Uzun yıllar siyah giyimi tercih eden ve son günlerde ekranlardaki rengarenk giyim tarzı ile sevenlerini şaşırtan Modacı Nur Yerlitaş: "Dünden bugüne kadar içimde bir sürü kadın manzaraları biriktirdim. İşte bu programla onları serbest bırakıyorum. Böylece bazan cool, bazan çocuksu, bazan sınır tanımayan deli kadını oluveriyorum."

RÖPORTAJ: BESİM KAZADO
30 yıla yakın arkadaşlık... Dile kolay. Ne mutluyum ki sağlam dostluklarım var. Hani 10 tane mi. Yeter... Yeter ki sağlam olsun. İşte bunlardan biri. Hisli mi hisli, çılgın mi çılgın, hovarda mı rakibesi yok hovardalıkta, akıllı mı akıllı, yaratıcı mı rakipleri arasında en üst sıralarda, pardon kimseyle rekabete bile girmez, altın kalpli Nur'um. Düşünün ki Selma'mın (Türkeş) annesini (canımız Milka'mız) kaybettiği hafta her gün tepsi tepsi börekler, aşureler, yemekler taşıdı daha yeni tanıştığı Selma'nın evine, kendi gibi melek ruhlu Lale'miz (Yazıcı) rahatsızlık geçirdiğinde, iyileşene kadar başında olan yine o idi, ailesine bu kadar düşkün bir kişi tanımadım desem... Nur'un yakınları dışında hiç tanımadığı insanlara yaptığı güzellikler de cabası... Rengarenk yaşamı bu güzel arkadaşımın etrafındakileri de coşturur. Nur ile sohbet apayrı bir özelliktir. Hangi mevzuda başladık nerelere geldik, nelerden geçtik, kimleri andık der 'vay be ne kadınmış' der gidersiniz. O rakipsiz moda görüşü, o temiz kalbi, o çılgın fikirleri, o saf dünyası, o zeki görüşleri ile bambaşka bir kadın benim Nur Yerlitaş'ım.
- Nur'um hiç keşken oldu mu?
Benim keşkem olmasaydı, o şımarıklıkla bu çizgide olabilir miydim? Keşke aileme çok düşkünlüğümü bir tarafa koyup, yurtdışında okuluma devam etse idim.
İTALYA'DAN DÖNDÜ - Bu mevzuyu ben de bilmiyorum...
84'te İtalya'da okuyordum. Babamın vefatı üzerine ailenin büyük kızı olduğum için döndüm. Tüm ideallerimi bir saniyede silmiş oldum. Büyük bir keşkemdir bu. Tabii ki aileme olan düşkünlüğüm de olmazsa olmazımdır.
- Modaya nasıl atıldın?
Çok renkli ve kalabalık bir aile içinde büyüdüm. Devamlı magazinden ayakkabı, çanta, boncuk, elbise takip ederdim. Bol bol resimleri keser biriktirirdim. O dönem Ses ve Hayat dergileri vardı. Tüm şık hanımların resimlerini keser, modelleri birbirlerri ile karıştırır yeni kreasyonlar yaratırdım.
- O dönemde hatırında kalan şık hanımlardan ...
Semiramis Pekkan en önde gelirdi. Hem günlük kıyafetleri hem de o döneme çok fazla olan harika sahne kostümleri...
- Leopara düşkünlüğün herkesin dilinde, nereden geliyor?
Hatırlarım annemin ve teyzemin leopar mantoları vardı. Onların sokağa çıkmalarını beklerdim. giyer giyer çıkarırdım, her seferinde de ayrı modeller tasarlardım. Bir gün gazetelerden birinde leoparı kırmızı ile bağdaştıran bir artist resmi görmüştüm. Halen bu kombinasyon benim favorimdir. O sanatçı Doris Day idi.
- Bu işe nasıl başladın?
Teyzemin oğullarının Tophane'de o zamanın tabiri ile Amerikan pazarları vardı. Oradaki yabancı giyime özenirdim. Hep sık butikleri hayal ederdim. O dönem sadece şık giyinmekle yetinirdim. Biz aile baskısı ile büyüdüğümüzden, İtalya'ya bile babamdan gizli gittim. Oradan kıyafet getiriyordum. O dönemde Türkiye'de yabancı kıyafetler pek satılmıyordu. Çok iyi bir müşteri kitlem vardı. 83'te Osmanbey'de 91'lere kadar sürdürdüğüm butiğimi açtım. Getirdiğim kıyafetler beni tatmin etmiyordu, çoğuna boncuk, payet ve taş işliyordum. Apayrı modeller oluyorlardı.
- Bana Nur Yerlitaş için en iyi müşteriyi tarif eder misin?
Ne istediğini bilen, vücudunu tanıyan, bana güvenen, böylece pazarlık etmeyen, çabuk karar veren müşkülpesent olmayan ve en mühimi son kararı bana bırakandır en iyi müşteri.
- Bilirim müşteri ayırımı yapılmaz ama yine de en sevdiklerin, yani en iyi taşıyanların?
Özlem Önal, Derin Mermerci, Elif Dürüst, Ajda Pekkan...
- Son İstanbul konserinde kıyafetler sana ait olmamasına rağmen a'dan z'ye kuliste tüm giyimiyle ilgilendin Ajda'nın, yanlış bilmiyorsam?
Aaa ne demek... Olur mu hiç? Ajda benim dostum. Ben onun fermuarını da çekerim. Elemanlarımı alıp hemen yanına koştum arkadaşımın. Benim TV programları, onun Türkiye çapındaki konserleri ile zaman ayıramamış olabiliriz birbirimize. Belki yarın çalışırız belki de hiç çalışmayız, ne demek, biz kalp dostuyuz, beyin dostuyuz. Birbirimize verdiğimiz emekleri küçücük bir gölde mi batıracağız?
VAROLMA UNSURUM - Biraz da son günlerde çok konuşulan TV programlarından bahsedelim ister misin?
- TV'ye kaptırdın kendini yani?
Evet, yıllardır beni siyahlarla tanıyan insanlar rengarenk kostümlerle, ojeler içinde, ciddi makyajlarla bir kadın görüverdiler karşılarında. Oysa ki ben ten rengi rujum, kirpiklerim, siyahlarımla bambaşka bir bendim. Kendi tarzımdan uzaklaşsam da beni sevenleri neşelendirmek adına renk cümbüşü ile TV'ye çıkıyorum. Bu da inan TV izleyicilerime olan sevgi ve saygımdandır.
- Bundan sonraki projelerin?Hazır giyim yaparsam dağılırım. Tabii ki küçük sürprizlerim de olacak. Büyük beden kadın koleksiyonu hazırlamak üzere faaliyetteyim. Fiyat politikası da uygulayacağım. Ayrıca program arkadaşım Hakan Akkaya ile birlikte çok değişik bir dükkan açmayı düşünüyorum. Dükkanın konsepti sürpriz... Bir de çok şık bir bistro açmayı düşünüyorum, seninle. Üstümde leopar önlüğüm, senin de çok iyi tadını bildiğin oryantal mutfağımın tüm hünerlerini sunarak.
KUMBARADAKİ DOSTLAR - Çok ünlü modacılar gibi senin de "işte bu Nur" denecek sembollerin?
Leopar başta. Bazen çakıltaşları, bazen renklerim, bazen floresan renkler, bazen taşları meç ederim. Meşhur işlemeli kiyafetlerime gelince mütevazı olamayacağım. Dünya modacıları ile yarış ederim. Benim kıyafetlerim her yerde parlar. Tabii ki benim içimde başka benler var. Hiç işlemesi olmayan kıyafetler gibi. Bunların da dikiş kaliteleri Nur Yerlitaş'tır.
- Yaşamını nerede sürdürmek istersin?
Önce İstanbul tabii ki. Balat evet Balat favorimdir. Yurtdışında ise İtalya'nın Güney'indeki Puglia. Tabii ki yeğenlerim, kardeşlerim ve kumbaramdaki dostlarımla. Ki bunlardan biri sensin... Ey Kazado 31 yıllık dostluğumuz var. Aaaa Metin Has'ı da isterim oralarda. Hani uğraşır ya seni mutsuz etsin diye, sen negatif olunca rahatlar, seni pozitif yapmaya çalışır...
'İtina ile yaptığım kıyafetler giyemediğim kıyafetlerdir'- Hem doğu hem de batı esintilerin nereden geliyor?
Annemden Arap kökenli oryantalist bir aile ile büyüdüm. Bir yanda Avrupa, bir yanda bizim töreler vardı. Bu da beni yenilikçi ve özünden vazgeçmeyen bir kadın yaptı. Karakter olarak da her kesimden insanla her türlü diyaloğu çok rahat kurabilmem de bundan dolayıdır.
- Sen de benim gibi Aslan burcusun?
Eveeeet, belki o yüzden çok şımartılmak hoşuma gidiyor. Hep alkış, hep ilgi istiyorum.
- Moda dışında dekorasyonda da çok başarılı olduğunu biliyorum.
Çok seviyorum dekorasyonu. En son Seda'nın (Sayan) salonunu dekore ettim. Bir sürü eşya attım. Sadece hobi bu. Ülkemizdeki mimarlara saygısızlık edemem.
- Hazırladığın modellerden çok beğenip kendine saklamak istediğin oldu mu hiç?
Olmaz mı? Ha ha ha... Zaten itina ile yaptığım kıyafetler, giyemediğim kıyafetlerdir. Bunları kendim giyebilecek olsa idim yaratamazdım...
İzmirli zannedenler var -Peki İzmir hakkındaki düşüncelerin?
Hayatımda iki defa İzmir'e geldim. İzmir hep kıskandığım bir yer olmuştur. Tanıştığım kişiler "Ben İzmirli'yim" dedikleri zaman onları kıskanırım ve sorarım kendi kendime; "Ben niye İzmirli değilim" diye... Ama bende de biraz İzmirlilik var. Nereli olduğumu bilmeyenler "İzmirli misiniz" diye sorarlar... Bir de İzmir'in tekene tulumunu çok severim. Buradan tüm İzmirlilere sevgiler...
