Jakarta’da görkemli bir düğün daveti
- Sarmaşık
- Giriş Tarihi: 23 Mart 2011 16:20
Türkiye'de öğrenim görmüş bir Endonezyalı gencin düğününe katıldık. Kapıda bizi yerel kıyafetleri ile düğün sahibinin yakınları karşılıyor. Salon, öyle görkemli bir şekilde süslenmiş ki, gerçekten tablo gibi
Endonezya geleneklerine göre kız tarafı damadı istiyor ve bütün masraflar kız tarafına ait. Her konuğa süslü bir tırnak makası hediye ediliyor. Düğün kısa bir dua ile başlıyor ardından yerel dansların sunulduğu nefis bir gösteri sunuluyor
GÖRKEMLİ KARŞILAMA
Jakarta'da akşam oluyor ve bizi gece küçük bir sürpriz bekliyor. Daha önce Türkiye'de öğrenim görmüş bir Endonezyalı gencin düğününe davetliyiz. Kapıda bizi yerel kıyafetleri ile düğün sahibinin yakınları karşılıyor. Salon, öyle görkemli bir şekilde süslenmiş ki, gerçekten bir resim tablosu gibi. Endonezya geleneklerine göre kız tarafı damadı istiyor ve bütün masraflar kız tarafına ait. Düğünde her konuğa süslü bir tırnak makası hediye ediliyor. Düğün kısa bir dua ile başlıyor ardından yerel dansların sunulduğu nefis bir gösteri sunuluyor. Genç kız ve erkeklerden oluşan dansçılar bizim 'Çayda çıra' ya benzer bir dans gösterisi yapıyorlar. Ardından bir platformda yanlarında anneleri ve babaları ile oturan gelin ile damadı kutlama faslı başlıyor ve elbette ilk kutlayan bizler oluyoruz.
Düğün sahipleri kutlanın ardından bizi ayrı bir salona alıyorlar... Biz yemeğimizi orada yiyeceğiz. Kapaklar açılıyor ve işte o kaçınılmaz an geliyor. Endonezya mutfağı ile tanışma vakti; Çorba, balık, tavuk, iki çeşit kırmızı et, bir iki çeşit pirinç pilavı, salata, çeşit çeşit meyveler ve tatlılar... Arkadaşların büyük kısmı et yemeklerini yemeye pek niyetli değil. Ancak ev sahiplerimizden biri bir Japon Atasözü'nü hatırlatıyor, "Yeni yediğiniz her yemek ömrünüzü 70 gün uzatır"... 70 gün, 70 gündür deyip bütün yemeklerden tatmaya çalışıyorum. Genel anlamda palmiye yağının kokusu beni de zorluyor. Haşlanmış ve kurutulmuş sığır etinin yanı sıra sanırım galeta unu ve yumurtaya bulanarak pişirilmiş olan tavuk ve balıktan küçük parçalar alıyorum ve yine kırmızı etten çöp şiş... Ayrıca makarna, hamur topları, sebze ve et parçalarının kuru olarak bir tasa konup üzerine etsuyu ilave edilmesiyle meydana gelen çorbayı tavsiye üzerine alıyorum. Çorbayı içmek için birkaç hafta antrenman yapmak şart(!) Et, tavuk, balık yenebilir. Pilavlar lezzetli değil. Ancak sona bıraktığım çöp şişler tam bir hayal kırıklığı. Çünkü içine batırıldığı tatlı sos nedeniyle yemek mümkün değil. Arkasından yediğimiz tropikal meyveler ve krem karamele çok benzeyen tatlı ile yemeği sonlandırırken, yaklaşık 70 dakika için ömrümü 700 gün uzattığımı düşünüyorum.
ÇOK YORULDUK
Düğünden sonra Pasifik Ülkeleri ile Sosyal ve İktisadi Dayanışma Derneği'ne(PASİAD) konuk oluyoruz. PASİAD Başkanı Demir Timurtaş bize derneğin çalışmaları ve Türkiye ile ilgili bilgiler veriyor. Timurtaş'ın verdiği en ilginç notlardan biri de Endonezya'nın hemen yanı başındaki Avustralya'da 200 bin Türk yaşarken, Endonezya'da yaşayan Türk sayısı sadece 80'miş. Pazartesi sabah İzmir'de uyandık, 13 saatten fazla uçtuk, havaalanlarında bekledik, Endonezya'nın Başkenti Jakarta'da bir gün geçirdik, yarı uykusuz bir günden fazlasını devirdik ve artık düşmek üzereyiz ve kendimizi otele zor atıyoruz.
Safaride unutulmaz saatler
Sabah yine erkenden yola koyuluyoruz. Rotamız Jakarta'ya fazla uzak olmayan Pasuruan şehrinde bulunan Taman Safari Doğal Yaşam Parkı... Birbiri ardına otoyollara giriyoruz. Rehberimiz Ramazan Hoca, otoyollarla ilgili ilginç bir bilgi veriyor. 1965'te 6 generalin suikaste kurban gitmesinin ardından yaptığı darbe ile yönetimi devralmış olan Diktatör Suharto döneminde yapılmış olan bu otoyollar daha sonra miras olarak yakınlarına bırakılmış. Şimdi tamamını mı alıyorlar bilmiyoruz ama otoyolların gelirlerinin Suharto'nun yakınlarına ait olduğunu öğreniyoruz.
Pasuruan şehrindeki Taman Safari Doğal Yaşam Parkı'na giderken yemyeşil ormanların arasından ilerliyoruz. Kentin dışında modern villalar göze çarpan Ramazan Bey Endonezya ilgili bilgiler vermeye devam ediyor: "Endonezya 250 milyona yaklaşan nüfusu ile dünyanın dördüncü büyük ülkesi konumunda. Yüzölçümü 1.919.317 kilometrekare. Para birimi rupiah. Nüfusunun yaklaşık yüzde 90'ı Müslüman. Hıristiyanlar ve diğer yerel dinler de rahatça inançlarını yaşabiliyor. Ayrıca ülkede misyonerlik de serbest. Dövizin yüzde 40'ını petrol gelirleri oluşturuyor. Doğal kaynakları nedeniyle ülke ciddi bir dış ticaret fazlasına sahip. 15. yüzyıla kadar birtakım küçük yerli krallıklar tarafından yönetilen Endonezya'da 1965'te Diktatör Suharto'nun yaptığı darbenin ardından günümüzde demokrasi oturmaya çalışıyor."
1.5- 2 saat olduğu söylenen yol biraz daha uzuyor. Park filmlerdeki tropik ormanlardan farksız. Hayvanlar için hazırlanan doğal ortamda hepsi özgürce ve karışık olarak dolabiliyor. Araçtan inmemiz yasak. Özellikle diğer hayvanlardan çifte kapılarla ayrılmış ve nöbet kulübelerinde keskin nişancıların beklediği aslan ve kaplanların bölgesinde. Ancak, geyik, bizon, lama, gibi otçul hayvanların yaşadığı bölgelerden isterseniz aracınızın camını açıp hayvanları beslemeniz mümkün. Parkın farklı bir bölgesine geçiyoruz; orada bakıcıların nezaretinde hayvanlarla da bir arada olmanın heyecanını yaşıyoruz. Önce omzuma rengarenk bir kuş konuyor. Ardından sıra leoparla fotoğraf çekilmeye geliyor. Gruptaki arkadaşların bir kısmı ya korktuğu için yaklaşamıyor, ya da fotoğraf çekilirken kalp atışlarının dakika 120'nin üzerine çıktığı gözlerinden okunuyor.
ASLAN TERBİYECİSİ!
Ayıptır söylemesi çekinmeden genç leoparı kucağıma alıyorum. Vahşi hayvanın muhteşem tüylerini okşarken, onun son derece huzurlu bir şekilde bacaklarımın üzerinde yattığını gören arkadaşlar, Fener sempatizanlığıma atıfta bulunarak, "Tam bir aslan terbiyecisisin" diyerek takılıyorlar. Ardından sevimli orangutan geliyor kucağıma. Sanki dev bir hindistan cevizini kucaklamış gibi hissediyorum kendimi. Sonra fillerle dolaşmak var sırada. Aslan ve kaplanların şovunu ilgiyle izledikten sonra veda vakti yaklaşıyor. Taman Safari'nin en önemli canlılarından biri olan Komodo Ejderi'ni görmeden gitmek olur mu? Dünyanın en büyük etoburu olan ve asıl vatanı da Endonezya'nın Komodo Adası olan görkemli hayvan bize hiç ama hiç yüz vermiyor. Ama kendisiyle tanışmak bizim bir ayrıcalık.
YARIN:Korkunç trafik ve sinirleri alınmış insanlar