Cennetle müjdelenenler
- Ramazan
- Giriş Tarihi: 24 Mayıs 2019
Müminlerin ulaşmak istediği hedeflerden biri de cennete girmektir.
Çünkü Kur'an-ı Kerim, insanlara yarışırcasına cennete koşmalarını emretmektedir. "Rabbiniz tarafından bir mağfirete, genişliği göklerle yer kadar olan ve müttakiler için hazırlanmış olan bir cennete doğru yarışırcasına koşuşun." (Al-i İmran, 3/133) Kimin cennetlik olduğu ahirette belli olacaktır. Fakat Allah sahabeye daha bu dünyada iken cenneti vaad etmiştir. "Sizden fetihten önce infak eden ve savaşan kimse ile fetihten sonra infak edip savaşan elbette bir olmaz. İşte onlar, bundan sonra infak edip savaşanlardan derece bakımından daha yüksektirler. Bununla beraber Allah herbirine cennet vaadeder. Allah yaptığınız herşeyden haberdardır." (Hadid, 57/10) Bu âyette açıkça görüldüğü gibi Allah sahabenin hepsine cenneti vaad etmektedir.
Pek çok güzel haslete sahip sahabe-i kiram genel olarak cennetle müjdelendiği gibi dünya hayatında iken isim isim kendilerine cennet vaad edilenler de vardır. el-Aşeretü'lmübeşşere (müjdelenlen on) terkibi ile bu müjdeyi Rasûlullah'tan dünyada iken alan sahabiler anlaşılır.
Aşere-i mübeşşere tabirinin yanı sıra aynı manaya gelen el-mübeşşirun bi'lcenne terkibi de kullanılmıştır. Bunlar:
Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz Talha bin Ubeydullah, Hz. Zübeyr bin Avvam, Hz. Abdurrahman bin Avf, Hz. Sa'd bin Ebi Vakkas, Hz. Said bin Zeyd , Hz. Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.) hazretleridir. Bu sahabilerin isimleri hadiste zikredilmiş ve bu şekilde sabit olmuştur. Genel olarak sahabenin, özel olarak da ashabı kiramdan bu kişilerin değerlendirilmesi yapıldığında bu durumun genel İslam prensipleri açısıdan gayet tabii olduğu görülecektir.
AŞERE-İ MÜBEŞŞERENİN BAZI ORTAK ÖZELLİKLERİ VARDIR:
Hepsi İslam'ın ilk yıllarında Müslüman olmuşlardır. Peygamber'e ve İslam davasına büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Hicret etmişlerdir.
Bedir gazvesine katılmışlardır. Hudeybiye de Rasûlullah'a beyat etmişlerdir.
Hadis kaynaklarında faziletleri ile alakalı pek çok rivayet vardır. Müsned türündeki hadis kaynakları bu sahabilerin rivayetleri ile başlar.
Hz.Said İbnu Zeyd Hz.lerinin naklettiği şu hadisi ise şöyledir : "Rasulullah (sav)'ın şöyle söylediğini işittim:
"Ebu Bekr cennetliktir, Ömer cennetliktir, Osman cennetliktir, Ali cennetliktir, Talha cennetliktir, Zubeyr b.
Avvam , cennetliktir, Sa'd İbnu Malik cennetliktir, Abdurrahman İbnu Avf cennetliktir, Ebu Ubeyde İbnu'l-Cerrah cennetliktir." (Ravi der ki: Zeyd) onuncu da sükut etti. Dinleyenler: "Onuncu kim?" diye sordular. (Bu taleb üzerine): "Said İbnu Zeyd!" dedi. Yani bu, kendisi idi. Zeyd sonra ilave etti: "Allah'a yemin ederim. Onlardan birinin Resulullah (sa} ile birlikte yüzü tozlanacak kadar bulunuvermesi, sizden birinin ömür boyu çalışmasından daha hayırlıdır, hatta ömrü, Hz. Nuh aleyhisselam'ın ömrü kadar uzun olsa bile."
KARAVELİZADE OSMAN EFENDİ'NIN ARMAĞANI
İzmir ili, Kemalpaşa ilçesi , Ören Beldesindeki Çarşı cami kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir.
İnşa kitabesi de bulunmayan caminin dış duvarında 1217 yazısı caminin yapım tarihi olarak kabul ediliyor. Kubbesiz kırma çatılı olan cami iki kısımdan oluşmuştur. Eski bölüm KARAVELİZADE OSMAN EFENDİ tarafından yapıldığına dair bir yazı mevcuttur. Merdiven altında bir şadırvan ve caminin alt kısımlarında beş adet dükkan bulunmaktadır. Merdivenlerden giriş önü son cemaat yeri caminin birinci kısmı olup ayrı bir cami imiş gibi bütün üniteleri eksiksiz yapılmış olup, kalem işi süslemeleri ile oldukça ilginçtir.
İkinci kısım olan yeni caminin yapımına 1955 yılında yerel halkın yardımlarıyla başlatılmış olup Zabit Yağcı tarafından tamamlanmıştır. Birinci kısımdan (son cemaat yerinden) bir kapı ile caminin harim kısmına geçilir.
GÖNÜL DOSTLARI
MOLLA FENARİ HAZRETLERİ
Osmanlı Devleti'nin ilk şeyhülislâmı ve zamanının müceddidi olan büyük İslâm âlimi. 751 (m. 1315) senesi Safer ayında, Fenâr köyünde dünyâya geldi.
Bu köyde doğduğu veya babasının fenercilik san'atıyle meşgûliyetinden dolayı "Fenârî" nisbetiyle meşhûr oldu. Bursa'da müderrislik ve kadılık yaptı. Sultan İkinci Murâd Hân'ın iltifât ve teveccühlerine kavuştu.
Onu müftîlik ve kadılık mevkiinin en yüksek makamı olan şeyhülislâmlık vazîfesine ta'yin etti. Pâdişâhın her husûsta en hâs müşaviri oldu. Bu yüksek âlime karşı halkın gösterdiği hürmet ve saygı, fevkalâde idi. Câmii şerîfe giderken, halk onu görmek için toplanır, o fazîlet timsâlini görmekten büyük bir haz duyardı. Tefsîr, fıkıh, usûl-i fıkıh ve daha başka ilimlere dâir yazdığı çok kıymetli eserleri vardır.