Gıda Çarşısı Mescidi İmamı Hilmi Balcı, dünya ve ahiretteki kurtuluşun Kur'anı Kerim'i öğrenmekten ve öğretmekten geçtiğini söyledi.
Kur'anı Kerim'in bizlere Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) bir emaneti olduğunu belirten Balcı, "Allah Resulü (s.a.v) bir hadislerinde: "Sizin en hayırlınız, Kur'an-ı öğrenen ve öğretendir."(Tirmizi,15) Onun için Kur'an-ı öğrenmeden ahirete gitmeyelim. Allah bize soracak, kulum her şeyi öğrendin de Kur'an-ı neden öğrenmedin dediğin de biz ne cevap vereceğiz. Amel defterimize güzel şeyler yazılabilmesi için kitabımız Kur'an-ı öğrenmeliyiz. Biz Kur'an-ı öğrenmeye, anlamaya ve yaşamaya muhtacız. Dünyada ve ahirette kurtuluşumuz Kur'an-ı öğrenmekten ve öğretmekten geçer" dedi.
Ramazan ayını Allah'ın ve bizim nazarımızda şerefli kılan en önemli özelliğin Kur'an-ı Kerimin bu ayda nazil olmaya başlaması olduğunu belirten Hilmi Balcı şunları söyledi: Ramazan ayını bir zarf olarak kabul edecek olursak, o zarfın içindeki mektup Allah tarafından bize gönderilen, dünyada ve ahirette bizi mutlu edecek olan Allah'ın mesajı Kur'an-ı Kerim'dir. İşte Ramazan ayını Allah'ın ve bizim nazarımızda şerefli kılan bu mektuptur. Cenab-ı Hak, bu mektupta bizi bu âleme niçin gönderdiğini, bu alemde ki vazifemizin ne olduğunu, bu alemden gittikten sonra nasıl bir aleme gideceğimizi anlatıyor. İşte çok önemli mesajları ihtiva eden böyle bir Allah Kelamı, Ramazan ayında Allah tarafından bize bir mektup olarak gönderilmiştir.
RAMAZAN'IN GERÇEK ANLAMI
Elimize bir mikrofon alıp insanlara "Ramazan ayı deyince aklınıza ne geliyor?" diye sorulsa hemen hemen herkes "oruç, teravih, zekat, fitre v.s." diyecek. Halbuki Cenab-ı Hak, ayette. Ramazan'da orucun farz kılınmasından daha ziyade Kur'an'ın nazil olmasına dikkat çekiyor. Ramazan ayı demek, aynı zamanda Kur'an ayı demektir. Öyleyse bu ayda teravih namazından, Oruç ibadetinden çok daha önemli olan bir mesele vardır.
Allah tarafından bizlere ilahi mesajlarla dopdolu olarak gönderilen Kur'anı Kerimi okumak, anlamak ve hayatımıza geçirmek. Sonra Kur'an-ı bütün insanlığa duyurmaya çalışmaktır. Yeryüzündeki bütün insanların Kur'an'a ihtiyacı var. Maddi ve manevi imkânlarımızı kullanarak Kur'an-ı bütün insanlığa duyurmaya çalışmalıyız. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'den (s.a.v.) sonra sahabe-i kiram Mekke ve Medine de yaşamamışlar. Şu anda kime sorsak herkes ruhunu Mekke ve Medine de teslim etmek ister. Fakat Sahabe-i Kiram Mekke ve Medine'de ölmekten ziyade Kur'an-ı anlatmak için başka diyarlara gitmeyi daha şerefli kabul etmişler. 124 bin sahabe olmasına rağmen Mekke ve Medine'de metfun olan 15 bin sahabeden bahsedilir. O zaman 110 bin sahabe nerede? Dünyanın dört bir bucağında.... Neden? Allah ve Rasül' ünün emaneti Kur'an-ı insanlara anlatmak için... O zaman teravih namazı ve oruç ibadeti de Kur'an-ı Kerim'i daha iyi bir şekilde anlayabilmek için vardır.