KADIN Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Çiğdem Karas, bazı gebeliklerin mutlu son ile sonuçlanmadığını ve gebelik kayıpları oluşabildiğini belirtti. Op. Dr. Çiğdem Karas, "Bu kayıplarının sayısı maalesef hiç de nadir değil. Bu anlamda riskli gebeliği olan anne adayları doktorlarının tavsiyelerine harfiyen uymalıdırlar" dedi.
MİYOM OLABİLİR
"Üreme mekanizmasının işleyişine göre döllenen her yüz yumurtadan sadece biri canlı doğumla dünyaya gelen bir bebek haline gelir" diyen Op. Dr. Karas, "Çoğu adet kanaması ile düşer, rahme tutunamaz. Kadın gebe olduğunu hiç fark etmez bile. Bir kısmında adet birkaç gün geçer, öyle düşer. Test yapılmadı ise yine gebelik fark edilmez. Bazen kese görülür ama bebek oluşmaz. Bazen kalp atışı da görülür, ama bebek büyümez. 12 hafta oluncaya kadar düşük riski giderek azalır. 22-24 haftaya kadar bebek kaybedilirse buna geç düşük denir ve oldukça nadirdir. Daha da nadir olarak gebeliğin daha geç dönemlerinde bu olur, o zaman adı ölü doğum olur" dedi. Düşüklerin genelde bebekte bir rahatsızlık ya da sakatlık varsa olduğunu söyleyen Op. Dr. Karas, "Bazen de rahimde miyom ya da şekil bozukluğu varlığında bebeğin yerleşmesi ile ilgili sorunlar olabilir. Ufak bir kısım ise annedeki bir rahatsızlık ya da bilmeden teratojen bir etkiye maruz kalmak olabilir" dedi.
İSTİRAHAT ÖNERİLİR
Günlük hayatta yapılan şeylerin hiçbirinin düşük sebebi olmadığını anlatan Op. Dr. Karas, " Düşük tehdidi tespit edilirse doktorunuz size cinsel ilişkiyi, seyahati yasaklar, yatak istirahati önerir. Bazen düşük önleyici diye bilinen ilaçlar başlar. Bunların hiçbirinin zaten düşük olacak gebeliğe faydası olmaz" dedi.
DÜŞÜK TEHLİKESİ
Op. Dr. Karas şöyle konuştu: "Küçük bir yüzde olarak kanama başlayıp rahme tutunmaya çalışan bebek varlığında tedbirler düşük tehdidini gerçek düşük durumuna geçmesini tetiklememek içindir. Düşük tehdidi olmayan bir gebelikte bunları yapmak abartıp hareketsiz yatmak gebeliğin keyfini kaçırmak dışında bir işe yaramaz."
KORUYUCU YAKLASIM
"Maalesef bazı gebelikler mutlu son ile sonuçlanmıyor ve bu hiç de nadir değil" diyen Op. Dr. Karas, "Kadınlarımızı hem normal gebelik sürecinde hem de kayıp yaşamaları durumunda güçlü ve doğru bir şekilde desteklememiz gerek. Hangi aşamada kayıp olursa olsun bu durum anneyi derinden etkiler. Artık modern tıp da tedavi edici yaklaşımla birlikte önleyici, koruyucu yaklaşıma da önem vermektedir. -Koruyucu hekimlikte ilk basamağın daha doğmadan, bebeğe en iyi yaşam ve sağlık koşulları sağlamak olduğu açıktır ve bu koruma, eğitimle başlar. Gebelikte bebeğe zarar veren bazı ilaçlar, kimyasallar veya radyasyon gibi etkenler vardır.
Alkol, sigara ve uyuşturucular gebelikte son derece zararlıdır. Gebelerin bunlardan uzak durması önemlidir. Amacımız, sadece anne adaylarını değil, tüm toplumu; sağlığının, anne karnında başladığı konusunda bilinçlendirmek ve sağlıklı bir toplum temellerine katkıda bulunmaktır" dedi.