Pek çok yapımda rol olan ünlü ve yakışıklı oyuncu Oğuz Peçe, Yeni Asır Gazetesi'ne özel samimi ve özel açıklamalarda bulundu.
Sevilen bir dizide 3 sezon boyunca oynadınız, uzun süreli projelerde yer almanın zorlukları ve avantajları nelerdir?
Bunun çok fazla zorluğu olduğunu söyleyemem ama faydalı tarafları epey var. Mesela bir işe yeni başladığımızda ilk bölümlerin sahnelerine daha fazla vakit ayırıp özen gösteririz bu bir yandan sahne kalitesini artırırken öte yandan zaman kaybına sebep olur, oturmuş bir dizide bu durum ortadan kalkıyor yönetmen tüm dünyayı kurmuş taşlar yerine sağlam yerleşmiş oluyor karakterler daha da oturuyor rejiden ışıkçısına kadar aynı dili yakalıyorsunuz kısaca ekipleşiyorsunuz ve herşey tıkır tıkır işliyor, hatta sahnelerde çoğu zaman prova yapmak yerine prova kayıt olarak ilerliyoruz..
Bunlar da büyük bir konfor sağlıyor.
Genç bir oyuncu olarak, kariyerinizin ilerleyen yıllarında hangi projelerde yer almayı hayal ediyorsunuz?
Projelerimin çoğunda adil, düzgün ve romantik adam rollerini canlandırdım. Bu tarzı seviyorum kendimden çok parça buluyorum.
Doğup büyüdüğüm yer samimi ve mahalle kültürünün yoğun olduğu, zaman zaman olaylı zaman zaman huzurlu bir yer, tam bir mahalle kültürü. Bunların işlendiği projede yer almak isterim.
Oğuz Peçe, "Bir gün gönlüme göre birini bulamazsam, annemin bulduğu kızla evlenirim. Dolayısıyla, evleneceğim kişinin annemin içine sinen biri olması lazım" dedi.
Mühendislik gibi bir alanda üniversiteyi bitirip, oyunculuğa geçiş yaparken insanlar 'başka bir yol seçseydin belki daha farklı olurdu' diye düşünüyor olabilir. Kendinizi oyunculuk kariyerinizle gerçekten tatmin olmuş hissediyor musunuz?
Aslında bana başka yol seçme fırsatı vermediler, hayat buraya sürükledi diyelim. Okulu bitirdikten sonra mühendisliğe başlayamadan dizi teklifi aldım ve bu işe girdim. Her yol bambaşka yerlere götürür ama biraz da teslimiyet gerekli diye düşünüyorum. Biz bilmeden planlar yapılır bir bakmışız farkında olmadan dahil olmuşuz. Ben kolay kolay tatmin olabilen biri değilim, iyi bir şey olduğunda anlık olarak mutlu olsam da hemen daha iyisi için kafamı kaldırırım. Dolayısıyla bunun cevabı hiçbir zaman evet olmayacak.
"Reklamcılık master'ı yapmanız, sektördeki stratejik düşünme yeteneğinizi artırmış olabilir.
Peki ya oyunculuğa dair stratejik bir yaklaşımınız var mı?
Ben üretmeyi seviyorum. Hayatımın bu döneminde bunu oyunculukta yapıyorum ve çok mutluyum. Ama ilerleyen zamanlarda kendi hikayelerimi hayata geçirmek gibi bir isteğim var, bunu da yine oyunculuk yapmak için istiyorum yani ucu yine oraya bağlanıyor.
"Ekranda başrol oynamak, büyük bir sorumluluk gerektirir. Peki, gerçekte başrol karakteriyle halkın gözünde oluşan 'büyük yıldız' imajı, kişisel hayatınızı nasıl etkiledi? Bu baskıyı hissettiniz mi?" Başrol oynamak hem projeyi hem tüm ekibin emeğini üstlenmek anlamında büyük bir sorumluluk. Ben ekipçi biriyim, onlarla bir olup projeyi birlikte üstleniyoruz yani bu durum beni hiç zorlamıyor. Halkın gözündeki o yıldız biz görünsekte aslında yapımcısından çaycısına hepimiziz ve ben sadece onların kamuya karşı sözcüsüyüm. Kişisel hayatımda da bu düşünceyle hareket ediyorum dolayısıyla bir baskı hissetmiyorum.
Kariyerinizde her geçen gün daha fazla tanınırken, ekranlarda 'genç ve yakışıklı' olmanın dışında sizi gerçekten izlemeye değer kılan ne var? Oyunculuğunuzu sadece dış görünüşünüzle mi ölçmek gerekiyor?
Sahnede ne yapıyorsam samimiyetle ve doğallıkla yapmaya çalışıyorum.
Örneğin bir arkadaşımla sohbet ettiğim bir sahne varsa gerçekten arkadaşımla sohbet ediyorum onu dinliyorum hissediyorum ve metnin duygusunu hissederek cevap veriyorum.
Bana uzak olan duyguyla karşılaştığımdaysa olabildiğince ben olsam ne hissederdim diye düşünüp empati yaparak hissetmeye çalışıyorum, 'mış' gibi yapmıyorum. Yani olay samimiyetle hissetmek, dış görünüş sadece devede kulak.
Özel hayatı hakkında çok konuşmayı sevmiyorsunuz. Hangi tarz kadınlardan hoşlanırsınız? Kriterleriniz var mı?"
"Görücü usulü evlenir misiniz?"
"Günümüzde pek yaşanan bir şey değil bu.
Eskiden insanlar birbirlerine kolayca ulaşamazlarmış, ulaşsalar bile görüşmeler çok kısıtlıymış. Şimdi ise şartlar çok farklı. Her an, her yerde birilerine rahatlıkla ulaşabiliyor ve tanışabiliyoruz. Yani görücü usulü neredeyse kalmadı. Büyüklerimizden o günleri dinlediğimde, şu açıdan üzülüyorum: Artık her şey çok çabuk harcanıyor, değeri bilinmiyor gibi hissediyorum. Bir gün gönlüme göre birini bulamazsam, annemin bulduğu kızla evlenirim. Dolayısıyla, evleneceğim kişinin annemin içine sinen biri olması lazım. Allahtan şanslıyım ki, ben kiminle mutluysam onu kabul eden, seven ve onaylayan bir anneye sahibim. Bugüne kadar hep böyle oldu. Dolayısıyla yine birini bulma işi bana kalacak gibi görünüyor.
İzmir'e geliyor musunuz ? İzmir 'de en sevdiğiniz yerler ve yemekler nelerdir?
İzmir'i çok seviyorum. Çocukluğumdan beri yolum hep düşer oraya. Hala neredeyse her sene mutlaka İzmir'e uğruyorum. Alaçatı'da Çeşme'de kısa da olsa bir tatil yapıyorum...
Ben tam bir İstanbul insanıyım ama İstanbul olmasa İzmir'de keyifle yaşarım. Şirince'ye bayılıyorum. Yemeğe düşkünlüğümü her yerde dile getiriyorum. İzmir'in de boyozuna, midyesine ve kumrusuna bayılıyorum .
Bu anlamda da ilerleyen zamanlarda İzmir'de çekilen bir proje denk gelirse iştahla oynarım.