İlim öğrenmek bir ibadettir
Dinimiz kadar ilme teşvik eden başka bir din olmadığını söylemek yanlış olmasa gerek. Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde düşünmeye, araştırmaya ve incelemeye teşvik eden birçok ifade yer alır.
- Ramazan
- Haber Merkezi
- Giriş Tarihi: 06 Nisan 2024
PEYGAMBERİMİZ TEŞVİK ETTİ
Önyargılara, alışkanlıklara, kısacası cehalete dayanan anlayışa savaş açar. İnsanlığı kurtarmaya çalıştığı dönemin adı da cahiliyyedir. Kur'an-ı Kerimin bildirdiğine göre iç dünyamızdaki ve evrendeki her şey Allah'ın ayetleridir. Bunları bilmeden Allah'ın varlığını, birliğini, kudretini, isim ve sıfatlarını hakkıyla kavrayamayız. Bilenlerle bilmeyenler bir olmaz. Bilmediklerimizi bilenlerden öğrenmemiz gerekir. Âlimler ancak gerçek anlamda takva sahibi olabilir. İlmî zihniyete sahip bir toplum vücuda getirebilmek için bazen iyi bildiği konularda bile ashabına danışmış; akletmesini, düşünmesini, araştırmasını ve öğrenmesini bilen bir nesil yetiştirmeye çalışmıştır. Hayatın merkezine ilmi yerleştirmek istemiş ve "Ya âlim/ öğreten, ya öğrenci/öğrenen, ya ilme kulak veren ya da gönül veren ol. (Bunların dışında) beşinci (bir zümreden) olma. Yoksa helak olursun." demiştir. Onun inşa etmek istediği toplum modelinde ilimle irtibatını kesen insanın yeri yoktur. O herhangi bir sebeple ilmî hayatın dışında kalanların bile gönlüyle ilme destek olmalarını istemiştir. "Şüphesiz ben bir muallim/öğretmen olarak gönderildim." diyerek asli misyonunun öğretmenlik olduğunu belirtmiştir. Ayet-i kerimede de ona "Rabbim! İlmimi arttır" (Taha, 20/114) diye dua etmesi tembih edilmiştir. Bu dua bizim için de geçerlidir.
NE GÜZEL İBADET VE HAYIR
Bir gün mescide giren Peygamber Efendimiz, sahabilerin bir kısmının ibadet ile bir kısmının da ilim öğrenmek ile meşgul olduğunu görür ve son derece memnun olur. Önce ibadet edenlerin yanına gelir ve onlara "Siz gayet güzel bir şeyle meşgul oluyorsunuz. Yaptığınız ne güzel ibadet ve hayırdır" buyurur ve onları teşvik eder. Sonra ilim müzakeresinde bulunan sahabilerin yanına gelir ve "Şunlar Kur'an okuyor ve ibadet ediyorlar. Allah bunlara dilerse verir, dilerse vermez. Ama sizler ilim öğreniyorsunuz ve öğretiyorsunuz. Sizin yaptığınız daha hayırlıdır. Şüphesiz ben de Allah tarafından sizlere muallim olarak gönderildim" buyurarak onların yanına oturur. (Ebu Davud, Büyu', 36) Ona göre "Kim bir ilim öğrenmek için bir yola süluk ederse Allah onu cennete giden yollardan birine dâhil etmiş demektir. Melekler, ilim talibinden memnun olarak kanatlarını (üzerlerine) koyarlar. Göklerde ve yerde olanlar ve hatta denizdeki balıklar âlim için istiğfar ederler. Âlimin âbid üzerindeki üstünlüğü dolunaylı gecede ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler, ne dinar ne dirhem miras bırakırlar, ama ilim miras bırakırlar. Kim ilim elde ederse, bol bir nasip elde etmiştir." (Ebu Davud, İlm 1, (3641); Tirmizi, İlm 19, (2683); İbnu Mace, Mukaddime 17, (223) Bütün bunlara rağmen günümüzde Müslüman toplulukların ilme olan ilgisizliği üzücüdür. İlim öğrenmek ve öğretmek Allah'ın emri ve Peygamber Efendimizin sünnetidir. İlim denilince sadece dini ilimler anlaşılmamalıdır. Başlangıçta belirttiğimiz gibi her şey Allah'ın ayetidir. Allahu Teâlâ her şeyi ölçülü yaratmıştır. Bize düşen mümkün mertebe bunları keşfetmek, bilmek, bulmak ve değerlendirmektir. Müslümanlar yeryüzünü imar etmek, bayındır hale getirmek ve yaşanır kılmakla da yükümlüdür.