Ecel kelimesinin "ertelemek" anlamına geldiğine dikkat çeken Mehmet Ali Bulut, "Bu mübarek ay bir fırsattır. Ramazan ayı dışında da yarı oruçlu gibi olunmalı. Üç öğün yemek tehlikelidir. İnsanların ömrü Nuh Tufanı öncesi bin yıl iken, tufan sonrası 120 olarak takdir edildi. Ancak insanlar, kendilerine verilen bu ömrü, yanlış beslenerek kısaltıyor" dedi. Tüm Müslümanlara farz kılınan oruç ibadetinin yerine getirildiği Ramazan ayının bu anlamda çok büyük mesajlar verdiğini belirten Bulut şunları söyledi: Eğer gıdanın belasından,yediğinizin ve içtiğinizin şerrinden emin olmak istiyorsanız az yiyin. Yarı oruçlu gibi olun. Günde üç öğün çok tehlikelidir. 2 saatte bir yemekle mide baş edemez. İnsanın midesi çöp kutusu değil. Bilinçli olun az yiyin sıhhat bulun. Ne kadar az yerseniz o kadar sıhhatli olur ölümü de ertelersiniz.
"İNSANIN KENDİ ELİNDE"
İnsanın ölüm vakti olan ecel kavramı konusunda aynı kader konusunda olduğu gibi yanlış anlaşılmalar var. Ecelin takdir edildiği söyleniyor fakat yanlış anlaşılıyor. Madem ki takdir edilen şey saniye bile şaşmayacaksa, o zaman buna "ecel" değil acele etmek anlamına gelen "acel" kelimesi kullanılırdı. Halbuki ecelin kelime manası tecil edilebilir ertelenebilir anlamına gelir. Zaten "tecil" ecel kelimesinden türemiştir. İnsanlar kendilerine verilen bonusları ya da canları doğru ve liyakatli bir şekilde kullanırsa ölümü erteleyebilir. Ama kurallara uymadan yaşarsa canları biter ve 40 yaşında kalp krizi geçirip ölebilir. Çünkü o kişi, kendi bedenine zarar verecek şeyler yapmıştır.
"İNSAN ÖMRÜ 120 YILDIR"
Kalbine damarları tıkayıp kriz geçirtecek işler yapmıştır. Eğer insanın iradesini doğru kullanarak yaşayıp yaşamamasının bir önemi olmasaydı hiçbir şeyin önemi olmazdı. İnsan teklif edilene aklı iradesi ve mantığı çerçevesinde hareket eder ve kurallara uyarsa eceli müsemmasına ulaşabilir. Eceli müsemma, her şeyin bir miadının olmasıdır. Ne kadar giderse gitsin hiçbir şey ebedi değildir. Ama ebedi olmayanın da doğal bir ömrü vardır. Mesela zeytin ağacı 1600 yıl yaşayabilir. Ama her zeytin ağacı bu kadar yaşamaz. Çünkü doğru yerini bulması ve usulüne uygun bakılması lazım. Yine sedir ağacı 2 bin yıl yaşayabiliyor. Ama kendi yerinde kalması lazım. Allah bir şeyi yaratırken nihai bir sınır çizmiş ve ömür tayin etmiştir. İnsanın da nihai sınırı 120 yıldır. Bu Hz. Nuh'tan sonra böyle oldu. Bu Tevrat'ta geçer. Aynı Tevrat, Hz. Adem'in 1260 yıl, Hz. Nuh'un 950 yıl yaşadığını söylüyor.
Kuranı Kerim de "insan" suresinde bunu teyit eden ayetler vardır. İnsanlığın üzerinden öyle zamanlar geçti ki insan bin yıl yaşadılar Nuh tufanı sonrası Allah (c.c.) insanın her şeyi yapabilecek muazzam bir kapasiteye ulaştığını artık 120 yılın bir insana yetebileceğini yani bütün yetenek ve istidatlarını kullanıp geliştirebileceğini bu zaman diliminin yeteceğini takdir etmiştir. Dolayısıyla insanın ömrü 120 yıl olarak takdir edilmiştir. Ama 120 yıl yaşayan insan sayısı çok azdır. İnsanların büyük kısma 60-70 yıl yaşıyor. Ölüm elbette kader-i ilahidir. Kader-i ilahi de yanlış anlaşılıyor. Mesela 20 kademeli bir oyun düşünün. Başlangıçta insana verilen bonus üç candır. İnsan eğer bu oyunun kurallarını doğru uygularsa seri bir şekilde oynayıp 20. kademeye kadar hiç can kaybetmeden oyunu bitirir. Ama tuzağa düşen bir kişi, daha ilk veya ikinci kademede canlarını kaybedip oyundan atılabilir. İşte hayat da böyledir. Allah, bize aklımızı ve irademizi doğru kullanmak üzere sistemli şekilde kurulmuş bir hayat veriyor. İnsanlar, bu hayatı yaşarken kurallara uymazsa, ölümle her an karşılaşabilir.
"SAĞLIKLI OLMAK FARZ"
Her şey bir hesapla hareket eder. Vücuttaki idrar ve meni dahil her salgı insana sınırlı verildi. Bunları hoyratça kullanırsanız biter. Sağlıklı yaşamak ve bağışıklık sistemini güçlü tutmak isteyen az yesin. Sağlıklı yaşamak Allah'ın rızasını kazanmaktır. Allah)ın kimseye kastı yoktur. İnsanın sağlıklı olması farzdır. İnsanın engelli olması da onun atalarının bir seçimi ve yaşam tarzlarından olmuştur. Allah kimseye ağır bir sınav yazmaz. Yani kimse suçu Allah'a atmasın. Adem'in çocuğu Kabil neden cinayet işledi. Çünkü annesi babası yasak elma yedi. Cennetten atılmalarının nedeni yeme içmeyle ilgiliydi. Yani gıda bir iman, güvenlik, sağlık ve ahlak meselesidir.