Kadınlarda görülme sıklığı gittikçe artan rahim ağzı kanseri ile ilgili bilgi veren Kadın Hastalıkları ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Petek Balkanlı "Anormal hücre büyümesi genellikle 25-35 yaşları arasında başlar. Erken dönemde teşhis edilebilen vakaların yüzde 95'inden fazlası iyileşebildiğinden erken teşhis ve tedavi çok önemlidir.' ifadelerini kullandı.
Pap smear incelemesinin yaygınlaşması ile rahim ağzı kanserinin görülme sıklığının azaldığını bildiren Balkanlı, anormal hücre büyümesinin genellikle 25-35 yaşları arasında başladığını aktardı. Balkanlı, bu hücrelerin öncül kanser hücresi olarak değerlendirildiğini belirterek, şunları kaydetti:
'Zamanla bu hücreler kanser hücrelerine dönüşerek rahim ağzının dış kısmında sınırları belli bir kanser oluşturur. Bu durum tedavi edilmediğinde rahim ağzının diğer katlarına ve diğer organlara yayılır. Erken dönemde teşhis edilebilen vakaların yüzde 95'inden fazlası iyileşebildiğinden erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Rahim ağızı kanserinin gelişimi için güçlü risk faktörleri, erken yaşlarda cinsel ilişki, erken yaşta cinsel temasın başlaması, düşük sosyoekonomik düzey, sigara, genital papilomavirus enfeksiyonu (HPV) ya da diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CBH) olarak sayılabilir. HPV enfeksiyonunu almış olan kadınların ise rahim ağzı kanseri yönünden düzenli kontrollerinin yapılması gerekmektedir.
Rahim ağızı kanserinin erken evrelerinde hiçbir hastada hiçbir rahatsızlık, bulgu görülmeyebilir. Kanseri erken dönemde teşhis edebilmek için yıllık rutin Pap smear testi yapılması ve jinekolojik muayene gereklidir. Doktorunuzun düzenli olarak bu hastalığın varlığına ilişkin düzenli testler yapmasının önemi de bundan kaynaklanır. Hastalığın ilerlemesi durumunda kanlı akıntı, ilişki sonrası kanama, düzensiz ve fazla kanama gibi şikayetler ortaya çıkmaya başlar. HPV enfeksiyonu almış kişilerin rahim ağzı kanseri yönünden düzenli kontrolleri yapılmalı'
'RAHİM AĞZI KANSERİNDE DÜZENLİ KONTROLLER ERKEN TANI İÇİN BÜYÜK ÖNEM TAŞIMAKTA'
Balkanlı, rahim ağzı kanserinin ilerlemesinin bazen çok hızlı olabildiğinden, kanserin erken dönemde saptanabilmesi için tüm kadınların düzenli jinekolojik muayene ve Pap smear testi yaptırmalarının büyük önemi olduğunu aktardı.'Hastalık bulgu vermeye başladığında çoğunlukla ilerlemiş safhadadır. Kanserin tanısı jinekolojik muayene ve alınan örneklerin patolojik incelemesi ile yapılır.' bilgisini veren Balkanlı, şu ifadeleri kullandı:
'Prekanseröz lezyonların tedavisi lezyonun derecesine, kadının yaşına ve genel sağlık durumuna göre değişir. Erken evre kanserlerin tedavisinde sadece rahim ağzı veya rahmin alınması ile başarılı sonuç elde edilirken, ilerlemiş kanserlerde büyük ameliyatlar ve bunlara ek olarak radyoterapi ve kemoterapi tedavileri gerekir.
Papsmear incelemesi temelde bir kanser tarama testidir. Papsmear testi değişim bölgesindeki hücre örneklerinin jinekolojik muayene esnasında alınıp mikroskop altında incelenmesidir. Bu bölgeden toplanan hücrelerin mikroskop altındaki yapısal özelliklerine bakarak hücrelerin normal olarak devam eden yenilenme sürecinde oldukları veya kanserleşme eğilimi gösterdikleri belirlenebilmekte ve başlamış bir kanser durumunda kanser hücrelerin kendisi gözlenebilmektedir.
Rahim ağzı kanseri ve özellikle de ileri evre kanser şifa ile sonuçlanma olasılığı düşük, kanser öncüsü lezyon aşamasında veya çok erken evre kanser aşamasında yakalandığında şifa ile sonuçlanma olasılığı oldukça yüksek bir hastalıktır. Pap smear kanser öncüsü lezyonları yakalayabilen bir inceleme olarak bu konuda insanoğluna büyük yararlar sağlamaya devam etmektedir. Böyle etkili bir kanser tarama testi mevcut olmasına karşın ülkemizde kadınlarımızın çoğu bu yöntemi bilmemekte veya göz ardı etmektedirler. Ülkemizde rahim ağzı kanserine yakalanan kadınların sorgulamasında yüzde 80'inden fazlasında bu testin hiçbir zaman yapılmadığı veya düzenli olarak yapılmadığı ortaya çıkmaktadır.'