2025 Ramazan Bayramı ne zaman? Ramazan Bayramı hangi güne geliyor? soruları merak ediliyor. Ramazan ayının son günleri yaşanırken en bir taraftan da bayram için hem tatil planları hem de hazırlıklar başladı. İşte 2025 Ramazan Bayramı tarihi..
2025 Ramazan Bayramı ne zaman? Ramazan Bayramı hangi güne geliyor? soruları merak ediliyor. Ramazan ayının son günleri yaşanırken en bir taraftan da bayram için hem tatil planları hem de hazırlıklar başladı. İşte 2025 Ramazan Bayramı tarihi..
RAMAZAN BAYRAMI NE ZAMAN?
2025 Ramazan Bayramı ve denk geldiği günler şöyle;
- Arefe günü: 29 Mart 2025 Cumartesi (Yarım Gün)
- Ramazan Bayramı birinci gün: 30 Mart 2025 Pazar
- Ramazan Bayramı ikinci gün: 31 Mart 2025 Pazartesi
- Ramazan Bayramı üçüncü gün: 1 Nisan 2025 Salı
BAYRAM GÜNLERİNDE ORUÇ TUTULUR MU?
Bayram günleri, oruç tutmanın yasak olduğu günlerin başında gelir. Ramazan Bayramının birinci gününde ve Kurban Bayramının dört gününde oruç tutmak tahrîmen mekruhtur (Mevsılî, el-İhtiyâr, 1/125-126; İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, 2/375). Bugünlerde oruç tutmanın hoş karşılanmayıp yasaklanması, bayram günlerinin yeme, içme ve sevinç günleri olmasından dolayıdır. Ramazan Bayramı, bir ay boyunca Allah için tutulan orucun arkasından verilen bir "genel iftar ziyafeti" hükmündedir ve bu anlamından ötürü ona "fıtır bayramı (iftar bayramı)" denilmiştir. Ramazan Bayramının ilk günü, bir aylık Ramazan orucunun iftarı anlamına gelir. Böyle toplu iftar gününde oruçlu olmak, Allah'ın sembolik ziyafetine katılmamak anlamına gelir ki, bunun yakışıksız bir davranış olduğu ortadadır. Allah için kurbanların kesildiği Kurban Bayramı günleri de ziyafet günleridir. Hz. Peygamber (s.a.s.), teşrik günlerinin yeme, içme ve Allah'ı anma günleri olduğunu belirtmiştir (Müslim, Sıyâm, 144 [1141]).
FİDYE NEDİR, HANGİ DURUMLARDA GEREKİR?
Fidye, bir kimseyi bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak için ödenen bedel demektir. Dinî bir terim olarak fidye, oruç ibadetinin eda veya kaza imkânının kalmaması sebebiyle veya hac ibadetinin edası sırasında işlenen birtakım kusurların giderilmesi için ödenen maddî bedeli ifade eder.
Kur'ân-ı Kerîm'de, "Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye öder." (el-Bakara,2/184) buyrulmaktadır. Buna göre ihtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra bu oruçları kaza etme imkânı bulamazsa, her gününe karşılık bir fidye öder (Serahsî, el-Mebsût, 3/100; İbn Kudâme, el-Muğnî, 3/37-39).
Öte yandan Şâfiîlere göre, Ramazan ayının kaza borcu herhangi bir mazeret olmaksızın yerine getirilmeden, öteki Ramazan gelecek olursa, kaza borcuna ilaveten bir de fidye ödeme yükümlülüğü ortaya çıkar (Nevevî, el-Mecmû', 6/364; Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, 2/175).
Şâfiî mezhebinde fidye ödeme yükümlüğünün ortaya çıktığı bir diğer mesele de gebe ve emzikli kadınlarla ilgilidir. Emzirme ve hamilelik sebebiyle çocuğunun sağlığı hakkında endişe duyan annelerin, oruç tutamadıkları günleri hem kaza etmeleri hem de fidye vermeleri gerekir. Fakat çocuk hakkında değil de kendileri hakkında endişe ederlerse o zaman sadece kaza gerekir (Nevevî, el-Mecmû', 6/267).
Hac ve umre ile ilgili görevler yerine getirilirken meydana gelen bazı eksiklikler için uygulanması gereken maddî yaptırım da fidye kapsamına girer (el-Bakara, 2/196).
Bir fidye, bir kişiyi bir gün doyuracak yiyecek miktarı veya bunun ücretidir. Bu da "sadaka-i fıtır" ile aynı miktarı ifade eder. Bu, fidyenin asgari ölçüsüdür. İmkânı olanların daha fazla vermesi daha iyidir (el-Bakara, 2/184; Merğinânî, el-Hidâye, 1/124).
FİDYE VERME GÜCÜ OLMAYAN KİŞİLER NE YAPMALIDIRLAR?
Senenin hiçbir mevsiminde oruç tutamayacak kadar yaşlı olan (pîr-i fâni) kimselerin, maddî durumları uygunsa Ramazan'ın her bir günü için bir fakire fidye (yani bir fitre) vermeleri gerekir. İyileşme umudu olmayan hasta da bu hükme tâbidir (el-Bakara, 2/184).
Fidye verecek gücü olmayanlar ise fidyeden sorumlu olmazlar (İbn Kudâme, el-Muğnî, 3/38). Ancak kasten tutmadıkları oruçların uhrevî sorumluluğunu taşırlar. Bu durumda olanların yapabileceği Cenâb-ı Hak'tan bağışlanma dilemektir.