Geçen ay, İzmir Kent Tarihi açısından önemli bir çalışmanın tıpkı basımının lansmanı, Havra Sokağındaki tarihi Akın Pasajı'nda yapıldı. Jacques Pervititich, topografya ve kartografya uzmanlarınca çok yakından bilinen bir isim. 17 Şubat 1877 ila 13 Kasım 1945 yılları arasında yaşayan Pervitiç, özellikle ülkemizde bulunduğu 1922 ve 1945 yılları arasında çizdiği İstanbul ve İzmir haritaları ile ünlü bir kişi. Ömrü boyunca yaptığı çalışmalar sonrası ürettiği toplam 243 harita, tutarlılıkları, ayrıntıları ve kent yaşamının değişik özelliklerine yönelik dönemsel eklentiler ile kent tarihçileri için eşsiz kaynak olarak kabul edilir.
KENT KÜLE DÖNDÜ
Kendisi, zamanın Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırlarında olan, günümüzün Hırvatistan'ında bulunan Cavtat kasabasında doğdu. Ailesi ile 1880 yılında İstanbul'a taşındı. Fransız dil ve kültürünün verildiği Ecole Saint- Pierre ve Lycee Saint-Joseph gibi azınlık okullarında eğitim gördü. Çalışma hayatına, uzmanlık alanı yangına bağlı zararların tazmini olan sigorta şirketlerinde başladı. Yukarıda bahsi geçen ve lansmanı yapılan eserini, İzmir'e davet edildiği dönem olan 1922 yılındaki ünlü İzmir yangını sonrası çiziyor. 13 Eylül 1922 tarihinde gerçekleşen ve yabancı literatürde 'Great fire of Smyrna' yani büyük İzmir Yangını olarak anılan bu facia, birçok tarihçi, akademisyen ve araştırmacının çalışma konusu olmuştur. Kentin neredeyse tamamı küle döndükten sonra ortaya çıkan muazzam öçekteki mülteci ve göç sorunu nedeniyle dünya kamuoyu tarafından da yakından takip edilmiştir.
YANGIN NASIL BÜYÜDÜ?
Öncesinde, megaloidea heveslisi Yunanlıların 15.5 1919 ila 09.09.1922 tarihleri arasındaki İzmir ve bölgeyi işgal ettiği dönemde, insanlarımıza yaptıkları mezalim ve sosyo ekonomik travmalardan tam kurtulmuşken, sadece dört gün sonrası çıkartılan bu yangın, kentten geriye kalan tüm güzellikleri de yakarak yok etmişti. Büyük taarruzla İzmir'e doğru kaçan Yunan ordusu, geri çekildiği tüm Ege kent ve kasabalarını yakmıştı. Yunan orduları bünyesinde, yangın çıkarmak için benzin ve el bombaları ile takviye edilmiş yangın taburları vardı. Nitekim dönemin İzmir Sigortaları İtfaiye Şefi Paul Grescovitch, yazdığı raporda, Yunanlıların bazı evler ile Aya Tria ve Aya Fotini Kiliselerine depoladıkları cephane ve dinamitlerin patlatılması ile yangının nasıl büyüdüğü ve kontrol edilemez hale geldiğini belgeler. Bu konuda detaylı bir okuma yapmak isteyenler, Sayın Yaşar Aksoy'un Kırmızı Kedi Yayınevinde çıkan '1922 İzmir Yangını' kitabına başvurabilirler. Jacques Pervititich, yangın sonrası İzmir'i toplam 30 paftada üzerinde lafın tam anlamıyla belgeselleştirerek tarihsel kaydını tutar. Yaptığı bu çalışma, eksiksiz olarak günümüze Prof. Dr. Çınar Atay'ın özel koleksiyonunda korunmuş. Homeros Enstitüsü Kurucusu Yalçın Balcı, bu eserin yayınlanması ve tüm kent tarihçileri için ulaşılabilir olmasını sağlayan kişi. Balcı, bu çalışmaları gerçekleştirirken, eserin 'hamiliğini' Oğuz Aydemir yapmış. Bu eser, yangın sonrası İzmir'i tam ve eksiksiz olarak 30 paftada sergiliyor. Paftalar 55*50 cm ebatında. Paftalarda ölçek 3/2000, yani kitapdaki çizimlerin her 1.5 mm si 1 metreye tekabül ediyor. Her mahalle ve sokak, dönemin adları ile Fransızca yazılmış ve enteresan şekilde şu an kullandığımız latin harfleri ile kayıt altına alınmış. Düşünün henüz harf devrimine altı yıl varken, eserin Konak paftasında 'Kemeraltı' yazısını okuyabiliyoruz.
Jacques Pervititich
ŞEYTAN AYRINTIDA GİZLİ
Pervititch haritalarındaki ayrıntı özellikle çizdiği binaların yapı malzemelerine göre farklı renklerle işaretlemesi ile dikkat çekiyor. Ahşap olanları sarı; tuğla ve taş binaları pembe; taş zeminli ama ahşap çerçeveli yapılar için de sarı ve pembeyi birlikte kullanıyor. Park ve bahçeleri yeşil ile havuz, çeşme, kuyu, sarnıç ve deniz kıyılarını mavi ile renklendiriyor. Bu arada her bina için koyduğu özel harfler ile yangın riskini tanımlamasının, sigortacılık açısından ne kadar önemli olduğunun da altını çizmek gerekiyor. Kıyılardaki akıntı ve dönemsel rüzgar notlarını görmek, bu haritaların detayı konusunda insanı hayrete düşürüyor. Neredeyse zamanın durduğunu ve o çağa ışınlandığınızı hissediyorsunuz! Pervititich, sadece kent mimari ve kültür tarihi için önem arz etmiyor. Günümüzde bile, tarihi binaların restorasyonu amaçlı bilimsel çalışmalarda referans kaynak niteliğinde. 1945 yılında vefatı sonrası Feriköy Latin Katolik Mezarlığı'na defnedilen Jacques Pervititich'i saygı ile anarken, bu eser ile tekrar gündeme gelmesini sağlayan Sayın Yalçın Balcı'ya teşekkürlerimi gönderiyorum.