Mustafa Kemal Atatürk'ü 86 yıl önce tam da bugün sonsuzluğa uğurladık. Askeri ve siyasi dehasıyla Türk ve dünya tarihine adını altın harflerle yazdıran Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938'de henüz 57 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. 86 yıl önce bugün aramızdan ayrılan Atatürk'ün cenazesi ebedi istirahatgahı Anıtkabir'e 1953'te askeri törenle nakledildi. Dünya üzerinde başka bir eşi benzeri olmayan sembol yapılardan Anıtkabir'in yapılış öyküsünü Yeni Asır okuyucuları için kaleme aldık.
YARIŞMA DÜZENLENDİ
Atatürk'ün naaşı ölümünden 15 yıl sonra ebedi istirahatgahı Anıtkabir'e nakledildi. Ancak bu sürede ona ve Türk milletine yakışır bir anıt mezar yapılmalıydı. Devlet erkanı uzun süre projeler üzerinde kafa yordu. Söz konusu mezarın aynı zamanda şanlı Türk tarihinin de portresini çizmesi gereken bir mekan olarak tasarlanması gerekiyordu. Sonuç olarak bunun nasıl bir yer olması gerektiği düşüncesi, Anıtkabir'in inşası için düzenlenen bir mimari yarışmayı da beraberinde getirdi. Anıt mezarın Rasattepe'ye yapılması konusunda hemfikir olunduktan sonra 1941 yılında açılan bir yarışma ile Atatürk'e yaraşır bir yapının arayışına girildi. Sadece mimari özelliklerin değil, ulu önderin görüşlerinin de ön plana çıkacağı bir tasarım amaçlanıyordu. İnce elendi, sık dokundu. Her fikir defalarca irdelendi. Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya'dan toplam 49 projenin katıldığı bir yarışma düzenlendi. Yarışmanın kazananı ise Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda'nın "25" numaralı projesi oldu. 9 Ekim 1944 tarihinde görkemli bir temel atma töreni ile başlayan inşaat süreci tam dokuz yılda tamamlandı.
MİMARİ YAPISI
Anıtkabir'in mimarisi şüphesiz özgün bir tasarımdı. Mimari açıdan değerlendirildiğinde Anıtkabir'in anıtsal yönünün ağır bastığı, simetrinin önemli olduğu, kesme taş malzemenin ağırlıklı olarak kullanıldığı söylenebilir. Diğer yandan Selçuklu taş işçiliği motifleri ile Osmanlı dönemine ait öğeler göze çarpmaktadır. Anıtkabir, 750 bin metrekarelik bir alanı kaplıyor. Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma yayılan Anıtkabir'in içinde ayrıca geniş bir kaynak birikimine sahip Atatürk ve Türk Devrimi Kütüphanesi, Atatürk, Milli Mücadele ve Anıtkabir konulu belgesel filmlerin de gösterildiği Sanat Galerisi ve İsmet İnönü Lahti gibi yapılar da bulunuyor. Anıtkabir'in en ilgi çekici bölümlerinin başında ise şüphesiz Aslanlı Yol geliyor. Atatürk'ün huzuruna çıkmadan evvel tasarlanan 262 metre uzunluğundaki yolun iki yanında, oturmuş pozisyonda 24 aslan heykeli bulunuyor. Ulu önderin Türk ve Anadolu tarihine verdiği önem sebebiyle, Anadolu'da uygarlık kuran en eski ve kadim milletlerden Hititlerin sanat üslubu ile yapılan bu aslan heykelleri kuvvet ve sükuneti temsil ediyor ve ülkenin en kıymetli heykeltıraşlarından biri olan Hüseyin Anka Özkan'ın imzasını taşıyor. Yol boyunca 24 aslan heykelinin olması da 24 Oğuz boyunu temsil ediyor. Traverten taşları ile döşeli yolun sonunda şanlı Türk bayrağı ve Çankaya görünüyor. Anıtkabir Müzesi de, yapı içinde dikkat çeken bölümlerden. Burada Atatürk'ün kullandığı eşyalar ve kendisine verilen hediyeler ve giysileri sergileniyor. Müzede ayrıca Atatürk'ün madalya ve nişanları ile manevi çocuklarından A. Afet İnan, Rukiye Erkin, Sabiha Gökçen tarafından müzeye armağan edilen Atatürk'e ait özel eşyalar da yer alıyor. 150 bin ton ağırlığındaki Anıtkabir heykellerinden süslemelerine, kulelerinden kabartmalarına pek çok ilginç özelliğe sahip olan Anıtkabir'e ilk olarak 26 basamaklı görkemli bir merdivenden çıkılıyor. 26 basamak aslında Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk'ün ordularının Dumlupınar ve Kocatepe'deki uzun muharebelerin ardından artık ülkenin büyük kısmını kontrol altına aldıkları, yani üstünlüğün işgal kuvvetlerinden Türklere geçtiği bir dönüm noktası olan 26 Ağustos 1922 tarihini temsil ediyor. Merdivenlerin tepesinde her iki yanda bulunan heykel gruplarında solda erkek, sağda kadın heykeller bulunuyor. Bir asker, bir köylü ve bir öğrenciden oluşan erkek grubu savunma, üretim ve eğitimi simgelerken iki kadın Türkiye'nin bereketli topraklarını simgeleyen bir başak çelengini tutuyor. Holün en uzak ucunda ise Atatürk'ün büyük mermer lahdi, kocaman bir pencere ile çerçevelenmiş olarak duruyor. Lahit, Osmaniye'den getirilmiş 40 ton ağırlığında yekpare bir kırmızı mermer bloktan oluşuyor ve Atatürk'ün naaşı aslında lahdin hemen altında yer alan kümbet benzeri sekizgen mezar odada bulunuyor. Bu mermer kütle ise Atatürk'ün bedeni sembolize ediyor. Zeminin altındaki asıl mezarda Atatürk'ün naaşının üstünü örten mütevazı bir mermer levha ve levhanın etrafında 81'i Türkiye'nin vilayetlerinden, ikisi de Türkiye dışından gelen toprakla dolu olan toplam 83 pirinç vazo bulunuyor. Böylece Atatürk vatan toprağıyla sarmalanıyor...