30 yıldır siyasi partileri kurulup batan ve tabela durumunda olan partilere ve siyasetçilerinin neler yaptığına bakıyorum.
Muhalefet partileri birbirine düşmüşler. Ana muhalefet CHP ise kendi arasında bölünmüş.
Seçimden sonra bir kere bile özeleştiri vermemiş isimlerin kendilerinden emin şekilde 'bir sonraki seçimi kazanacağız' demesine mi içerlersin...
Konya'da bir milletvekilini bile zorlukla çıkarmış CHP'nin sözcüsü meşhur IMF'ci Faik Öztrak'ın, "Konya Belediye Başkanlığı'nı kazanacağız" diye üst perdeden konuşmalarına mı gülersin... Yoksa birbirlerinin arkalarından kuyu kazmalarına şaşarsın!
Sanki 13 yıldır Kemal Kılıçdaroğlu'nun arkasına sığınan, kontenjandan milletvekilliği kazanan, CHP yönetim kadrosunda bulunup Kılıçdaroğlu'nun değirmenine su taşımamışlar gibi değişimi kendilerinin başlatacağı tiyatrosu oynayan mesela Özgür Özel'e, Bülent Tezcan'a mı bakarsın...
Yoksa 'aman koltuğum gitmesin' diye 'değişim' diyenlere kızan, koltuğa yapışan, 13 kez Erdoğan karşısında hezimete uğramasına rağmen hiçbir şey olmamış gibi davranan Kemal Kılıçdaroğlu'na mı?
POLİT BÜRO KORKMUYOR
Kiminle konuşsam, her hafta aynı cümleleri tekrarlayan CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın her cümlesi tepkiyle karşılanıyor.
Çünkü insanlar bıktı; gerçekten bıktı.
Yarına dair umudu olmayan CHP seçmenlerinden korkmak da lazım üstelik. Ama CHP polit bürosunun korktuğu yok.
KILIÇDAROĞLU SESSİZ
CHP'nin tepesindekiler kendi devranını sürdürmenin peşindeler. Muhalefet partisine bakan halkımız ise her gün 'ne olacak bu muhalefetin hali' diye yapılan konuşmaları dinliyor. Hele hele bazı CHP'li üst yönetim kadrolarında yel almış veya yeniden almaya çalışan bazı isimlerin yalan söylememeleri büyük rahatsızlığa neden oluyor. Hani elitist bir bakış açısıyla vatandaşı suçlamalar tam bir kepazelik.
Kılıçdaroğlu'nun 'Köylüler TRT izliyor, biraz para verilince AK Parti'ye oy veriyor' gibi küstah açıklaması hala zihinlerde dolaşıyor. Unutulmayacak.
Büyük deprem olmuş. Başkan Erdoğan söz vermiş, 'Bir yılda evleri yapacağız' demiş.
Dış ekonomik sıkıntılar içe yansıyor. Yakın coğrafyamızda savaş var. Karadeniz'de dalgalar yükseliyor.
Afrika'da kaos var. Eski sömürgeci devletler yeni planlarla Afrika kıtasına tekrar çökme peşinde. Kıbrıs'ta BM, küstahlık, terbiyesizlik yapıyor.
Kıbrıs'ta Türk varlığına göz koymanın peşindeler. ENOSİS ruhları hortluyor. Derin Amerika, perde gerisinde oyun kuruyor. Ege adalarına, Doğu Akdeniz enerjisine çökme hayalleri var. Başkan Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli, milli ruhla ayağa kalkıyor ama sözde ana muhalefetin başı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sesi çıkmıyor.
Muhalefet bunları konuşuyor mu, bir öneride bulunuyor mu? İktidara yol açıcı bir teklifte bulunuyor mu? Hayır. Okuduğunuz, izlediğiniz haberlere bakın. Orada tek bir şey var:
CHP'deki ayak oyunları.
TÜRK DEMOKRARİSİSİ GELİŞİR
Dün CHP ile kanka olmuş yavruları, şimdi çıkmışlar laf çakıyorlar birbirlerine...
Kimsenin onları konuşmasına gerek yok, onlar kendilerini yeterince konuşuyor. Birileri sadece çıkar elde etmek için başkaları uğruna dövüşüyor.
Ne siyasi nezaket ne ahlak...
Bunları gördükçe diyorum ki:
"Sahi bu gerçekten Atatürk'ün partisi mi?" Muhalefet perişan, paramparça.
Allah Türkiye'yi korudu. Kılıçdaroğlu altılısı ya kazansaydı, yanmıştı Türkiye.
Başkan Erdoğan dışta ve içte önemli çalışmalar yapıyor.
Jeopolitik hamlelerini sürdürüyor.
AK Parti bir taraftan da 31 Mart 2024 yerel seçimlerine iyi hazırlanıyor. AK Parti seçim startını çoktan başlattı.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan Macaristan dönüşünde, "Kılıçdaroğlu çekip gitmelidir" dedi. Defalarca yendiği ismin gitmesi gerektiğini söylemek zorunda kaldı.
Yerli ve milli muhalefetin olmayışı yüzünden bu konuşmayı yapmak zorunda kaldı.
Erdoğan etkili olacak yerli ve milli bir muhalefetin Türk demokrasisinin gelişmesini sağlayacağını düşünüyor.
SONUÇ
DÜN 'birleşe birleşe' kazanacağız sloganı eşliğinde yan yana koşanlar şimdi bölüne bölüne dağılıyor. Allah CHP seçmenlerine, ufuksuz muhalefete yakın olanlara sabır versin.