İzmir İl Müftülüğü Vaizi Sema Güneş, İslam dininin merhamet temelleri üzerine kurulduğunu belirterek şunları anlattı: Adalet mi merhamet mi karşılaştırması yaratılışın gayesini anlamamış olmaya matuf bir kıyastır. Çünkü adalet merhametin erozyona uğradığı ve rahmet ilkesinin işletilmediği durumlarda yeryüzünde adalet mekanizmalarıyla ahirette de Yüce Yaratıcının sonsuz adalet ilkesiyle mazlumu zalime, haklıyı haksıza karşı korumanın en etkili yoludur.
TOPLUMUN VİCDANI OLMAK
Yukarıdaki hadiste zikredilen "merhamet etmeyene merhamet edilmez" düsturu da hem bu dünyadaki adalet sağlayıcı mekanizmaları/ hukuk hem de ahiret hayatının hassas terazisinde alınacak karşılığı ifade eder. Rabbimiz insanı yeryüzünde "ıslah" (sulh/barış) edici olarak görevlendirmiş olup "ifsad" (bozgun/savaş) edicilere karşı "adaleti" ayakta tutma (ikame etme) görevini de tevdi etmiştir. Mü'min bu bağlamda yeryüzünün ma'şeri (toplumsal / ayna vazifesi gören) vicdanı olmalıdır. Nerede bir haksızlık görse merhamet ve adalet işletimini devreye sokmalıdır. İman, karşılığını sadece Yüce Yaratıcıdan beklediğimiz amellerimizin sigortası olarak insanlığa sunacağımız onurlu bir merhamet ve adalet sancağını temsil etmelidir. Bu sancak gölgesinde inanan-inanmayan tüm insanlığın rahmet iklimini soluyabileceği ve adalet terazisinde zerre miktarı haksızlığa uğramayacağı kurtuluş sancağı olmalıdır.
RAHMETİ GAZABINI GEÇTİ
"Rahmetim gazabımı geçmiştir" buyuran Rabbimiz bu minvalde merhameti de kullarına ilke olarak benimsetir.
Yalnız bu merhamet "maraz doğuran" bir merhamet olmamalıdır.
Bu konuda Resulullah (as) örnek şahsiyetiyle denge ilkesi olmaya devem etmektedir. Ayet-i Kerime bunu şu şekilde ifade eder: "Ayrıca ona tarafımızdan büyük şefkat ve merhametle birlikte tertemiz bir gönül ve yüce bir ahlak nasip ettik."(Meryem /13) Beled Suresi(13-17) bugün bir daha inzal oluyormuş gibi okunması gereken buyrukları içerir. Zira yukarıda da ifade ettiğim gibi dünyanın vicdan aynası olması gereken müminler topluluğu olarak bizler bugün Gazze'de yaşanan zulme sessiz kalmayıp "sarp yokuşu" (Beled-12) tırmanma cesaretini elden bırakmamalıyız. O sarp yokuş bugün Gazze'de "soykırıma dur!" diyebilmektir.
O sarp yokuş bugün insani olarak yapmamız gerekenleri sonuna kadar yapma cesareti gösterebilmektir.
Ve bir de "iman etmek ve birbirlerine sabır ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır." (Beled-17)
"GÖKLERLE TEMASA GEÇİN"
Sözlerimi Necip Fazıl Kısakürek'in "Merhamet" adlı şiiriyle bitirmek istiyorum:
Ailem bu temel üzerinde...
Eğer toprağa, tohuma hatta kire, lekeye merhamet olmasaydı su olur muydu?
Rengi merhamet, sesi merhamet, pırıltılı şırıltılı su.
Ne duruyorsunuz sökün sahte su borularını.
Ev ev merhamet şebekesi kurun.
Tepelerinizdeki çatıları da yıkın, göklerle temasa geçin.
O zaman göreceksiniz ki, acı su borularından kendi kendine tatlı su akacak ve başlar üstüne güneşe yol veren kubbeler yükselecek....