Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1977 yılında 8 Mart'ı "Kadın Hakları ve Dünya Barışı Günü" olarak ilan etti. Tüm dünyada Kadınlar Günü olarak kutlanan 8 Mart tarihi, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olma mücadelesi bakımından da önemli bir yere sahip. Türkiye'de ise toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında en başarılı olunan alanın "sağlık sektörü" olduğunu vurgulayan Medicana International İzmir Hastanesi Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim- Strateji Uzmanı Sibel Durgun, üretim ve eğitim sektörünün sağlık sektörünün çok gerisinde kaldığını ifade etti. Tüm dünyada kadınların mücadele ve dayanışmasının kutlandığı gün olarak kabul edilen 8 Mart, insan hakları ve temel özgürlükler bağlamında, her türlü ayrımcılığın reddedildiği bir tarih olarak da ön plana çıktı. Medicana International İzmir Hastanesi Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim-Strateji Uzmanı Sibel Durgun, kadın ve insan haklarının birbirinden ayrı tutulamayacağını, "kadın hakları" diye bir tabirin ise yersiz olduğunu belirtti.
TÜRKİYE SAĞLIKTA ÇOK BAŞARILI
Türkiye'nin toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında küresel konumu değerlendirildiğinde, G-20 ülkeleri ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'ndeki 2019 performanslarına ait verilerine göre en başarılı olduğu alanın, "sağlık sektörü" olduğunu belirten Durgun, "Dünya Ekonomi Forumu Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu 2020, TEPAV verilerine göre, Türkiye'nin G-20 ülkelerinin performansına yaklaşması için kadınların iş gücüne katılımını destekleyecek politikalara öncelik vermesi gerekiyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İnsani Gelişme Raporu (1990-2018) ve Dünya Ekonomi Forumu Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu (2006-2020) incelendiğinde uluslararası endekslerdeki pozisyonumuz, Türkiye'nin toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik atması gereken yeni adımların olduğunu gösteriyor. Özellikle üretim faaliyetlerine katılım alanı öncelikli alan olarak öne çıkıyor, ikincil alan eğitim iken sağlık göstergelerinde görece iyi bir performansımız var" diye konuştu.
EN EŞİTLİKÇİ İL MUĞLA
2014 yılından itibaren Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik atması gereken yeni adımların olduğunu gösteriyor. Özellikle üretim faaliyetlerine katılım alanı öncelikli alan olarak öne çıkıyor, ikincil alan eğitim iken sağlık göstergelerinde görece iyi bir performansımız var" diye konuştu. tarafından "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi" çalışmaları gerçekleştirildiğini vurgulayan Durgun, "81 ilin ortalama skorunun 0,471 olduğunu görüyoruz. 43 il, Türkiye'nin ortalama değerinden daha düşük bir performansa sahipken, 38 il daha iyi bir değere sahip. Türkiye'nin en eşitlikçi ili 0,542 değeri ile Muğla olurken, 2. sırayı 0,532 değeri ile İzmir ve 3. sırayı da 0,531 ile Yalova aldı" dedi.
KADINLARIN YÜZDE 11,3'ü ÇALIŞIYOR
TEPAV tarafından yapılan çalışmalara göre Türkiye'de cinsiyetlere göre çalışan nüfusun ortalama oranının kadınlarda yüzde 11,3, erkeklerde ise yüzde 28,8 olduğunun altını çizen Yönetim ve Strateji Uzmanı Sibel Durgun, 'Ekim 2019 SGK verileri değerlendirildiğinde kadınların yüzde 76'si hizmet sektöründe, yüzde 20'si imalat, yüzde 2'si inşaat yüzde 1'i tarım ve diğer alanında istihdam edilmekte. "Kadınların işgücü piyasasındaki katılımı halen düşük düzeydedir. Bu durumu geliştirmek için kadınların toplumdaki rollerine ilişkin geleneksel fikirler, kadınların düşük eğitim düzeyi, çocuk, özürlü ve yaşlı bakım imkanlarının yetersizliği ve düşük düzeyli işlerde ödenen düşük ücretlere geliştirilmelidir" ifadelerini kullandı.
COVID-19 EV İŞİ PAYLAŞIMINI ARTIRDI
2019 yılı sonlarında ortaya çıkan Kovid-19 salgınının acil sağlık krizi olmasının ötesinde küresel bir değişime yol açtığının altını çizen Durgun, "Çoğu gelişmiş ülkede kadınların iş gücüne katılımı erkeklere yakın ya da eşit olsa dahi yemek yapma, temizlik gibi ev işleri ve çocuk bakımı kadınların sorumluluğundadır. Dolayısıyla KOVID- 19 kadınların mesleklerinden kaynaklı iş yükünü daha da artırdı" diye konuştu. Durgun, pandeminin ekonomik etkilerinin toplumsal cinsiyet eşitsizliğini artıracağına dair görüşler yaygın olmasına karşın evde daha eşit bir iş bölümünün, çocuk bakımının ortak sorumluluk alanı haline gelmesi, sosyal normlarda ve rol modellerdeki değişiklilerle birlikte toplumsal cinsiyet eşitliğini artırma durumunun da yaşandığını belirterek, "Salgın nedeniyle erkeklerin çocuklarla zaman geçirme ve ev işlerine yardım etme imkânları arttı. Ayrıca erkeğin ev işlerine daha fazla katılımı, kadınların işgücü piyasasına katılımını teşvik edeceğinden bu durumun kadınların ekonomiye katkıları üzerinde önemli etkileri vardır. Evden çalışma kadın ve erkek arasında aile sorumluluğunun daha iyi paylaşılmasına imkân sağlayabilir" dedi.