Rinoplastide uygun teknik seçimini doktora bırakın!
- Sağlık
- Giriş Tarihi: 27 Ekim 2022
KBB Uzmanı Prof. Dr. Hale Arslan buruna yönelik yapılan estetik cerrahi işlemin rinoplasti olarak adlandırıldığını ifade ederek ameliyatın açık ve kapalı yöntemle yapılabildiğini söyledi. Hastaların hangi yöntemin daha iyi olacağını sıklıkla sorduğunu belirten Prof. Dr. Hale Arslan, "Ameliyat tekniği seçimini lütfen doktorunuza bırakınız. Doktorunuz sizin için en doğru teknik hangisi ile ameliyatınızı o teknikle yapacaktır" diye konuştu.
İKİ FARKLI YÖNTEM
RİNOPLASTİDE amacın hem dış görünüş olarak daha iyi bir burun hem de nefes alabilen bir burun ortaya çıkarmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Arslan, "Rinoplasti ameliyatları kapalı ve açık olmak üzere iki şekilde uygulanır. İki yöntem de çok uzun zaman önce kullanılmaya başlanmıştır. Ancak son yıllarda kapalı rinoplasti yeniden popüler hale gelmiştir. Hangi yöntemin uygulanacağına ise doktorunuz tarafından, burunda meydana gelen sorunlara göre karar verilir. Kapalı teknikle uygulanan ameliyatların en önemli özelliği ameliyat kesilerinin içerden atılması ve iz kalmamasıdır. Kapalı teknikte orta hattaki cit kesisi dışında diğer tüm müdahaleler açık teknik ile benzerdir. Açık teknikte en önemli avantaj ise ameliyat sahasının daha ayrıntılı görülebilmesi ve manevra kabiliyetinin daha rahat olmasıdır. Cilt kesisi 2 ay civarında yüzde 90 hastada belirgin bir iz kalmadan iyileşmektedir. Revizyon vakalar, ciddi burun ucu deformiteleri, doğuştan olan burun yapısal bozuklukları, yaygın burun travması olan hastalarda daha çok açık teknik tercih edilmelidir. Burun ucunda ciddi deformite olmayan, daha önce estetik burun ameliyatı olmamış ve ortadaki kıkırdakta belirgin eğrilik olmayan, asıl şikâyeti burun sırtında kemik ve kıkırdak çıkıntı (kemer) olan hastalarda kapalı rinoplasti tekniği tercih edilebilir" dedi.
İKİSİNİN DE BİRÇOK NOKTASI BENZER
HER iki yöntemde de ameliyat süreleri, ameliyat sonrasında pansuman ve tampon uygulamasının birbirine benzer olduğunu söyleyen Prof. Dr. Hale Arslan, "Yapılan çalışmalar; yara yerinin iyileşmesi, ödem ve ekimoz gibi sonrasında oluşan şikayetler açısından her iki teknik arasında bir fark olmadığını göstermiştir. Ameliyat başarıları da aynı şekilde benzer bulunmuştur" ifadelerinde bulundu.