2024 İzmir'de ilk sahur ve iftar saat kaçta? İl il iftar saatleri... | 2024 İMSAKİYESİ
Müslümanlar için büyük öneme sahip üç aylardan Ramazan ayının ilk orucu için bu gece sahura kalkılacak ve yarın ilk iftar yapılacak. Ramazan ayını oruç ile geçirecek olanlar 2024 imsakiyesini araştırıyor. Peki İzmir'de ilk iftar ilk sahur saat kaçta? İşte Diyanet takvimine göre 2024 il il iftar saatleri...
- Ramazan
- Haber Merkezi
- Giriş Tarihi: 10 Mart 2024 16:55
"On bir ayın sultanı" Ramazan'ın ilk teravih namazı, bu akşam ülke genelindeki camilerde kılınacak. Ramazanın ilk orucu için gece sahura kalkılacak ve yarın ilk iftar yapılacak.
İZMİR'DE İLK SAHUR VE İLK İFTAR SAAT KAÇTA?
İzmir başta olmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı tüm illerin 2024 yılı İmsakiye takvimini yayınladı. İzmir 2024 İmsakiyesine göre ilk imsak vakti saat 06:01'de giriyor. İzmir ilk iftarı da 11 Mart Pazartesi akşamı saat 19:21'de açacak.
İL İL SAHUR VE İFTAR VAKİTLERİ İÇİN TIKLAYINIZ
İlk imsak yarın Iğdır'da saat 04.52'de, ilk iftar Iğdır'da 18.13'te yapılacak. Ramazanın ilk günü son imsak Çanakkale'de saat 06.02'de, son iftar Çanakkale'de 19.24'te yapılacak. Artvin, Kastamonu, Kırklareli, Samsun, Zonguldak ve Sinop'ta 13 saat 23 dakika ile en uzun, Adana, Antalya, Gaziantep, Hakkari, Hatay, İzmir, Kilis, Mardin, Muğla, Şanlıurfa, Şırnak ve Van'da ise 13 saat 20 dakika ile en kısa oruç tutulacak.
Oruç fidyesi kimlere verilebilir?
Oruç fidyesi, tıpkı fıtır sadakasında olduğu gibi onları verecek kişinin bakmakla yükümlü olmadığı yoksul müslümanlara verilir. Fıtır sadakası ve oruç fidyesini vermek durumunda olan kimsenin bunlardan doğrudan ya da dolaylı olarak yararlanmaması esastır. Zekât için de aynı kural geçerlidir. Bu sebeple bir kimse zekâtını, fıtır sadakasını ve fidyesini kendi usûl (üst soy) ve fürûuna (alt soy) veremez. Usûl, bir kimsenin anası, babası, dede ve nineleri; fürû ise, çocukları, torunları ve onların çocuklarıdır.
Yine, bir kimse hanımına zekât, fitre ve fidyesini veremeyeceği gibi, hanımı da kocasına bunları veremez.
Bunların dışındaki kardeş, teyze, dayı, amca, hala ve onların çocukları, gelin, damat, kayınpeder ve kayınvalide gibi akrabalar zengin değillerse kendilerine zekât, fitre ve fidye verilebilir (Zeylaî, Tebyîn, I, 301).
Unutarak yiyen kişiye oruçlu olduğunun hatırlatılması gerekir mi?
Oruçlu olduğunu unutarak yiyip içen kişi, yaşlı, hasta, zayıf ve oruç tutmaya güç yetiremeyecek durumdaysa onu gören kişi oruçlu olduğunu hatırlatmamalı, aksi durumda hatırlatmalıdır (Şürünbülâlî, Merâkı'l-felâh, 238).
Göz damlası orucu bozar mı?
Konunun uzmanlarından alınan bilgilere göre, göze damlatılan ilaç, miktar olarak çok az (1 mililitrenin 1/20'si olan 50 mikrolitre) olup bunun bir kısmı gözün kırpılmasıyla dışarıya atılmakta, bir kısmı gözde, göz ile burun boşluğunu birleştiren kanallarda ve mukozasında mesâmat (gözenekler) yolu ile emilerek vücuda alınmaktadır. Kaldı ki bu işlem yeme içme yani gıdalanma anlamı da taşımamaktadır. Dolayısıyla göz damlası orucu bozmaz. (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar; bkz. Kâsânî, Bedâî', II, 98).
Uzman bir doktorun oruç tutmamasını önerdiği kimse ne yapmalıdır?
Uzman bir doktorun, oruç tutmasının sağlık açısından zararlı olacağı teşhisini koyduğu bir hasta, Ramazan'da oruç tutmayabilir (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, III, 404). Şayet hastalığı geçici ise tutmadığı oruçlarını iyileşince kaza eder. Hastalığı kalıcı ise tutamadığı oruçlar için fidye verir. Konuyla ilgili âyet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: "Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse), o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır." (Bakara, 2/184). Fidye verecek gücü olmayanlar ise bu imkânı buluncaya kadar dinen sorumlu olmazlar (İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 396).
Sahur yemeğinin dindeki önemi nedir?
Sahur yemeği, oruç tutacak kişilerin imsak vaktinden önce gece yedikleri yemektir. Hz. Peygamber (s.a.s.) sahura kalkmış ve bunu ümmetine de tavsiye etmiştir (Buhârî, Savm, 19, 20).
Resûl-i Ekrem (s.a.s.), sahur yemeğinde "bereket" (Buhârî, Savm, 20) olduğunu ifade etmiş ve sahur yemeğinin, müslümanların orucu ile ehl-i kitabın orucu arasındaki en önemli farklardan biri olduğunu belirtmiştir (Müslim, Sıyâm, 46). Onun sahurla ilgili söz ve uygulamalarından hareketle fakihler, sahura kalkmanın ve sahuru geciktirmenin sünnet olduğunu söylemişlerdir (Kâsânî, Bedâî', II, 105).
Âlimler, sahurun oruca dayanma gücü verdiğini, maddi-manevi bereketlere vesile olacağını bildirmişlerdir. Çünkü kişi sahura kalkmakla seher vaktini uyanık geçirmiş ve bu vakitte hem dua hem de istiğfar etmek suretiyle cennet ehlinin özelliklerine sahip olmuştur (Zâriyât, 51/18). Bu şekilde manevi lezzetlerle başlanan oruç daha canlı, daha şevkli tutulur. Bu tür maddi-manevi bereketleri olan sahur, ihmal edilmemelidir.