Obezite, dünya genelinde çocuklardan yetişkinlere kadar geniş bir yelpazede ciddi sağlık sorunlarına yol açan önemli bir halk sağlığı sorunudur.
Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Hande Gürer Orhan liderliğindeki çalışma, bu küresel soruna odaklanıyor ve özellikle çocuklarda görülen obeziteyle mücadele etmeyi amaçlıyor. Araştırmanın TÜBİTAK tarafından desteklenmesi, konunun bilimsel ve toplumsal öneminin altını çiziyor. 1975'ten bu yana obezitenin dünya genelinde yaklaşık üç kat artmış olması alarm verici bir durumu gösteriyor.
Bu artış, sadece bireysel sağlık sorunlarına değil, aynı zamanda sigorta şirketleri ve sağlık sektörü üzerindeki mali yüklerin artmasına da yol açıyor. Çocukluk çağı obezitesinin artışında hazır gıdaların aşırı tüketimi gibi faktörler önemli rol oynuyor.
Bu durum, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasının ve fiziksel aktivitenin teşvik edilmesinin önemini vurguluyor.
Prof. Dr. Hande Gürer Orhan'ın çalışması, obezitenin önlenmesi ve tedavisinde yeni stratejiler geliştirmeyi amaçlıyor. Bu tür araştırmalar, obezitenin nedenlerini daha iyi anlamamıza, erken müdahale yöntemleri geliştirmemize ve uzun vadede toplum sağlığını iyileştirmemize yardımcı olabilir.
Özellikle, anne karnından başlayarak erken yaşta müdahale etmenin önemi, çocukların sağlıklı büyüme ve gelişimini destekleme açısından kritik öneme sahiptir. Bu çalışma, obezite ile mücadelede multidisipliner bir yaklaşımın önemini de göstermektedir.
Diyet, fiziksel aktivite, davranışsal terapiler ve gerektiğinde farmakolojik tedaviler gibi çeşitli yöntemlerin birleştirilmesi, bu kompleks sorunun üstesinden gelmede daha etkili olabilir. Ayrıca, obeziteyle mücadelede toplumun tüm kesimlerinin - sağlık profesyonelleri, eğitimciler, politika yapıcılar ve aileler - işbirliği içinde çalışması gerektiği vurgulanmalıdır. Sonuç olarak, Prof. Dr. Hande Gürer Orhan'ın liderliğindeki bu araştırma, çocukluk çağı obezitesine karşı mücadelede önemli bir adımı temsil etmektedir. Bu ve benzeri çalışmalar, sağlıklı nesiller yetiştirmek için gerekli bilgi ve stratejilerin geliştirilmesine katkıda bulunacaktır. Bu alanda en önemli faktör başta ailelere düşüyor başta hazır gıda tüketimini mutlaka dizginlemek annelerimizin mutfağnı ve tencere yemeğini çocuklara sevdirmek en doğal olanıdır.
STRES Mİ? COVİD Mİ?
Geçtiğimiz hafta yine bu köşemde yazmıştım. Bazı hastalıkları stres mi yoksa Covid-19 aşılarımı tetikliyor. Bunun karşılığında kalp damar cerrahları ve noröloji uzmanları böyle bir veri ve araştırma yok dolayısıyla biz hekimler yapılacak analiz ve araştırmalara bakarız demişlerdi. Küresel Aşı Veri Ağı (Global Vaccine Data Network - GVdN), Covid-19 aşılarının yan etkilerini ve risk faktörlerini belirlemek amacıyla geniş çapta bir araştırma yürütmüş. Bu araştırma, yaklaşık 99 milyon kişi üzerinde gerçekleştirilmiş ve kan, kalp ve nöroloji hastalıkları gibi çeşitli sağlık sorunlarıyla ilişkili risk faktörlerini incelemiş. Bu araştırma sonucunda Pfizer-BioNTech ve Moderna gibi mRNA aşılarının, AstraZeneca gibi vektör aşılarının, beş farklı rahatsızlıkla ilişkilendirildiği belirtilmiştir. Ancak, bu rahatsızlıkların tam olarak ne olduğu ve bunların aşının ne ölçüde etkilediği konusunda daha fazla detay bilgisi araştırılmaktadır denildi. Özel Alfa Tıp Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Nermin Bayramova son yıllarda toplumda karaciğer yağlanması oluşumunda artış gözlenmesinin en büyük sebeplerinden birinin hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme şekli olduğunu belirterek karaciğer yağlanması ve sebepleri hakkında bilgiler verdi.
10 KİŞİDEN 3'ÜNDE VAR
"Karaciğer yağlanması, karaciğer ağırlığının alkol ve alkol dışı sebeplerden dolayı yüzde 5 'ten fazlasının yağ olması anlamına geliyor" diyen Dr. Nermin Bayramova, "Alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığının iki çeşidi vardır: Basit Yağlanma ve NASH (Non-Alkolik SteatoHepatit) Alkole bağlı olmayan şeklinin toplumda 10 kişiden 3'ünde görülmektedir. Karaciğerde normalden fazla yağ birikimi iltihap ile birlikte ise bu hastalığa NASH denir. NASH siroza ilerleyebilen bir hastalık olduğundan çok önemlidir.
Hastalığın başlıca sebepleri arasında Tip2 diyabet, insülin direnci, kilo alma, sağlıksız yaşam tarzı, sağlıksız beslenme, fiziki aktivitenin olmaması, karaciğere zararlı ilaç kullanımı, kilo alma, obezite, hızlı kilo verme yer almaktadır" ifadelerini kullandı. Öte yandan Dr. Nermin Bayramova, bu durumun belirtisinin olmadığına da dikkat çekti.