Beslenme ve Diyet Uzmanı Mehlika Öktem anlattı...
Kışın salgınların yaygın olduğu dönemde bağışıklığınızı güçlendirecek bir besin arayışındaysanız sizi özel bir meyveyle tanıştırmak istiyorum: aronya. Aronya meyvesi küçük koyu renkli yaban mersinini andıran bir meyvedir.
Kuzey Amerika'ya özgüdür ancak artık birçok yerde yetiştirilmektedir. Bu meyveyi Amerika yerlilerinin soğuk algınlığı ilacı olarak kullandığı duyulunca tüm dünyaya hızlıca yayılmıştır. Gelin aronya meyvesini biraz daha yakından tanıyalım.
DOĞAL ANTİOKSİDAN
Aronyanın bilimsel adı Aronia melanocarpa'dır. Kalori içeriği bakımından oldukça düşük kalorili bir meyvedir. 100 gramı yaklaşık 50 kalori içermektedir. A, C, E vitaminleri, beta karoten, folat, potasyum, demir ve manganez gibi mikro besin öğelerinin bol miktarda içerir. Yaklaşık 100 gram aronya meyvesi günlük C vitamini seviyelerinin yaklaşık %35'ini karşılamaktadır. Ancak en güçlü yanı içerdiği antioksidanlarda saklıdır. Antosiyaninler, siyanidinler, fenolik asitler, proantosiyanidinler, triterpenoidler gibi fenolik bileşikler, aronya meyvesinin başlıca aktif bileşenleridir. Bu bileşikler serbest radikallerin zararlı etkilerini azaltarak hücreleri korur ve vücudun direncini güçlendirir.
ARAŞTIRMA NE DİYOR?
Şimdiye kadar yapılan sınırlı sayıda araştırma aronya meyvesinin antibakteriyel ve antiviral etkilerini kanıtlıyor gibi görünüyor. Laboratuvar ortamında yapılan bir çalışmada aronya meyvesi özünün patojen olan Escherichia coli ve Bacillus cereus'a karşı güçlü antibakteriyel aktivite sergilediğini göstermiştir. Aronyanın bu antibakteriyel etkiyi bakterilerin biyofilm denilen koruyucu tabaka üretimini azaltarak gerçekleştirmektedir. Ayrıca aronya meyvesinin idrar yolu enfeksiyonlarında etkili olduğunu gösteren çalışmalar da vardır.
KANSERE KARŞI SİLAH
Aronyanın bu güçlü antioksidan özellikleri yalnızca bağışıklık üzerinde değil kanser üzerinde de etkili olabilir. Laboratuvar ve hayvan çalışmaları aronyadaki antosiyaninlerin özellikle kolon kanseri üzerinde etkili olabileceğini göstermektedir.
Yapılan eski bir çalışmada 50 mg aronya ekstraktının kolon kanseri hücre büyümesini 24 saat sonunda %60 oranında azalttığı gözlenmiştir. Ayrıca pankreas kanserinde kemoterapi ilaçlarına destek olduğuna dair çalışmalar da mevcuttur. Ancak bu etkilerini kanıtlayabilmek için daha çok araştırmaya özellikle insan çalışmalarına ihtiyaç vardır.
YARARI ÇOK FAZLA
Güncel çalışmalar, aronya meyvesindeki polifenollerin bağırsak mikrobiyotasını destekleyebileceğini, dolayısıyla sindirim ve bağırsak sağlığı üzerinde olumlu etkiler yaratabileceğini gösteriyor. Ayrıca antioksidan ve antienflamatuvar özellikleri nedeniyle kalp sağlığına da iyi geldiği düşünülmektedir.
2021 yılında yayımlanan bir derlemede 6-8 haftalık aronya meyvesi takviyesinin kan kolesterol düzeylerini ve sistolik kan basıncını düşürdüğü sonucuna varılmıştır.
NASIL TÜKETİLMELİ?
Öte yandan ekşi bir tada sahip olan aronyayı doğrudan tüketmek zor olabilir. Ancak smoothielerinize ya da yoğurda karıştırarak daha keyifli hale getirebilirsiniz.
Aronya suyu olarak tüketmek veya toz şeklinde yoğurda karıştırmak da popüler sağlıklı tarifler arasındadır. Takviye olarak kullanmak isterseniz mutlaka bir sağlık uzmanına danışmanızı öneririm çünkü her doğal ürün gibi aronya da bilinçli tüketilmelidir. Aşırı tüketim bazı bireylerde mide rahatsızlıklarına ya da alerjik reaksiyonlara neden olabilir.
Sonuç olarak, aronya, antioksidan zenginliğiyle vücut direncini artırmaya katkı sağlayan güçlü bir meyvedir. Tarih boyunca bağışıklık güçlendirici olarak kullanılan bu meyve, modern araştırmalarla da sağlığa olumlu etkileriyle dikkat çekmektedir. Sonuç olarak aronyayı bilinçli bir şekilde tüketmek, bağışıklığınızı doğal yollarla desteklemek için lezzetli bir seçenek olabilir.