sahiplerinden, maddi manevi bağışlar yapabilirlerse bir çok problemimizin çözüleceğine inanıyorum.
Ayrıca gelsinler fabrikalar, işletmeler kursunlar.