Ramazanı ailece yaşamanın keyfi
Kınık İlçe Müftüsü Cuma Yanar, Ramazan ayının en güzel şekilde ailede yaşandığını söyledi. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) oruç tutan müminlerin iftar sofrasında iki sevinçten birini yaşadığını söylerken tam da bu aile saadetini kastettiğini ifade eden Cuma Yanar, çocukluk yıllarında yaşadığı Ramazan sevincine ve hatıralarına değindi.
- Ramazan
- Giriş Tarihi: 21 Nisan 2022
Ramazan ayının mutlaka ailece iftar ve sahur keyfinin birlikte yaşanmasının önemine değinen Kınık İlçe Müftüsü Cuma Yanar, şunları söyledi: Ramazan en güzel şekliyle ailede yaşanır: Dede, nine, baba, anne ve çocuklar... Bir sofranın etrafında bütün kulaklar ezan sesinde. Dillerde dua, gönüllerde huzur ve sevgi, kalpler hep bir yöne yönelmiş. Sabır tespihinin son tanelerini çekerken Allahu Ekber sedasının yankılanmasıyla ellerin bir hurma tanesine ya da bir bardak suya uzandığı andan daha mutlu bir zaman dilimi olabilir mi? Peygamberimiz Efendimiz "Mümin iki kere sevinir: Birincisi iftar sofrasında" derken işte tam da bunu ve bunu kastediyor, öyle değil mi?
SABIR AYI RAMAZAN
Bu yüzden Ramazan, sabır ayıdır. Bunu yüce Peygamberimiz (sav) söylüyor: "Sabır ayında oruç tut" (Nevevî, had.no: 1248) Ne güzel bir emir ve Ramazan için ne güzel bir niteleme! Çünkü bu ay sabır kelimesinin bütün anlamıyla yaşandığı bir aydır. Yemede sabır, içmede sabır, ilişkilerde sabır... Nefse gem vurma, dur deme, ağzını bağlama, sözünü saklama, gözünü sakınma, kulağını kapama ayı... Yüce Rabbimizin bizden beklediği iki şey vardır: Sabır ve Şükür. Çünkü Allah kullarını bazen vererek bazen de vermeyerek veya bazen alarak bazen almayarak imtihan eder. Vermediğinde sabretmek ve verdiğinde şükretmek işte bizim görevimiz ve imtihanımızdır. Bu imtihanın en güzel tezahür ettiği zaman dilimi Ramazan'dır: Gün boyu sabretmek, akşam, iftar vakti ailece oturup şükretmek ve bu şükrün bir nişanesi olarak teravih namazını ifa etmek...
ÇOCUKLARIN SEVİNCİ
Çocukken en büyük sevincim, anacığımın Ramazan günü tandırda pişirdiği çöreği kesme yaparak elimize tutuşturması ve arkadaşlarımla birlikte dışarı çıkarak ezanı beklememiz ve aslında oruç tutmamış olmamıza rağmen, o ramazan sevincini ezanla birlikte ilk lokmayı aldığımız çörek ile yaşamamızdı. Ondan daha tatlı bir lokma hayatımda hatırlamıyorum. Bekle ve tat, sabret ve sevin, şükret ve kavuş. Ve biz bunu çocuk yaşımızda, çocukluğumuzda öğrendik. Şimdi çocuklar aynı sevinci, aynı coşkuyu ve huzuru Ramazan sofralarında yaşıyorlar. Onlar da büyüdüğünde benim yukarıdaki duygularımı paylaşacaktır. Bundan emin olun! Çocuğunuzla bir ramazan sofrasına oturun ve onun sevincini, neşesini, huzurunu görün ve paylaşın... Ramazan sofrasına oturup ilk lokma veya ilk yudum ile insanların gözlerinin içinin parladığını ve yüzlerini bir aydınlığın kapladığını sizler de görmüşünüzdür/göreceksiniz. Bu parlaklık ve aydınlık en çok da çocukların ve gençlerin yüzünde tezahür eder.
MELEKLER DUA EDİYOR
Dede, nine, anne, baba ve çocuklar... Böyle aileler kaldı mı sahi? Şimdilerde parçaladık, küçülttük aileleri. Bu bile bizim Ramazan mutluluklarımıza engel olmadı. Bu seferde anne, baba ve çocuklar olarak yaşıyoruz Ramazanları... Arada bir de dede-nine sofralarında buluşuyoruz. Dileklerimiz, arzularımız, gözlerimiz ve gönüllerimiz aynı hedefe kilitli bir şekilde iftarlarımızı açıyor, namazlarımızı kılıyor ve Rabbimize huzur içinde yöneliyoruz. Hele sahurlar... Herkesin gözlerini ovuşturarak kalktığı, isteksiz bir biçimde sofranın başına oturulduğu anlar...