Türkiye'nin milli ve çıkarlarını korumaya and içmiş bir avuç insanın ve bu kahramanlarının özverili mücadelesini izliyor seyirciler bir süredir TRT ekranında. Bu kahramanlar Türkiye için yaşıyor, hayatını ülkesi için feda ediyor ve maceradan maceraya koşuyorlar. "Kızılelma" dizisi, Türk Gizli Servisi'ni yani Milli İstihbarat Teşkilatı'nı (MİT) konu ediniyor. Aralarında biri atılıyor: Murad... Sosyal medyada ve ekranda seyircinin çok beğendiği Murad karakterini canlandıran Furkan Palalı'nın TRT Vizyon Dergisi'ndeki röportajını sizlerle paylaşıyoruz.
-"Kızıl Elma"da bir kahramanı canlandırıyorsunuz. Çocukken de sever miydiniz bu tür maceraları? Siz idealist misiniz?
Evet, çok severdim. Benim çocukluğumda "Deliyürek" vardı. O da bir avuç kahramının hikayesiydi aslında. Ben onları izleyerek büyüdüm. Bulunduğum konum, ailem, yaşadığım çevre, okulda beslenişim, aldığım eğitim bunların hepsi vatana bakış açımı belirledi tabii ki. Hep bir kahramanı oynamak da istemiştim. Şimdi oldu.
- Sizin karakterinizle benzerlik buluyor musunuz?
Ben bu kadar korkusuz değilim. Murad gibi olmak için çocukluktan itibaren Murad gibi büyümek lazım tabii. Annesiz babasız büyüyen bir adam Murad ve hayata insanlara bakış açısı farklı. Ben bir şeyi yaparken sevdiklerimi düşünüyorum. Riski azaltarak yaşamayı tercih ediyorum. Bazı yönleri de benziyor. Kendinden emin, kendini sevdiriyor sevimli bir yanı var.
- MİT'in gizemli dünyası sizi de ürkütüyor mu veya MİT mensubu olmak heyecanlandırıyor mu? Gerçek yanları da var öyle değil mi?
Gerilim ve telaşı yok ama heyecanlandırdığı çok doğru. Biz yabancı dizilerde her ülkenin ajanlarını izliyoruz. Her Türk gencinin, vatan, bayrak sevgisi olan herkesin, bu zamana kadar neden bizde böyle bir dizi yapılmadığını sorguladığı kesin. Tabii ki olmalıydı ve oldu. Artık MİT'in kimliğini ve içindeki insanları seyirci algılamaya başladı. Şimdi biraz daha hikayenin içine doğru gidiyoruz.
- Sizin için "Yeni Polat" diyorlar; ne cevap verirsiniz buna?
Polat, ajan değil bir kere. O dizi mafya dizisiydi. Bu dizi tamamen devlet ile ilgili... Yani Milli İstihbarat Teşkilatı ve Türk devletinin ülküsü var burada. İsmi zaten Kızılelma.
- Kızılelma ne anlama geliyor dizide?
Gerçekten duyduğumda tüylerim diken diken eden bir kelimedir benim için. Çok anlamlı buluyorum. Kızılelma bir zamanlar Anadolu'ydu, İstanbul'du. Kızılelma'ya ulaştığın an başka bir hedef oluşur. Kanuni de mesela askerline Kızılelma'da görüşürüz derdi. Zaman değişiyor, hedefler değişiyor ama Kızılelma hep bakir kalıyor. Şu anda da böyle, hedefin adı bizim için her zaman Kızılelma'dır.
- Dizide aşk da yavaş yavaş ön plana çıkıyor sanıyorum.
Zeynep Gevher'le bir şekilde yolum kesişiyor. Ufak tefek atışmalarımız oluyor onunla. Zamanla aşka dönüşecek, belki bir bağlılığa. İleriki bölümlerde bunları göreceğiz. Aralarında tatlı sürtüşme. İkisi de inatçı. Seyircinin tepkisi çok güzel. Bir araya gelmelerini istiyorlar.
- Yakıştırmışlar sizi birbirinize... Sosyal medyada epeyce yorum okudum.
Meslektaşım olarak ben onunla oynamaktan keyif alıyorum. Uyum olduğu zaman daha iyi oyun çıkarabileceğimi düşünüyorum. İlişki iyiyse daha sıcak bir oyun çıkıyor ortaya. Biz de bunu yakaladık.
- Sevgiliniz kıskanıyor mu?
Güzel yerden girdiniz ama şu an o konuda rahatım. Şu anda bana sıkıntı çıkarabilecek biri yok hayatımda. Yok ama ne zaman ne olacağını bilemem. Olmasını istemiyorum anlamına gelmiyor bu tabii ki.
- "Genç, yakışıklı; neden aşk yok" diye düşünüyor insanlar... Sevgi ve beraberlikler üzerine neler söylersiniz?
Mantıklı ve seviyeli bir ilişkim olsun tabii ki isterim. Çok dışarıda gözüken bir adam olmadığımdan belki biraz gizli yaşamayı, sakinliği tercih ederim. Çok göz önünde olmak iyi değil. Hemen bir şeyler yazılıp çiziliyor. Özel hayatı sakız etmenin gereği yok diye düşünüyorum. Adı üstünde özel; özel kalsın isterim her zaman.
- Burcunuz nedir?
Akrep... Yükselenim de akrep. Benim kız arkadaşım olacaksa belli bir zaman geçmesi gerekiyor birbirimizin kalbini fethetmek için. En önemlisi doğal olması. Kariyere de önem veririm tabii. Ben nasıl kendimi geliştirmek adına çok çalışıp yoruluyorsam, karşımdaki insanın da çaba göstermesini isterim. Kafası çalışacak, zeki olacak, aslında olması gerektiği gibi olmalı.
- Oyuncuların hayatı ve sosyal çevresi, ilişkiyi olumsuz etkileyebilir mi?
İşin doğallığı kaybettirebilir. İyi niyetli ve samimi kalabildiğiniz sürece sorun yok.
- Yurtdışında oyunculuk eğitimi almak istiyordunuz. Bunun için girişiminiz oldu mu?
Yaza kadar elim kolum bağlı. Bu yaz öyle bir niyetim var. Orada nasıl oluyor, oyuncu metotları nedir? Benim oradan alabileceklerimi merak ediyorum. Hangi işi yaparsam yapayım bende hırs vardır çocukluğumdan beri. Basketbol oynarken de okulda da hırslıydım. Hangi işi yapıyorsam terimi akıtmam lazım.
- İyi bir hırs bu, boğulmamak önemli tabii...
Boğulmamak önemli evet... Yaptığım işte gerçekten azimli oluyorum.
- Sinema filmi düşnüyor musunuz?
Tabii ki. Bugüne kadar beyazperde de bir filmim olmamasının sebebi var. Bana gelen teklifler istediğim gibi değildi... Ben nokta atışı yapmak istiyorum. Güzel bir hikayesi olan, bir mesajı olan bir şey olsun istiyorum. Aşk hikayesi veya aksiyon fark etmez, içime sinen bir rol olmalı. O yüzden çok acele etmiyorum. Ne istiyorsanız diye sorarsanız; Murad'ı beyazperdeye taşırlarsa, güzel bir ajan filmine varım. Niye olmasın ki?
- James Bond gibi seri yaparsınız belki de...
İnsanın kulağına hoş geliyor açıkcası. Bir Türk ajanın aksiyon filmi olması ve bunun izlettirebilmek çok önemli. Bu bir ekip çalışması ve projeyi ileriye taşır.
"Modellik beni İstanbul'a taşıdı"
- Basketbol, oyunculuk, modellik... Hep zor işlere soyunmuşsunuz. Erkeklerin modellik yapması biraz daha zor sanki... Modelliği bıraktınız mı?
Her işin zorluk derecesi var. Bu işte olmazsa olmazlar nedir derseniz, tabii ki kendinize olan güvenin tam olması zorunluluğu... Bir kıyafeti model olarak taşımak büyük bir özgüven istiyor. Modellik üniversitenin son senesinde başladı, daha sonra beni İstanbul'a taşıdı. Yarışma sürecine kadar sürdü. Dizi oyunculuğundan sonra zaman bulamıyorum. Haftanın altı günü setteyim. Fırsat ve zaman elverdiği sürece doğru bir organizasyonda yine yer alabilir diye düşünüyorum.
"Yumruk yiyor gibi yapmayı öğrendim" - Rolünüze nasıl hazırlanıyorsunuz?
Yakın dövüş dersleri aldım. Daha doğrusu koreografik kısımları öğrendim. Sinemada vurmaktan ziyade vuruyor gibi yapmak önemlidir. Yumruğu yemekten ziyade yiyor gibi yapma dersleri aldım. Eş zamanlı olarak da oyuncu koçuyla çalıştım. Vaktim oldukça oyunculuk için her türlü eğitimi alıyorum. Kendini beslemek gerek. Ne kadar donanımlı olursan o kadar iyi aktarıyorsun rolünü. At binmek, silah eğitimi, dövüş, fitnes gibi eğitimler öğrenip cebine koyduğun şeyler. Her zaman lazım oluyor. Bir anlamda sosun, lezzetin oluyor.