Acının ve gözyaşının efsanesi; MARSYAS

Çine'den Muğla yönüne giden herkesin dikkatini çeken ilgin kayaların mitolojik bir öyküsü var. Müzik Tanrısı Apollon'a flütüyle kafa tutan Marsyas'ın acı hikayesi herkesi hüzünlendirecek

FATİH ABACIOĞLU
Ege'nin en dramatik efsanelerinden biridir Marsyas Efsanesi. Çine'den Muğla yönüne giderken Yatağan'a ulaşmadan bir anda göktaşı yağmuru başlamış sanırsınız. Üst üste yığılmış kayaların oluşturduğu bir koridordan, bir vadiden geçersiniz. Beşparmaklar'dan, Gökbel dağına ve Madran'a uzanan gnays kayaların oluşturduğu gizemli bir yerdir burası. Bu vadiden geçenler, 1 milyar yaşındaki taşların muhteşem ve ilginç şekilleriyle Muğla'ya doğru yol alırlar.
Gökbel vadisi olarak bilinen bölgeden geçerken heykelimsi taşların ustalar elinden çıktığını düşünebilirsiniz. Anadolu'nun en eski kayaçlarının bulunduğu vadide milyarlarca yıl esen rüzgarlar ve yağışlar, fosil taşları bugünkü haline getirmiştir. İnsanın başını döndüren ve ilginç gnays kayalarıyla hayranlık yaratan bu vadinin arasından, mitolojik bir efsane olan Marsyas Efsanesi'ne konu olan Çine çayı geçer. Bu vadinin bilimsel açıklamasının yanında bir de mitolojik efsanesi vardır. Yerel halkın Marsyas (Marcyas) çayı olarak tabir ettiği Çine çayının, son derece dramatik hikayesi, en az kayaçların şekli kadar ilgi çekicidir. Marsyas, Yunan mitolojisinde, Frigyalı ünlü bir satyrdir. Armoniyi icat ettiği söylenen Hyagnis'in oğludur. Efsaneye göre, milattan önce 4000 yıllarında, Tanrıça Athena, geyik kemiği (ya da bir başka söylenceye göre Büyük Menderes çayının kaynağındaki bir gölde yetişen uzun sazlar) üzerine delikler açarak ilk flütü icat eder. Buluşu ile gurur duyan Athena, tanrılar önünde çalmak için tanrıların ziyafetine katılır. Şölende Aphrodite ve Hera, flüt çalarken yüzünün aldığı şekille alay edince Athena sinirlenir ve toplantıyı terk eder. Ida dağı eteklerinde bir su kaynağına gidip yansımasında, çalarken yanaklarının şiştiğini ve çirkinleştiğini görünce, flütü lanetleyip atar ve onu tekrar kullananın çok büyük cezalara çarptırılmasını diler.
APOLLON'A KAFA TUTUYOR
Bundan haberi olmayan çoban Marsyas kırlarda dolaşırken flütü bulur, çalmaya başlar ve sesine hayran kalır. Bir tanrıçanın eseri olduğu için çok güzel sesler çıkaran flütü büyük bir beceriyle çalan çoban Marsyas, çok güzel ezgiler çıkarmaya başlar. Ünü kısa sürede çevreye yayılır, güzel sanatların ve müziğin tanrısı Apollon'a kadar ulaşır. Apollon da müziğe düşkündür ve lir çalmakta çok ustadır. Kimse onunla yarışmaya cesaret edemez. Tanrı Apollon, Marsyas'ın müzikteki şöhretini kıskanır ve onu herkesin önünde yarışmaya davet eder. Yenenin yenilene istediği cezayı verebileceğini belirtir. Yarışma, tanrı Timolos'un dağı olan Bozdağ'ın eteklerinde, Frigya Kralı Midas'ın başkanlığındaki üç kişilik bir jüri heyeti ve halkın önünde yapılır. Apollon liriyle tanrısal ezgiler çalarken sanat ve su perileri olan müzler koro halinde eşlik ederler. Marsyas flüt çalmaya başlayınca tanrı Apollon'dan aşağı kalmaz, o da çok güzel ezgiler çalar. Halk Marsyas'ı alkışlayıp, tempo tutar. Apollon'un cezalandırmasından korkan jüri kararını açıkladığında, Kral Midas adil davranarak iki puan sayılan oyunu Marsyas'a verir ve berabere kalırlar.
MARSYAS OYUNA GELİR
Hikayenin bu noktasında, Apollon'un nasıl meydan okuduğu ile ilgili iki farklı inanış vardır. Birincisine göre Marsyas, beraberlikten hoşnut, ayrılmak üzere iken Apollon lirini baş aşağı çevirip aynı melodiyi çalar, Marsyas'tan aynısını yapmasını ister. Jüri, bu meydan okumanın adil olduğuna karar verir. Flütün tersten ses çıkarmaması yüzünden Marsyas yenilir.
Diğer inanışa göre ise berabere kaldıklarını gören Apollon, lirini çalarken şarkı söylemeye başlar. "İşte" der şarkısında, "Sen de aynısını yap! Kavalını çalarken şarkı söylemeni istiyorum!" Marsyas itiraz eder, karşılaştırılması gereken aletin kullanımındaki ustalıktır, sesin değerlendirme dışı kalması gerekir. Apollon, buna karşılık olarak, Marsyas'ında flütünü üflerken temelde aynı şeyi yaptığını, enstrümanının sesine kendi sesini kattığını iddia eder. Jüri, Apollon'un iddiasını kabul eder. Marsyas, deneyip yapamadığını görünce Apollon'un oyununa geldiğini fark eder. Apollon gibi çalamayacağını itiraf etmek zorunda kalır ve yarışmayı kaybeder.
GÖZYAŞLARIYLA OLUŞTU
Apollon, Marsyas'ı kayalıkta bir zeytin ağacına astırıp diri diri derisini yüzdürür ve çeşitli işkencelerle öldürtür. Marsyas'ın ölümüne üzülen kayaların ağlayarak Suçıkan kayalıklarını oluşturduğu söylenir. Bir başka söylenceye göre flüt ustasına üzülen sanat perileri müzler öylesine ağlamışlardır ki gözyaşları dağların arasından akıp Marsyas ırmağını oluşturmuştur. Yine bir başka söylence de Apollon'un daha sonradan yaptığına pişman olduğu, lirini kırıp bir daha hiç çalmadığı ve Marsyas'ı bir ırmak haline getirdiği yolundadır.

ÇİNE ÇAYINA HAYAT VERDİ

Marsyas'ın gözyaşları ile oluştuğu rivayet edilen ve antik çağda Marsyas ırmağı olarak anılan akarsu, günümüzde, Muğla ve Aydın il sınırları içinde yer alan ve yine Büyük Menderes nehrine dökülen, Çine çayıdır. Çine çayı, Muğla'nın Yatağan ilçesinin doğusunda Sarıgerme deresi ve Karagedik dağlarından beslenen ve Büyük Menderes Nehri'ne dökülen 359 kilometre uzunluğunda bir akarsudur.
Turizme kazandırılacak
3 belde 20 köyü kapsayan Gökbel vadisinin, Yatağan Belediyesi ve Yatağan Kaymakamlığı tarafından dünya turizmine kazandırılması için projeler üretiliyor. Jeopark Projesi olarak adlandırılan bu projeye en başından bu yana destek veren Yatağan Belediye Başkan Yardımcısı Tarcan Oğuz, "Kültür ve kutsal yolun ardından bu proje, alternatif turizme farklı bir soluk getirecek. Bunun dünyada başka örneği yok. Yol çalışmalarını yaptık. Güzergahlar, seyir tepeleri, satış reyonları, piknik alanları, tuvaletler ve konaklama yerleri belirlendi. Vadideki kayalıkların değişik şekillerde olması, insanlarımızın ilgisini çekiyor. Özellikle geniş bir alana yayılmaları sebebiyle balonlarla bölgenin havadan seyredilecek olması hepimizi heyecanlandırıyor" diyor.
"İncekemer, gelecek nesilleri bekliyor"
Marsyas çayı üzerinde, halk arasında "Gelin Geçmez Köprüsü" olarak bilinen, Roma döneminden kalma 2 bin 300 yıllık İncekemer Köprüsü, Çine Adnan Menderes Barajı'nın yapılması ve sus tutması sonucunda, özel bir toprakla üzeri örtülerek sular altında bırakıldı. Barajın ömrünü tamamlamasından sonra, yani yaklaşık 50 yıl sonra kültürel miras olarak yeniden gün yüzüne çıkarılacak.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.