Geçtiğimiz hafta içinde Gökhan (Çakmak) ile hafada bir önemli buluşmalarımızdan birini daha yaptık (ayrı şehirlerde yaşıyor gibiyiz New Jersey'liler ile) Soho'da buluştuk.
Her zamanki gibi bilmediğim ama bilmem gereken mekanlardan birine götürdü beni.
Soho'da ufak bir pizzacı.
Duvarlardaki resimlerden, tezgahın önündeki kuyruktan ve de birazdan masamıza gelen çeşit çeşit pizzaların lezzetinden farklı bir mekan olduğuna şahit oldum.
Heyecan içinde bir delikanlı geldi, ikramlaın sonu gelmedi. 8 ayrı yerde aynı başarıyı sürdüren Hakkı Akdeniz bu gencin adı. Soyadının tersine Diyarbakırlı. Ve de pizza konusunda bir kaç 'dünya şampiyonluğu' var Champion Pizza'nın sahibi Hakkı'nın. Sizler için minik bir söyleşi yaptım bu başarılı delikanlımızla. İşte misal alınacak bir öykü.
2000 yılında Kanada'da yaşayan orada pizzacı olan abisinin yanından New York'a geliyor.
(Bu arada duvarları gözlüyorum, roportaj yapmayan Türk ve dünya gazetelerini sıra sıra geziniyorum.) Silvan'da lahmacunla yemek piyasasına girmiş.
NY'a geldiğinde tek kelime İngilizce konuşamayan Hakkı şimdi İngilizce, Fransızca ve İspanyolca konuşuyor ana dili Türkçe gibi.
KEŞKEYE YER YOK
'Keşken var mı?' sorusuna, 'umuttan umut kesilmez. Hangi konuya ilgin varsa ona endekslenmemiz gerekir. Ve keşke kalmaz' diyor Hakkı. Başından çok gurbet maceraları geçmiş. Biri şöyle... İlk geldiğinde NY'a bir tanıdığı 'Times Square'e gel, telefon aç seni aldırırım' demiş. 1 gün 1 akşam devamlı arayıp beklemiş. Kısa keselim bu bekleyiş 3 gün sürmüş. Otel, yemek derken para bitmiş.
Restorana yakın (ki sonra gezerken önünden geçtik) 'evsizler yurdu'na gitmiş. 97 gün kalmış. İş bulana kadar. O Times Meydanı'nda bekleten ve hiç gelmeyen adam vardı ya 9 yıl sonra tesadüfen gelip Akdeniz'den iş istemiş. 'Vay be' dediğimizde, 'meğer çok mutsuzmuş eşi ve evinden dolayı çok üzüldüm. Hemen iş verdim' dedi.
Şimdi ayrıca 'evsizler yurdu'na gidip konuşma yapıyor. Onlara bol bol yiyecek götürüyor. Çocukluğu o kadar fakir geçmiş ki... At arabacısı babasından 9 yaşındayken bir çift ucuz puma istemiş. Alamadığı için babasını gizli gizli annesine anlatırken ağladığını görmüş. Düşünün kardeşi ile fırına giderlermiş.
Fiyatı normal ekmekten daha pahalı ekmek üzerine konan susamların tezgahta kalanlarını almak için beklerlermiş. Sonra da evde ekmeğe katıp yerlermiş. Yoğurdun üstündeki kaymak misafire saklanıp ikram edilirmiş. Buralardan gelip bu kadar insan, merhametli olmak pek kolay olmaz denir.
Hakkı Akdeniz bu kuralı yıkmış.
ÜNLÜLER MÜŞTERİSİ
Epey zengin çeşitleri olan pizza menüsünü kendi seçiyor. Yeni lezzetleri çalışanlar, sağlam müşteriler arasında gözlerini kapatarak deniyor ve menüye ekliyor.
Yarışmalar... İlk kez 2005'te yarışmaya katılıyor. 87. oluyor. (97 kişi arasından) Moralini yüksek tutuyor. Eve geçtiğinde eksiklerini tamamlamaya çalışıyor. Her gece, her sabah... 2006'da Orlando'da yapılan yarışmaya katılıyor.
Finale kalıyor 112 kişi aasından ve de en sonda finalistler arasında 1. oluyor. Altın madalya ile magazinlerde görülünce İtalya'da yapılan yarışmada pizzanın ülkesinde şampiyon oluyor. Ardından Fransa'da.
Bu arada özel yaşamında birkaç üzücü olay gelişiyor. Ama moralini hiç bozmuyor. Mesela Kanada'da olan oğlunu görebilmek için izinsiz geçiş yapıyor Kanada'ya 6 kez. Hakime her şeyi doğrusuyla anlatınca 3 aylık hapsi bitiyor. Şu an moda desinatörü Japon bir eşi var. 8 dükkanı da gerek TV, gerek sinema tiyatro ünlüleri, devlet ileri gelenleri ve de binlerce çok iyi müşterilerle dolup taşıyor. Bu mekanların 7'si pizzacı, 1'i de Meksika mutfağı.
"Nihayet Türkiye'ye franchising vermeye artık karar verdim" diyor.