Rachmaninoff'un 3'ncü Piyano Konçertosu'nu eksiksiz olarak çalan 3 piyanistten biri olan Helfgot, 12 yıl şizofreni tedavisi gördükten sonra piyano çalmaya başladığında yaşadıklarını şöyle anlattı: Tekrar piyanonun başına oturduğumda, notalar parmaklarımdan akıyor gibiydi!
KAHRAMAN DURAK
Polonyalı bir ailenin çocuğu olarak 19 Mayıs 1947'de Melbourne'de doğan David Helfgott, 5 yaşında piyano çalmaya başladı. Olağanüstü yeteneği sayesinde kısa sürede dahi çocuk olarak ünlendi. Çocukluk döneminde babası tarafından, başarılı olması yönünde aşırı baskı yaşadı. Ruh sağlığı yarı yarıya hasar gördü. Müzik başarısı sayesinde Londra'daki dünyanın en prestijli okullarından Kraliyet Müzik Akademisi'ne burs kazanarak girdi. Londra'da tek hayali olan dünyanın çalması en zor piyano eserleri olarak görülen Sergei Rachmaninoff'un 3'ncü Piyano Konçertosu'nu eksiksiz olarak çaldı. Bu dönemle ilgili Helfgott "Bu büyük bir meydan okuma ve böyle devasa eserleri çalmak çok tatmin edici" dedi. Dünyanın en zor eserlerini eksiksiz çalabilen üç kişiden biri olan Helfgott, tam mesleğinin zirvesine çıktığı aylarda, şizofreni hastalığına yakalandı. Avustralyalı yönetmen Scott Hicks'in çektiği 1996 tarihli 'Shine' filmi, Helfgott'u büyük bir başarıyla canlandıran Avustralyalı aktör Geoffrey Rush'a da "En İyi Erkek Oyuncu Oscarı"nı kazandırdı. Kimilerine göre dahi kimilerine göre ise ağır şizofren olarak nitelendirelen bu olağan dışı yetenek, bugün Adanan Saygun Sanat Merkezi'nde vereceği konser için İzmir'e geldi ve hakkında merak edilen tüm soruları muhabirimiz Kaharman Durak'a yanıtladı.
PİYANO YASAKTI - 12 yıl boyunca tedavi gördüğünüz hastanede neler yaşadınız?
Ben o süre içerisinde elbette zor günler geçirdim ancak hiç bir zaman umutsuzluğa kapılmadım. Doktorlar hastalığımın nedenini piyano olarak nitelendirdiler ve çalmamı yasakladılar. Ama ben piyanomdan ayrılmayı hiç düşünmedim.
- Tam 12 yıl geçmişti ve siz hastaneden çıktıktan sonra müziğe geri döndünüz bu nasıl bir duyguydu?
Eşim Gillian ile 27 yıldır evliyiz. O, benim için büyük bir şanstı. Benim sahnelere dönmem için çok büyük mücadele verdi. Tekrar piyanonun başına oturduğumda ise notalar parmaklarımdan akıyor gibiydi.
- Eşiniz sizin için çok önemli o zaman?
Çok önemli elbette. O benim hep yanımda oldu ve benle birlikte mücadele etti. Benim ilham kaynağımdır, hayat dayanağım diyebilirim onun için. Aslında biz elmanın iki yarısıyız birbirimizi tamamlayan yönlerimiz var. Ben duygusal olanım eşim Gillian ise pratik olan yani ikimiz ayrılamaz bir bütünüz.
- Gillian mı piyano mu hangisi ön planda?
Eşim Gillian, piyano ve insanların müziğimi dinlemesi, sıralamayı bu şekilde yapabilirim.
- Piyano çalmak sizin için ne ifade ediyor?
Ben piyano çalmak için dünyaya geldiğime inanıyorum. Piyano çalmak benim ayrıcalığım, bu şekilde hastalığımın verdiği bölünmüşlükten kurtulup kendimi bütün hissediyorum. Özetlersek piyano çalmak benim cennetim.
İLHAM KAYNAĞI
- Shine filmi tanınırlığını artırdı, başka ne gibi katkıları oldu?
Ben eşimle birlikte 'Shine' filmiyle gurur duyuyoruz. Çok ilham verici bir film. Çünkü bu film, zihinsel hastalıklardan dolayı mağdur olan insanlara yaşadıkları zorluklarla mücadele etmenin bir yolunu gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında, Hem oyuncusuna Oscar kazandıran bir film hem ilham kaynağı hem de gurur verici bir durum. Kişisel olarak katkıları ise benim evrensel anlamda tanımamı sağladı ve sanatımı herkese ulaştırdı.
'SHINE', BENİM HİKAYEM
- Filmde babanız, aşırı baskıcı ve son derece otoriter. Bu baskı da sizin akıl sağlığınızın bozulmasına yol açıyor. Kız kardeşiniz Margaret Helfgott filmden sonra 'Out Of Tune' adlı bir kitap yazıp filmde anlatılanların doğru olmadığını iddia etmişti. Gerçek olan hangisi?
Filmde anlatılanlar yaşantıma sağdık kalınarak beyaz perdeye aktarılanlar. Babam çok otoriter, çok katı bir adamdı. Evde patron oydu. Ben 19 yaşında evden ayrıldım. Ama onunla olduğum sürece benim yaşadığım deneyim bu yöndeydi ve film de kız kardeşimin değil benim hikayemi anlatıyor. Zaten daha sonra ailenin diğer üyeleri de Margaret'in yazdıklarına katılmadıklarını dile getirdiler. Bu tartışmaların ardından neyse ki, bugün artık tüm aile uzlaşmış ve birleşmiş durumda.
- Filmde Rachmaninoff'un 3'ncü Piyano Konçertosu'nu bitirdikten sonra kriz geçiriyorsunuz gerçekte böyle bir şey oldu mu?
Hayır o eseri bitirdikten sonra sahnede değil ancak performanstan kısa bir süre sonra bu olay yaşandı. Kriz geçirmeme neden bu konçerto değil kişisel sorunlarım ve üzüntülerim. O konçertoyu çalarken ben notalar arasında kayboluyorum, başka yere ve zamana geçiş yapıyorum varlığım mutlulukla doluyor. Bu ilham verici deneyim için kendimi kutsanmış hissediyorum.
HER ŞEYE POZİTİF BAKIYORUM - Artık karamsarlık yaşıyor musunuz?
Hayır her şeye pozitif olarak bakıyorum. Hastalığımın bile pozitif bir yanı olduğunu düşünüyorum. Ne olursa olsun hayat çok güzel ve anı yaşamalıyız pozitif olmak çok önemli.
- Savaşlar, ölümler ve yaşanan trajediler, dünyanın geleceği için sizi umutsuzladırıyor mu?
Hayır karamsar değilim. Savaştan çok aşk yaşanmalı dünyada sevgi her şeyin ilacıdır, dünyada herkes birbirinden sorumlu. Bu bilinç arttıkça her şey çok daha güzel olacak. Aşk, aşk, aşk...
- Türkiye'de daha önce de konser verdiniz. Nasıl bir ülke burası?
Daha önce çok iyi şeyler duymamıştım Türkiye için ancak geldiğimde önyargılı olmadığıma sevindim. Tarihi, insanları çok güzel ve iyi insanların yaşadığı bir ülke olarak gördüm. Sınırlandırıcı bir yer değil çok güzel. Yakın çevremize de sürekli söylüyoruz Türkiye görülüp gezilecek bir ülke diye.
İZMİR MUHTEŞEM BİR ŞEHİR
- İzmir'e ilk kez geldiniz yorumunuz nedir?
Asıl isminin Symrna olduğunu biliyordum. Muhteşem bir şehir. İnsanları daha modern, Efes başta olmak üzere tarihi kentleri ve iklimi ile çok mükemmel geldi bize. Bir de şaraplarınız, Ege şarapları muhteşem, bunu bilmiyordum ama bence çok lezzetli.
David Helfgott hakkındaki yorumlar
Hıncal Uluç (Sabah Gazetesi)
Geç kalmayın!... Kim Helfgott?.. "Rachmaninoff'un 3'üncü Konçertosu'nu adam gibi çalabilen dünyadaki 3,4 piyanistten biri" desem fazla akademik olur. O zaman başka türlü anlatayım... Shine diye bir filmi yere göğe koyamamıştım. Bir şizofren piyanistin hayatını harika oynamıştı Rush. Hayatının 12 yılını tımarhanede geçiren o dahi bu, David Helfgott işte.
The Guardian Gazetesi
Pavarotti futbol fanatiklerine operayı sevdirdi, David de hayatı boyunca hiç klasik müzik konserine gitmeyecek olan insanlara piyanoyu ve klasik müziği sevdiriyor. Gerçekten 12 yıl akıl hastanesinde yattıktan sonra hayata karışan adamın müziğini hemen hemen herkes merak ediyor.