Afyon ve Uşak'ın dünyaca ünlü termal tesislerinde hem tatil yapıp hem de şifa bulmaya ne dersiniz? İç Ege'nin dünyalar güzeli iki ünlü ilinin şifalı kaplıcalarını Yeni Asır okuyucuları için araştırdık. Tatil ve sağlık bir arada..
NASIL GİDİLİR?
İzmir- Afyon arası 329, İzmir- Uşak arası ise yaklaşık 235 km'dir. Ege coğrafyasında yer almasına rağmen İç Anadolu ikliminin yaşandığı her iki kente de ulaşım son derece kolay. Özel aracınızın yanı sıra, otobüs ve tren tercih edilen toplu taşım araçları arasında yer alıyor. Beş yıldızlı termal tesislerde sorunsuz konaklama imkanı ile size eşsiz bir tatil keyfi yaşatabilir.
ŞİFALI SULALARDA TERAPİ
Ülkemizde, 'termal' denilince akla ilk gelen merkezlerden Afyonkarahisar, beş yıldızlı otelleri, yeni ve modern tesisleri, çamur banyoları, fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezleriyle şifa arayanların vazgeçilmez adresidir. Ege'nin, en soğuk illerinden biri olan Afyon köklü tarihinin yanı sıra "Kaplıca ve sağlık turizmi" ile öne çıkıyor. Uygarlıklar beşiği kent yılın her mevsimi yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor. Termal suları, insan sağlığını olumlu yönde etkileyen bir terapi imkanı sunuyor. Fiziksel ve ruhsal açıdan yüksek oranda iyileştirici, arındırıcı ve tedavi edici özellikler taşıyor. Cilt hastalıkları, akciğer, karaciğer, romatizma gibi birçok rahatsızlığı tedavi edici etkisi bulunduğu kaplıcalar bir yandan şifa dağıtırken, bir yandan da huzurlu bir tatilin kapılarını aralıyor.
TÜRK HAMAMLARI
Afyonkarahisar ve Uşak'ta, şifalı termal sularının beslediği, eşsiz mermerlerinin süslediği Türk hamamları ile kültürel mirasımızı günümüzde de yaşatmaya devam ediyor. Termal sularla beslenen hamamlarda, kesenin, köpük masajının, hamam taşına yatmanın keyfini dilediğinizce yaşayın. Ayrıca, yüzme havuzu, sauna, buhar odası, termal havuz, kar çeşmesi, çamur banyosu, özel aile banyosu, masaj, solaryum cilt bakımı, hidroterapi, ozon terapi, vücut bakımı, aromaterapi gibi hizmetleri ile tatilinize şifa, huzur ve eğlenceyi katmak sizin elinizde. Açık havadaki termal havuzlarda kar manzaralı yüzme keyfi ise unutulmaz bir deneyim olacak.
HER DERDE DEVA
Uşak'ın ünlü kaplıcalarını şöyle sıralayabiliriz. Hamamboğazı kaplıcası, Kayaağıl Termal Tesisleri, Örencik ve Emirfakılı kaplıcaları. Kaplıcalardaki şifalı suyun, fiziko-kimyasal ile bakteriyolojik analizleri yapılmış, sağlık yönünden çok yararlı olduğu görülmüştür. Mide, karaciğer, bağırsak ve özellikle kronik dejeneratif romatizmal hastalıklara iyi geldiği tespit edilmiştir. Yumuşak doku romatizmaları (fibromyalji, kronik bel ağrısı), deri hastalıklarında, böbrek ve idrar yolları taşlarının önlenmesi, aşırı yorgunluk, bitkinlik ve tükenmişlik durumlarında tedavi edici olduğu kanıtlanmıştır.
KRAL MİDAS'IN İZLERİ
Hititlerden, Friglere ve Romalılara, Bizans'tan Osmanlılara kadar çağlar boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği Afyon'da elbette termal sular çağlar boyunca insanlığa şifa dağıtmış. Afyon'a ilk kaplıcayı Kral Midas'ın yaptırdığı söylenir.
ÇAMURLU SUDAN GELEN ŞİFA
Yemeden içmeden kesilen prenses Suna, bir gün kalabalıktan sıkılıp sarayın dışına çıkıp, yalnız kalmak istemiş. Kıyafet değiştirerek gizlice sarayı terk etmiş... Bir yandan başına gelenler yüzünden gözlerinden yaşlar boşalırken bir yandan da dere tepe yürümeye devam etmiş... Bir süre sonra çamurlu bir su birikintisinin yanında yorgun düşen prenses oracıkta uyuya kalmış. Uyandığında su birikintisinde kendi yüzünün yansımasını gören prenses Suna gözlerine inanamamış. Yüzündeki irin dolu iğrenç çıbanlardan eser yokmuş. Sevinçle saraya dönen prenses nasıl iyileştiğini babası Kral Midas'a anlatmış. Midas'ın emriyle hemen oraya bir havuz yapılmış. Rivayet edilir ki, Afyonkarahisar'ın ilk şifalı kaplıcaları Kral Midas'ın yaptırdığı o kaplıcalardır.
PRENSES SUNA'NIN EFSANESİ
Efsaneye göre, mitolojide 'Eşekkulakları' ile ünlü kral Midas'ın güzeller güzeli bir kızı varmış. Çevresinde güzelliği ile ün salan prensesin yüzüne kimse bakmaya kıyamazmış. Adına şarkılar ve şiirler yazılan prenses Suna günlerden bir gün hastalanmış. Pürüzsüz ve canlı cildi hızla solup, sararmış... Sarayın hekimleri, Kral Midas'ın 'Kızımın hastalığının nedenini hemen bulup, tedavi edin' diye gürlemesinin ardından harekete geçmişler. Türlü türlü ilaçlar, merhemler denenmiş. Sonuç, tam bir felaket... Suna prenses, bırakın iyileşmeyi bir yana cildinde içi irin dolu pis kokulu yaralar çıkmış. En yakınındakiler, belli etmeseler de prensesin yüzüne bakamaz olmuşlar.