ŞAFAK İNCE (HABER MERKEZİ)
Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas'ın açtığı sanat merkezi, özel kolleksiyondaki ünlü ressemlara ait 76 eseri görmek isteyenlerin akınına uğradı. Kısa sürede ziyaretçi sayısı günde 100'e, hemen ardından büyük bir hızla 250'ye çıktı. Bu ay sona ermesi gereken serginin süresi uzatıldı. Sergiye olan ilgi için, "Çok seviniyorum" diyen Lucien Arkas, geri kalan 900 eseri de İzmirlilerle paylaşacak.
Henüz 19 yaşında iş yaşamına atılan Lucien Arkas'ın edebiyata olan ilgisi O'nun 20 bine yakın bir kitap hazinesine sahip olmasına neden oldu. Ancak kızının (Claire Arkas- Türkiye'nin sayılı ressamları arasına girdi) resime olan ilgisi O'nu, bu dünyanın içine itti. Aradan geçen 20 sene içinde Lucien Arkas, elindeki 900'ü aşkın resimle Türkiye'nin en önemli sanat kolleksiyoneri haline geldi. Arkas Holding, Fransız hükümeti tarafından kültür ve sanat amaçlı faaliyetlerde kullanılması için bir bölümü tahsis edilen Fransız Konsolosluğu İzmir binasını restore etti ve geçtiğimiz ay, "Arkas Sanat Merkezi" olarak hizmete açtı.
Lucien Arkas yılın son haftasında Fransa Fahri Konsolosu Zeliha Toprak ile birlikte Yeni Asır Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı, İzmir Ticaret Borsası (İTB) Başkanı Işınsu Kestelli ve İTB Danışmanı Dilara Ersözlü'yü ağırladı. İki kattaki büyülü yolculuğun baş durağını protokol odasındaki Napolyon resimleri, büstü ve gemi maketi oluştururken, zemin kattaki Renoir'in tablosu ile zirveye ulaşılıyor. Post- Empresyonist dönem sanatçılarından Maxime Maufra, Louis Anquetin, Emile Bernard, Maurice Denis, Maurice de Vlaminck, Edouard Vuillard, Louis Valtat gibi ressamların eserleri ayağınızı yerden kesiyor. Lucien Arkas ile 5 yıldır birlikte olan Sanat Danışmanı Karoly Aliotti de konuklara "müthiş sergi" hakkında bilgi verdi. Aliotti usta anlatımı ve fırça darbeleri arasında sizi "keşke bitmese" diyeceğiniz bir yolculuğa çıkarıyor.
Sanat merkezindeki şeref defterinde bir öğrencinin "Ömrümde gezdiğim en etkileyici sergiydi" ve emekli bir ressamın "Bu eserleri bizlerle paylaştığınız için minnettarım" yazılarının kendisini çok etkilediğini söyleyen Lucien Arkas; şimdi bütün kolleksiyonunu İzmirlilerle paylaşacak. "Tüm bu güzellikler karşısında daha da hevesle çalışan bir ekip olduk ve sonraki sergiler için de çalışmalarımıza başladık" diyen Arkas'ın diğer 900 resminin yanında, sayısı 200'ü aşan halı, heykel ve eşsiz maketleri sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Arkas bu güzel sanat gezisinin ardından Yeni Asır'ın da sorularını yanıtladı:
- Kolleksiyonda iddialı mısınız?
İstanbullularla yarışırım, kazanırım da. 900 tane resim var. 450 tanesi ciddi derecede teşhir edilecek nitelikte.
- İlgi nasıl?
Ben bu kadar ilgi göreceğini tahmin etmiyordum şaşırdım. "Deli mi?" mantığıyla bakıyorlar diye dünüşüyordum. Ancak burayı görünce "yok ya deli değilmiş" dediler. Çok keyifli, çok seviniyorum, paylaştıkça mutluluğum artıyor.
- Biz çok etkilendik, Siz resime bakınca ne hissediyorsunuz?
Ben sanat okumadım, edebiyat okudum. İnsan ister istemez açıp okuyor, okudukça, bu insanların hayatını öğrendikçe, o tabloyla o hayatın bir parçası olduğunu anlıyorsun ve eseri yapanı yaşamaya başlıyorsun. Onu niye sevdi, buna niye kızdı gibi düşünceler seni sarıyor. O tablonun kahramanı oluyorsun.
- Tabloların karşısında ne buluyorsunuz?
Tablolara bakıp üzüntümü unuturum. Çok canım sıkıldığında, evde 1 saat resimlerin arasında dolaşıyorum. Beni bir yerde göremezsiniz, işimden evime, evimden işe, işte ailem bu. Bana hayat veriyor.
- En kıymetlisi hangisi?
900 tablonun en kıymetlisi bulup da alamadığınızdır. İleride gemi işleri daha iyi gider, kriz de geçerse gözümü kapatıp alırım.
- Osman Hamdi mi Renoir mı?
Osman Hamdi çok değerli bir ressam, Türkiye'de bir tablosunu 110 milyon dolardan satışa çıkardılar. Ama aynı dönemin sanatçısı ve onun hocası diyebileceğimiz Fransız ressamın resmi, 1 milyon dolara satıldı. Osman Hamdi iyi bir ressam ama 1.5 milyon dolara Renoir'ı alın istediğiniz yerde satın.
- Bu fiyatlar nasıl belirleniyor?
Parayla ne yapacaklarını bilenler ve bilmeyenler sayesinde belirleniyor. Olacak şeyler olmayacak hale geliyor ve 80, 90 milyon dolara çıkıyor.
- Sırada ne var?
Türk ressamların eserlerini sergileyeceğiz ama konu konu gidiyoruz. Kendi aramızda tartışarak "Bahriyeliler mi, yoksa Cumhuriyet dönemi mi" karar vereceğiz. Halı kolleksiyonu da var. Yakında maketlerimizi açacağımız deniz müzesinde sergileyeceğiz. Bu sergiler 20 yıl sürer.
En küçük ziyaretçiler
İzmir Alsancak'taki Fransızca eğitim veren ilk gündüz bakımevi BonbonniEre Küçükev'in öğrencileri okullarında uygulanan sanat eğitimi ve yaratıcı drama programlarını destekleyici bir uygulama olarak sergiyi gezdi. Piri Reis İlköğretim Okulu Sanat Kulübü öğrencileri, Arkas Sanat Merkezi'nde yaklaşık iki saat süren özel bir çalışma yaptı. Eserleri büyük ilgi ve merakla inceleyen öğrenciler beğendikleri tabloların eskiz çalışmasını yaptı. Çalışmalarını okullarında tamamlayacak olan öğrenciler, sergiyi gezemeyen arkadaşlarına sergininin sergisini sunacak.
Binanın tarihi
1875 yılında Fransız Hükümeti'nin hizmetine tahsis edilen bu bina 1904 yılında depremde zarar görmüş, ancak 1905- 1906 yıllarında yeniden yapılmıştı. Bina kendisini İzmir yangınında da korumayı başarmış. 1922 yılındaki İzmir yangını, 19. yüzyılın başlarında dönemin ünlü Fransız tiyatro sanatçısı Sarah Bernhart'ı sahnesinde ağırlayan İzmir Operası'nı (Le Grand Theatre de Smyrne) tarihin karanlığına gömmüş. Ama ünlü opera binasının yanıbaşındaki Fransız Başkonsolosluk binası, talihin yardımıyla kendisini büyük yangından kurtarmayı başarmış.
28 Ocak'a kadar açık
17 Aralık'ta sona ermesi planlanan ilk sergi, gördüğü yoğun ilgi üzerine uzatıldı. Randevulu olarak kabul edilen sanatseverlerin sayısı önce günde 100'e çıktı, kısa sürede 250'ye yükseldi. İzmirlilerin talebi üzerine sergi süresi 28 Ocak'a kadar uzatıldı.