'Twin Towers' olarak bilinen Petronas Kuleleri dünyanın en yuksek ikiz kuleleri. Mimarisi, İslamın beş şartından esinlenen kuleler, 88 katlı 452 metre Gezinin ilerleyen bölümünde gece de görmeye gittiğimiz Petronas Kuleleri hava karardıktan sonra da pırlantalarla kaplanmış küçük bir dağı andırıyor sanki
Sabah ilk durağımız Petronas Kuleleri... Diğer adıyla 'Twin Towers'. Halen dünyanın en yuksek ikiz kuleleri olan 88 katlı Petronas Kuleleri 452 metre yüksekliğinde. Petronas kulelerinin mimarisinin İslamın beş şartından esinlendiği belirtiliyor. Kelimenin tam anlamıyla mimarlık-mühendislik harikası. Bir bina saatlerce seyredilebilir mi? O bina Petronas kuleleriyse elbette... Gezinin ilerleyen bölümünde gece de görmeye gittiğimiz Petronas Kuleleri hava karardıktan sonra da pırlantalarla kaplanmış küçük bir dağı andırıyor sanki. Son derece kıymetli olan bu binada iş yeriniz olması için küçük bir servet ödemeniz gerekiyor. Sanırım iki bina arasında yer alan köprü 40'ıncı katta olmalı. Turistler kulelerin bu katına kadar çıkıp fotoğraf çekebiliyorlar. Biz ne yazıkki bu zevki yaşayamıyoruz. Çünkü ücretsiz de olsa bilet alınarak çıkılabiliyor ve öğrendiğimiz kadarıyla biletler sabahın erken saatlerinde kapanın elinde kalıyormuş.
Petronas Kuleleri'nin ardından Malezya'ya özgü hediyelik eşyaları bulabileceğimiz bir yere gitmek istiyoruz. Bu konuda hedef noktanın Central Market olduğunu söylüyor arkadaşlarımız ve hemen yola çıkıyoruz. Yol boyunca Malezya hakkında bilgi almaya devam ediyoruz:
CENTRAL MARKET
Malezya'da yönetim şekli sultanlık... Açıkçası benim kafam çok da fazla basmadı ama yine de biraz bahsedeyim; Sultan, eyalet valileri tarafından beş yıllığına seçiliyor. Sultan da hükümeti kurması için başbakanı tayin ediyor. Malezya'da iki farklı meclis var. Bunlardan biri millet meclisi (Dewan Raayat) 154 üyeli olup, tamamı halk tarfından seçiliyor. İkincisi senato (Dewan Negora) ise 68 üyelidir. Bunun 32 üyesini sultan, geri kalanını ise eyalet meclisleri seçiyormuş. Ülke Johore, Kedah, Kelantan, Malacca, Negri Sembilan, Pahang, Penang, Perak, Perlis, Sabah, Saravak, Selangor ve Trenggon eyaletlerinden oluşuyor. Arkadaşlar yönetim şekli konusunda birkaç bilgi daha verdiler ama bence bize bu kadar yeter diye düşünüyorum.
Central Market'e geldik; Diğerleri ile kıyasladığınızda dış görünüş bakımından öyle ahım şahım bir bina sayılmaz. Yola çıkarken Berna (eşim) koleksiyonu için her gittiğim ülkeden mutlaka bebek almamı istemişti; işte burası tam yeri diye düşünüyorum. Kapıdan içeri girdiğimiz değişik yemek kokularını bastıran bir tütsü kokusu karşılıyor bizleri. Burada epeyce vakit geçireceğimiz belli. Dört bir yana dağılıyoruz Central Market'te. Market deyince aklınıza süper market gelmesin; Burada öyle et, süt, deterjan satılmıyor. Her türlü hediyelik eşya ve Malezya'yı anlatan materyaller bulmak mümkün. Ben de Türkiye'ye götüreceğim hediyelerin büyük bir bölümünü ve Berna'nın bebeğini Central Market'ten alıyorum. Burada ayrıca çeşit çeşit meyve suları ve dondurmaların satıldığı dükkanlar ile Güneydoğu Asya mutfağı ürünlerinin tadılabileceği restoranlar da turistlerden büyük ilgi görüyor. Central Market'te çeşitli kültür gösterilerinin düzenlendiği belirtiliyor.
Central Market'in ardından biraz soluklanmak üzere Dataran Merdeka'ya uzanıyoruz; Yani Merdeka Meydanı'na. Malezya'da ilk bağımsızlık seslerinin yükseldiği yer burası. Malaylar burada İngilizlere isyan bayrağını açmışlar ve bugün bunun sembolü olarak meydanın orta yerinde 100 metrelik dev gönderde Malezya bayrağı dalgalanıyor. Dataran Merdeka'nın karşısında Sultan Abdul Samed Binası var. Bu görkemli tarihi yapı 1897 yılında hükümet birimleri için inşa edilmiş. Parlak kubbesi ile bir hayli ihtişamlı duruyor. Sultan Abdul Samed Binası her yıl 31 Ağustos'ta düzenlenen Ulusal Geçit Töreni ve yılbaşı kutlamaları gibi etkinliklere ev sahipliği yapıyormuş. Burada da herkes fotoğraf çekme yarışına giriyor adeta. Meydanda ayrıca futbol sahası büyüklüğünde yemyeşil çim bir bölge var. Buranın da tören ve spor amaçlı kullanıldığı söyleniyor.
İDARİ BAŞKENT PUTRAJAYA
Malezya'da artık sona geliyoruz. Şimdiki durağımız Putrajaya Şehri. Burası ülkenin idari başkenti. Kuala Lumpur'da nüfus artıp işler zorlaşmaya başlayınca Malezya'nın büyükleri başkenti taşımaya karar vermiş ve Putrajaya kurulmuş. Parayla saadet nasıl oluyor merak ediyorsanız Putrajaya'yı görmelisiniz. Biz İzmir'e kongre merkezi rüyası kurmaya devam edelim; adamlar bir kongre merkezi (Putrajaya Convention Centre) yapmışlar ağzım açık kaldı. Bütün büyük şirketler merkezleri oraya taşınmış. Putrajaya'da mimari çeşitlilik bir hayli fazla. Şehrin bazı bölgeleri Çin ve Hint Mimarisi bazı bölgeleri ise Arap ve Malezya mimari tarzında kurulmuş. Aydınlatma ve trafik ışıklarına kadar tamamen özel olarak tasarlanmış. Su ihtiyacı yapay bir gölden karşılanıyor ki, göl değil resmen deniz yapmışlar. Putra Devlet Sarayı, Putra Camisi, Putrajaya Meydanı, Putra Köprüsü, Putrajaya Bağımsızlık Anıtı ve daha birçok gezilecek yer var Putrajaya'da. Ne kadar doğru bilmiyorum 40 milyar doları gözlerini kırpmadan harcamış Malaylar, Putrajaya için. Formula 1 yarışlarının yapıldığı Sepang Pisti de buraya çok yakın.
PAZARLIK ŞART
Öğle yemeğini kent merkezine dönüş yolunda bulunan Türk Kültür ve Diyalog Merkezi'nde yiyoruz. Burada Malezya Türk Diyalog Derneği Başkanı Ahmet Kaplan ile Türkiye-Malezya ilişkileri ve buradaki Türklerden konuşuyoruz. Akşam yemeğinde buluşmak üzere kendisinden ayrılıyoruz. Yeniden Kuala Lumpur'a dönüp Çin Mahallesi'ne gidiyoruz. Gidecekler için söylüyorum burada alışveriş için pazarlık şart. Sude'ye (kızım) 2 çift spor ayakkabı alıyorum, üstelik mağaza sahibinin bir tane için söylediği fiyatın yarısına. Ayrıca yine ünlü marka bir çantanın süper bir taklidini alıyorum. Orijinali 1000 lira civarında olmasına rağmen ben 40 lira ödüyorum. Gerçekten de saatler, spor malzemeler, daha birçok ürün çok çok ucuz.
AYAK MASAJI 10 LİRA
Artık Malezya'da son akşamdayız. Büyük bir iş merkezinin zemin katında sıralanmış lüks restoranlardan Lübnan restoranına oturuyoruz. Hemen yanında son derece şık bayanların oturduğu bir şarap evi gözümüze takılıyor. Lübnan mutfağı bize çok yakın. Humus, yaprak sarma, lavaş, peynir... İzmir'den ayrıldığımızdan bu yana belki de yediğimiz en güzel şeyler. Ana yemek olarak ben şiş kebabı tercih ediyorum. Sohbet sırasında çayları yudumlamanın keyfine varıyoruz.
Son bir tur atmak için yeniden Kuala Lumpur sokaklarındayız. Yürümekten ayaklarımıza karasular inmiş durumda. Artık bir masajı hakettik. Tabi bizim tercihimiz ayak masajından yana. Yol kenarındaki salonlardan birine giriyoruz. Yarım saatlik ayak masajı yaklaşık 10 Lira. Ama ne masaj. Canım fazlasıyla yanıyor. Ama sonuçta salondan çıkarken daha önce kütük gibi olan ayaklarım sanki yok, sanki uzayda yürüyor gibiyim. Malezya macerasının sonuna geldik. Sabah yolculuğumuzun son durağı olan Singapur'a uçacağız. Hakkımızda hayırlısı.
YARIN: SİNGAPUR