Genellikle Kasım ile Mart ayları arasında görülürken grip, bu sene ekim gibi başladı. Bu şekilde devam ederse Mart ve Nisan ayına kadar sürmesi kaçınılmaz.
Hastanelerin acil servisleri bu hastalarla dolup taşıyor. "Okullarda maskeler mutlaka takılmalı" diye daha önce de bu köşede yazmıştım.
Çünkü bu çocuklar iki senedir evlerinde ve birden eski hayatlarına geri döndüler. Vücutları bu tür ortamlara bağışık değil. Bunun sonucunda virüsleri mıknatıs gibi çekip ailelerine ve çevrelerine hızla yayıyorlar.
Bu nedenle maske önemli. Özellikle okullarda ve toplu taşımada şart kılınmalı. Grip geçen senelere göre biraz daha ağır geçiyor. Ateş ve öksürük şikâyeti ile acillere başvurular inanılmaz sayıda. Geçtiğimiz hafta ben de öğretmen olan oğlum Özer Gürbüz'ü Urla Devlet Hastanesi'ne götürdüm. Gördüğüm manzara inanılmaz.
VAH URLA'NIN HALİNE
Günlerden Pazar ve sabah erken saatler.
Nasılsa Urla Devlet sakindir diye bizim yeni nesil öğretmeni alıp hastaneye götürdüm.
Yolda bana söylediği şey "Baba sınıf mevcudu 20 kişi. Yarısından fazlası grip ve evde yatıyor. Öğretmen arkadaşlarımın birçoğu ağır hasta..." Bu şekilde Urla Devlet'in acilden giriş yaptık. Kayıt sonrası sıramızı beklemeye başladık. Muayenede öncelik yaşlı ve çocuklarda.
Bu gayet normal ve de olması gereken. Fakat doktor odasına giren hasta bir iki dakikada çıkıyor.
Doktorun maşallahı var.
Nasıl mı? İçeri giren hastaya "Ağzını aç, 'Aaa' de bakayım"... Aklıma rahmetli Barış Manço'nun şarkısı geldi: "A de bakayım!" Evet aaa diyen çıkıyor. Yani muayene bu kadar. 9.15`te girdiğimiz hastanede 11:40'ta doktor odasına girme şansına kavuştuk.
Sistem aynı. A dedik ve muayene bitti. Bu arada "Hocam acaba bizim öğretmene bir serum takviyesi gerekmez mi?" dedimse de doktor hanım "Verilen ilaçları alın yeterli" dedi ve odadan çıktık.
Diyeceksiniz ki bu olayı niye anlattın. Eskiden doktor hastanın sırtını ve göğsünü dinler, karnını yoklar, göz ve kulaklarımızı şöyle bir inceler ve nabzımızı ölçerdi. Yani muayene ederdi. E be kardeşim 2022 yılında teknolojinin pik yaptığı ve her türlü hastalıkların detaylarının olduğu bu dönemde Urla gibi önemli bir devlet hastanesinde böyle mi muayene edilir.
Doktor hanıma söylenecek sözüm yok. Çünkü kapısı dolup taşımış durumda, Ne yapabilir ki?
Hastane yönetimi bu dönemlerde acillere takviye hekim ve de ciddi muayene zamanı ayırmak zorunda. Aksi halde "Aaa de bakayım"la verilen ilacın faydasından ziyade zararı olur.
Bir ayrıntıyı da söylemeden geçmeyeceğim.
Urla Devlet'i modern hale getiren önceki Başhekim Dr. Adıgüzel Demirel`in yaptıklarından eser kalmamış.
Şimdiki başhekimi tanımam fakat hali içler acısı. Detaylara girersem bu sayfa yetmez.
Peki bizim yeni nesil öğretmenin hali ne derseniz, Urla'dan sonra ateş ve ağrı dayanılmaz halde idi. Güzelbahçe'den Bayraklı'ya özel bir hastaneye gittiğinde pratisyen nöbetçi doktor ciddi bir muayeneden sonra derhal serum takılmasını önerdi. Serum bitiminde ilaç takviyesi ile bizi gönderirken, "Ani bir durum olur ise bizi arayın" diye uğurladı. Tabii ki devlette hastalar kahve ile karşılanıp mendil sallayarak uğurlansın demiyoruz. Sadece ciddi muayene ve takviye hekim şart. Hasta kayıtta da müzik dinleyen değil, hastasının sorunlarına güler yüzle cevap verecek elemanlar görevlendirilmeli.