Batı-Rusya mücadelesinde Montrö Boğazlar Rejimi-2
Brüksel’de belirlenen NATO-2030 Stratejisi Rusya ve Çin’i kuşatma üzerine kurgulandığı için Kanal İstanbul’un gelecek yıllardaki etkisini değerlendirmek gerekiyor. Rusların sıcak denizlere inme politikasında, Soğuk Savaş sonrası dönemde Karadeniz ve Karadeniz Donanması- Rus Donanma Doktrinlerinde kilit rol oynamakta.
- Politika
- Giriş Tarihi: 06 Temmuz 2021
BÜLENT ERANDAÇ
ABD ve NATO'nun Karadeniz ilgisi ile Akdeniz'in gelecekteki mutenel savaş zeminleri birçok açıdan Türkiye'yi etkiliyor. Bilindiği gibi, NATO'nun doğuya genişlemesi ABD'ye Karadeniz'de Romanya ve Bulgaristan gibi iki yeni müttefik kazandırdı. Batının Karadeniz'e sızma ve Karadeniz güç dengesinde Rusya'yı sınırlandırma taktikleri elbette Türkiye'yi kilit ülke konumunda tutacak. ABD ile Rusya'nın Ukrayna'da, daha sonra Gürcistan'ı NATO üyesi yapma teşebbüsleri konusunda jeopolitik tartışmalar hızlanacak. Gürcistan ve Ukrayna'nın NATO üyeliğini Rusya lideri Putin devamlı vurgulamakta, ayrıca Cenevre'de ABD Başkanı Biden'ın yüzüne bizzat söylediği bilinmektedir.
KARADENİZ'E AYRI ÖNEM
Moskova, Rus Donanma Doktrini çerçevesinde Karadeniz'de daha ihtiraslı bir askeri yapılanma/ güç gösterisi politikasını icra etmek adına önceliği Karadeniz'de Rus Donanması'nı modernleştirmeye verdi. Dikkati çekici bir gelişme de, Rusya'nın donanma stratejisini Karadeniz kıyılarını muhafaza etmek için daha hızlı hareket edebilen, süratli ve küçük deniz kuvvetlerinin tedarik ve konuşlandırmasına vermektedir. Tabi, Rusya bu donanma unsurlarını hava ve kara kabiliyetleriyle tam bir alan kapatma taktiğiyle desteklemeyi de ihmal etmemiştir. Buna karşılık, ABD'nin Türkiye'yi de rahatsız eden Yunanistan'ın Girit'inden başlayarak, Dedeagaç'a yeni üs edinme ve kuvvet konuşlandırma taktiğini devreye sokması
KARADENİZ'İ YARINLARIN DİNAMİT KUTUSUNA ÇEVİRECEĞİ AÇIKTIR.
Asimetrik gelişmelerde, Türkiye savaş tehlikesi gördüğünde İstanbul boğazını kapatma imkanına sahiptir. İşte bu durumda, Kanal İstanbul, Türkiye'nin egemenlik haklarcını kimseye sormadan kullanmasına yardımcı olduğu gibi, uluslar arası gelişmelerinde bir anahtar özelliğinde olacaktır. Karadeniz havzasında Ukrayna krizi gibi sorunlara kalıcı çözümler bulunmadıkça bu bölgesel krizler ABD-Rusya gerilimi ya da NATO-Rusya gerilimi olarak kolaylıkla tezahür edebilir.
BAŞARILI DENGE SİYASETİ
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan-Türk Devlet Aklı, böyle bir ortamda bir yandan NATO üyesi olarak batıyla ilişkilerini sürdürürken diğer yandan da Rusya ile siyasi, ekonomik ve askeri ilişkilerini dengeli bir şekilde devam ettirmeye çalışacaktır. Bugüne kadar da bu denge siyaseti başarıyla sürmüştür, ancak kısa süreli de olsa Türkiye'nin Rusya ve ABD arasında yaşanan tehlikeli rekabetin ortasında kaldığı Ukrayna krizi ve benzeri risklerin yine kısa dönemli olarak gelecekte de yaşanabileceğini göstermektedir. Ankara, Karadeniz bölgesinin istikrarını korumak adına Rusya- ABD rekabeti sırasında, özelde ABD ve genelde de batılıların 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi'ni değiştirme taleplerine de karşı çıkmaktadır. Zira Ankara Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin Karadeniz'deki istikrarın temel taşlarından biri olduğunu ve sözleşmenin hükümlerinin değişmesinin mevcut krizleri daha da derinleştirebileceğini bilmektedir.
YENİ ENERJİ HATLARI
Karadeniz son yıllarda yeni enerji kaynaklarının bulunduğu, işlendiği/ işleneceği, bu kaynakların piyasaya çıkacağı bir saha olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim Türkiye'de Karadeniz'in Sakarya sahasında doğalgaz bulundu, yeni kuyular açılıyor. Artık Karadeniz enerjisi denilince Türkiye bir 'atkılı aktör' konumuna girmiştir. Bu özelliğiyle Karadeniz, kıyıdaş ülkelerle enerji piyasalarının kilit ülkeleri arasında yeni pazarlıklar için bir manivela işlevi üstlenmektedir. Nitekim Avrasya ve Ortadoğu petrol kaynakları ile LNG trafiğinde Akdeniz-Karadeniz eksenindeki yeni bir enerji bağının tesis edilebileceği bir süredir söylenmektedir. Kanal İstanbul, bu yeni enerji kaynaklarının gemilerle naklinin İstanbul Boğazı'ndaki beklenen aşırı trafik yükü aşılarak taşınması, bunu yaparken de ihtimal kazaların da engellenmesini sağlayacak.
KİLİT KONUMA GELECEK
Son günlerde yeni bir proje hazırlığı Avrupa kulislerinde dolaşmaktadır. ABD'nin gelecek yıllarda, Akdeniz'de Dedeağaç ve Karadeniz'de Ukrayna'nın Odesa limanlarını Doğu Avrupa-Balkanlara kaya gazı nakliyatı yapmak için kullanacağı söylenmektedir. Buna karşılık Rusya'nın yeni tedarik planları devreye girecektir. Bu planların gerçekleşmesi halinde Türkiye'nin( Kanal İstanbul'un) jeoekonomik ve jeopolitik olarak Rusya ve Batı arasındaki rekabette kilit bir konuma erişmesi kaçınılmazdır. Bu da Türkiye'nin bölgesindeki stratejik önemini arttıracağı gibi Ankara'nın ABD/AB ve Rusya ile olan ilişkilerinde de pazarlık kozunu artıracaktır. Yeni enerji denklemlerinin değiştirdiği bir jeopolitik ortamda Rusya, sanıldığından daha çok Türkiye ile anlaşmaya hevesli olabilir. Bu bakımdan Karadeniz- Akdeniz jeopolitiğinde gelecek 10 yıllarda da Türkiye'nin avantajına dönüşebileceği net ve açıktır.
KİLİT KONUMA GELECEK
Son günlerde yeni bir proje hazırlığı Avrupa kulislerinde dolaşmaktadır. ABD'nin gelecek yıllarda, Akdeniz'de Dedeağaç ve Karadeniz'de Ukrayna'nın Odesa limanlarını Doğu Avrupa-Balkanlara kaya gazı nakliyatı yapmak için kullanacağı söylenmektedir. Buna karşılık Rusya'nın yeni tedarik planları devreye girecektir. Bu planların gerçekleşmesi halinde Türkiye'nin(Kanal İstanbul'un) jeoekonomik ve jeopolitik olarak Rusya ve Batı arasındaki rekabette kilit bir konuma erişmesi kaçınılmazdır. Bu da Türkiye'nin bölgesindeki stratejik önemini arttıracağı gibi Ankara'nın ABD/AB ve Rusya ile olan ilişkilerinde de pazarlık kozunu artıracaktır. Yeni enerji denklemlerinin değiştirdiği bir jeopolitik ortamda Rusya, sanıldığından daha çok Türkiye ile anlaşmaya hevesli olabilir. Bu bakımdan Karadeniz-Akdeniz jeopolitiğinde gelecek 10 yıllarda da Türkiye'nin avantajına dönüşebileceği net ve açıktır.
SONUÇ
TÜRKİYE Montrö Boğazlar Sözleşmesi sayesinde Washington'ın Karadeniz'e geçişini kısıtlamak suretiyle buradaki güç dengesini korumakta ve böylece bölgenin güvenliğini garanti altına almaktadır. Özetle, Boğazlar Sözleşmesi hukuki olarak Karadeniz için önemli bir güvenlik ve askeri denge belgesi olmanın dışında bölgenin ötesindeki küresel siyasi istikrarının da teminat belgesidir. Nihayetinde Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı'nın yükünü hafifletecek, yukarıda saydığımız jeopolitik ve jeoekonomik fırsatlar için uygun zaman beklenirken artan seyir emniyeti ile can, mal, deniz ve çevre güvenliğinden sağlanacak kazanımlar da Türkiye adına ilave artılar olacaktır. EVET, KANAL İSTANBUL
PROJESİ İLE YENİ DÜNYA
DÜZENİNİN KARADENİZ
ÖZELLİĞİ KÜRESEL JEOPOLİTİK
VE JEOEKONOMİK
KONUMLAR İLE ÜST ÜSTE
OTURMAKTADIR. BU BAKIMDAN
GELECEĞE BAKMAKTA,
GELECEĞİ İYİ OKUMAKTA
SONSUZ YARAR VAR...