İftar sofralarımız israf sofrası olmasın
Güzelbahçe İlçe Müftüsü Yusuf Savuran Güzelbahçe İlçe Müftüsü Yusuf Savuran, Ramazan ayında yemeklerin israf edilmemesi gerektiğini belirterek “İftar sofralarımız, israf sofraları olmasın. Allah israf edenleri sevmez” dedi.
- Ramazan
- Giriş Tarihi: 10 Nisan 2022
İftar sofralarında hem israftan hem de gösterişten kaçınmak gerektiğini belirten Güzelbahçe İlçe Müftüsü Yusuf Savuran şunları söyledi: Övünmek, gösterişte bulunmak, başkalarının kendisinin ikramlarından bahsetmesini sağlamak amacı ile yapılan ikramlar, İslamın ön gördüğü misafirperverlikten çıkıp, şeytanın da oturduğu bir sofra ikramı olacaktır. Efendimiz (s.a.v), içtiğimiz suyun, yediğimiz hurmanın bile hesabının sorulacağını bildiriyor. Yenileceğinden kat kat çok ikramları hem de aynı yiyeceğin birkaç versiyonunu yaparak misafire gösterişten başka bir şey olmayan sofralar, iftarlar Allah için midir? İsraf; lüzumsuz yere harcama yapmak, ihtiyaçtan fazla tüketmek, saçıp savurmaktır. Nebi (sav.) kıtlık ve bolluk dönemi gördüğü gibi, fakirlik ve devlet başkanlığı dönemi de yaşamış biridir ancak hayatında hiç israf yoktur.
MÜMİN SINIRI AŞMAMALI
Mümin, Helal-Haram konusunda sınırı aşmamalı. Bir defasında Nebi sav, Sad b. Ebi Vakkas'ın (r.a.) abdest alırken suyu fazla kullandığını görüp: "Bu ne israf?" ifadesini kullanmış, Sad: "Abdestte de mi israf olur?" diye sorunca Efendimiz, "Akan bir nehirden bile abdest alıyorsan israf olur." buyurmuştur. (İbn Mace, Taharet, 48.) Temizliğe önem veren, abdeste ve namaza sürekli dikkat etmeyi ve devamlılığı emreden Rasulüllah, abdest suyunu bile dikkatli kullanmayı tembihlemiştir. Eldeki imkanlar bol anlayışı ile israfta bulunmak sünnete aykırı. Mümin, yaşadığı dönemi düşündüğü gibi, sonraki nesillere bırakacağı dünyanın imkanlarını da düşünerek hareket etmelidir. Keyfi uygulama ve harcamalar hem Allah hem kul hakkına sebebiyet verebilir.
"Akan bir nehirden bile abdest alıyorsan israf olur." Hadisinden çıkarılması gereken bir ders de, sadece yaşadığımız yeri ve zamanı düşünmeyip bizden sonra gelecek nesilleri de düşünmek zorunda olmamız gerektiği hakikatidir. Kıtlık günleri... Nebi (sav), Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekir birlikte Ebu'l-Heysem'in evine misafir. Birkaç hurma ve serin bir miktar su ikram... İkram sonrası Rasulüllah Efendimiz şöyle buyurdu: "Allah'a yemin ederim ki, kıyamet gününde kendisi hakkında hesaba çekileceğimiz nimetler, serin bir gölge, güzel bir hurma, soğuk bir sudur." (Tirmizi, Zühd, 39.) İçtiği su, yediği birkaç hurmanın hesabı olduğu ile dertlenen Nebi'nin (s.a.v) sözünü rehber alarak günümüz iftar sofralarını bir sorgulayalım. Mümin, Nefse ve İsrafa "Dur" diyebilmelidir... İkram adı altında tencere tencere yemekler, tabak tabak garnitür çeşitleri, bitirilemeyen yemekler, kalarak bayatlayan ekmeklerin akibeti mümine yakışır vaziyette mi? İkram edilecek yemek sayısını birkaç çeşitle sınırlamak çok mu zor? Dernek, buluşma, protokol iftarlarına ne demeli; Nezih sofralar adı altında tabağındaki yiyeceklerin hepsini yemenin görgüsüzlük olduğu anlayışı ile artanların çöpe atıldığı mükellef sofralara ne demeli?
GÖSTERİŞ VE KİBİR
Mümin kalbini yoklamalı, sevap kapısı olan güzel amellerini ifsat etmemelidir. Sofralarını Allah rızası için insanlara açmalı, abartı ve gösterişten uzak durmalı, hesabını veremeyeceği işlerden imtina etmelidir. Peygamber Efendimizin; "Kibre düşmeden ve israfa kaçmadan yiyin, sadaka verin ve giyinin." (Nesai, Zekât, 66.) ifadesinden anlaşılacağı üzere, Allah'ın verdiği nimetleri bizim için günaha dönüştüren iki haslet Kibir ve İsraftır. O halde, yaptığımız ikramları gösteriş ve kibirle heba etmeyelim. Nebevi yemini tekrar hatırlayalım: "Allaha yemin olsun ki, Kıyamet gününde kendisi hakkında hesaba çekileceğimiz nimetler, serin bir gölge, güzel bir hurma, soğuk bir sudur." Evet, bizim yaşadığımız İslam anlayışı ile Nebevi İslam anlayışının birbirine benzemesi gerekmez mi? Yoksa o dönem başka bu zaman başka deyip kendimizi aklama yarışına mı gireceğiz?
NİMET ŞÜKRÜ GEREKTİRİR
Nimetler, bizim faydalanmamız ve şükretmemiz için sunulmuştur. Yani faydalanmak ve israf etmek farklı şeydir. Allah kimine bol bol kimine de belirli bir ölçüye göre verir. Ama herkesin rızkı bir şekilde vardır. Allah'ın ikramı bu nimetleri; komşu, arkadaş, akraba ve fakirlere ikram etmemiz büyük bir sevap iken, israflarla onları azap hâline dönüştürmeyelim. Yüce Kitabımızda bizlere güzel ve temiz giyimi öğütlerken, israfı yasaklamaktadır: "Ey Ademoğulları, her mescide gidişinizde güzel elbiselerinizi giyin, yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez." (Araf 31). İftar sofraları da olsa, ramazan da olsa, fakirleri de davet etsek, eğer o sofralardaki nimetler atılıyorsa, çöpe gidiyorsa Allah bunu sevmeyecek ve bundan hoşnut olmayacak, hesabını soracaktır. İyi bir mümin, cimrilik ve cömertliğin ortasındaki iktisatlılık anlayışı ile hareket etmesini bilmelidir. (İsra, 17/29.)