Namazı anlamak için namazı bilmek gerektiğini belirten Çeşme İlçe Müftüsü Murat Yılmaz şunları söyledi: Kaynaklarımızda İslâm'ın ilk dönemlerinden itibaren namaz ibadetinin mevcut olduğu ifade edilir. Nisa suresi 103. ayette namazın müminler için vakitleri belli bir "farz" olduğu vurgulanmıştır. (en-Nisâ, 4/103) Rivayetlerde Cebrâil (as)'ın, Kâbe'de Hz. Peygamber (s.a.v)'e imamlık yapmak suretiyle beş vakit namazı kıldırdığı, namazların başlangıç ve bitiş vakitlerini uygulamalarıyla gösterdiği ve bunları ayrıca sözlü olarak da açıkladığı belirtilir. Yine "Müslümanın kıyamet günü ilk olarak farz namazlardan hesaba çekileceği" (İbn Mâce, İkâmetü's-Salât ve'sSsünnetü fîhâ, 202.) söylenir.
İBADETLERİN ÖZÜDÜR
Kelime-i şehâdetten sonra İslâm'ın en önemli rüknü olan namazın anlamı, yüce yaratıcıyla iletişime geçmektir. O'nunla konuşmak, O'nun büyüklüğünü dile getirmektir. Müslüman'ın bütün varlığıyla, diliyle, kalbiyle ve bedeniyle Allah'a yönelmesidir. Namaz, bütün ibadetlerin özüdür, "Dinin direğidir." (Tirmizî, İman, 8.) Farz namazlar: kendi içinde farz-ı ayın ve farz-ı kifâye olmak üzere iki gruba ayrılır. Ergenlik çağına gelen her müslümanın yerine getirmekle sorumlu olduğu günde beş vakit namaz ve Cuma namazı farz-ı ayn grubu içerisinde yer alır. Cenâze namazı, ölen bir Müslüman için cemaatle kılınması gereken bir namazdır ve ikinci gruptaki farz-ı kifâyeye örnektir. Vâcip namazlar diye bilinenler vitir namazı, Ramazan ve Kurban Bayramı namazlarıdır. Nâfile namazlar ise, genel olarak farz ve vâcip namazlar dışında kalan namazlardır. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bu tür namazlara ayrı bir önem verdiği bilinir. Kıyamet gününde müslümanın hesaba çekilirken farz namazlarında eksik bulunması halinde meleklere, kulun nâfile namazları varsa bu söz konusu eksiklerini, bunlarla tamamlamaları emredilir. (Nesâî, Salât, 9.) Farz namazların ve bunlara bağlı sünnet namazların camide kılınması, nâfile namazların ise evde kılınması daha faziletli görülmüştür. Müslümanlar arasında farz namazların öncesinde veya sonrasında yer alan "sünnet namazların" farzlara hazırlayıcı ve onları koruyucu olarak değerlendirilmesinin yanı sıra Hz. Peygamber (s.a.v.)'e bağlılığın bir ifadesi olarak anlaşılması sonucu bu namazların olabildiğince kılınması tavsiye edilmiş ve terk edilmesi hoş karşılanmamıştır.
NAMAZIN ADABI ÖNEMLİ
Namazın en önemli âdâbı, Allah'ın huzurunda durulduğunun farkında olarak huşû ve kalp huzuru içinde bulunmaktır. Namazda huşûnun sağlanmasına yardımcı olmak amacıyla kıyamdayken secde yapılacak yere, rükûda ayakların üzerine, secdede burnun iki yanına, otururken kucağa, selâm verirken omuz başlarına bakmak namazın âdâbı arasında zikredilmiştir. Dolayısıyla Allah'ın (c.c.) huzurunda iken başka yönlere bakmak doğru olmaz. Namazın tek başına kılınması mümkün olmakla beraber cemaatle kılınması tek başına kılınmasından daha iyidir. "Hz. Peygamber (s.a.v), cemaatle kılınan namazın tek başına kılınandan yirmi yedi derece daha faziletli" olduğunu belirtmiştir. (Buhârî, Ezân, 30.).
Çeşme İlçe Müftüsü Murat Yılmaz
Namazı bütün benliğimizle hissederek yaşamak lazım. Kalbimiz başta olmak üzere bütün manevi duygularımızla namazı kılıp ondan bir şeyler alabiliyorsak o namaz doğru bir namazdır, diyebiliriz. Aksi halde beden için bir spor olmaktan öteye gitmeyecek ve hatta çoğu kez bedene ağır gelen bir yük gibi olacaktır. Kur'an, anlamı ve amacı anlaşılmadan kılınan namazları ve sahiplerini şöyle betimler: "Onlar namaza kalktıklarında üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah'ı da pek az hatıra getirirler." (en-Nisâ, 4/142) "Vay o namaz kılanların haline ki, Onlar namazlarının özünden uzaktırlar. Onlar halka gösteriş yaparlar. Hayra da engel olurlar." (Maun,103/4- 7) Ayrıca namaza riyanın katılması da son derece tehlikelidir.