NİHAN YARKENT İNCE
Onlar 3 harika kadın. Bulundukları yere etiyle dişiyle kazanıp gelenlerden. O kadar narin ve güzel görünmelerine karşın, gecelerini gündüzlerine katıp çalışanlardan. Moda tasarımında hem yenilikler getirdiler hem trend oluşurdular hem de sektöre isimlerini yazdırdılar. Zeynep Mayruk ilk moda dersini Chicago Saint Charles Lisesi'nde aldıktan sonra Türkiye'de İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda Tasarımı bölümünü bitirdi.
Akademik hayatına Londra Central Saint Martins' de devam etti ve burada 6 farklı sertifika programını tamamladı.
YENİ MAĞAZA
Tasarımda kendi markasını yarattı. Yasemin Karagülle ise doğuştan gelen bir yeteneği yine eğitimle destekleyerek geliştiren bir isim. Kariyerine istediği gibi giyinmek ve hissettiklerini yansıtmak için kendi kıyafetlerini tasarlayarak başladı, O da kendi markasını yarattı. Nur Karaata aslında bir iç mimar. Ama gönlü moda tasarımında olduğu için önce New York ve Milano'da dil eğitimlerini tamamladı ardından London College of Fashion'da mayo ve iç giyim üzerine bir eğitim aldı. Yarattığı markayla tasarımlarını sunuyor.
Şimdi moda tasarımın üç prensesi güçlerini birleştirdi ve Alsancak'ta Brands&Friends (Markalar ve Arkadaşlar) adı altında açtıkları mağazada hem kendi tasarımlarını hem dünyaca ünlü tasarım markaların şık ürünlerini sunuyorlar.
TÜM KARARLAR BİZE AİT
Pek genç, çok neşeli havanız var. Bu görüntünün altındaki tasarımlarda ise profesyonellik tavan yapmış durumda. Nasıl başladı bu yolculuk?
Zeynep Mayruk: Uzun zamandır üçümüz de arkadaşız. Biz Yasemin ile ortak bir ofis tutma telaşındayken Nur onun yanına taşınmamızı teklif etti, tabii biz de hemen kabul ettik. Bir sene boyunca ortak ofiste çalıştık daha sonra bir mağaza açma kararı aldık. Karar verdiğimiz günle açılmamız arasında tam iki ay var, yani her şey bir anda oldu. Profesyonelliğimizin sebebi hepimizin markaları dört yıldır var ve üretim, satış, tasarım kollarıyla hepimiz tek başımıza ilgileniyoruz.
Yardımcılarımız var ama bütün kararları kendimiz verip takibini de kendimiz yapıyoruz bu da her şeye hakim olmamızı sağlıyor.
Sanatçının ruhunu beslemesi şart. Bu kimi zaman çileyle kimi zaman anlayamadığımız bir duyguyla gelişir. Moda tasarımı ise öyle renkli bir dünya ki sanki tüm bunlar yokmuş gibi bir algı var. Her şeyin pembe olduğu bir dünya mı bu?
Zeynep Mayruk: Moda tasarımın düşünce ve hayal kısmında evet her şey pembe. Ama bunun içine o tasarımı gerçeğe çevirmek girince iş tamamen tekstil tasarımı oluyor ve tekstil pembeyi içinde barındıran kıpkırmızı bir alan. Üretim işin içine girdiğinde ise her alanda zorluklar başlıyor. Bu sadece tekstil için geçerli değil. Bir şey üretiyorsanız gerçekten çalışmanız, sabırlı olmanız ve kazanmanız gerek. Bizim işimizdeki en önemli şey de bu üretimin verdiği yükün altında kalıp tasarım gücümüzü kaybetmememiz gerek. Çünkü tasarım ruhtan, üretim bedenden geliyor. Beden yoruldukça ruhu etkiliyor.
SIRA DIŞI OLMALI ALGISI
Tasarım dediğimiz şey nedir, neden günümüzde bu kadar önemli?
Zeynep Mayruk: Tasarım çok büyük, çok geniş bir kelime. Moda bölümü için şunları söyleyebilirim. Tasarım denilince insanların aklına genelde normalden farklı görünüm, alışılmış kalıpların dışında üretilmiş kıyafetler geliyor. Ancak dümdüz bir kıyafet de tasarlanıp üretiliyor. Tasarım olması için illa ki değişik, beklenilenin dışında bir görüntüye ihtiyaç yok yani. Tasarım bir süreçtir. Hayal etmekle başlayıp, esinlenmeyle devam edip, çizimle oluşan üretimle sonlanan bir süreç.
Stilin tanımı belli ama size göre stil nedir?
Zeynep Mayruk: Stil kelimesinin şık anlamında kullanıldığı da oluyor. Bence bu yanlış. Örneğin; klasik, modern veya bohem bir stili var şeklinde kullanılmalı.
HERKES TAKLİT EDİYOR
Çakma tasarım ve tasarımcının sektöre verdiği zarar ne boyutta?
Nur Karaata: Büyük tasarım markalar, hepimizin ayda en az bir kez uğradığı dünyanın en ünlü hazır giyim markalarına ilham oluyor.
Yeri geldiğinde çok ünlü tasarımcılar birbirlerini bile taklit ediyorlar.
Trendler, satışı arttırmak için ne olursa olsun kötü bir silah gibi kullanılabiliyor.
Çünkü büyük hazır giyim üreticileri için ciro, repütasyondan önce geliyor. Zaten bir hafta içinde ellerindekileri satıp yeni bir şeyler üretiyorlar ve esinlenilen tasarımlar unutuluyor.
"BAŞARININ SIRRI İYİ ÜRÜNLE DOĞRU PAZARDA OLMAK"
Peki ya tasarımda markalaşmak isteyenler için bir yol haritası sunmak isteseniz?
Nur Karaata: Yol haritası, iyi bir pazar araştırması ve pazarlama sürecinden geçiyor.
İyi bir ürünle birlikte doğru pazarda olmak başarının anahtarı diyebilirim. Markalaşmak çok zor ama imkansız değil. O başarı yoluna girildiğinde ise verdiği huzur paha biçilemez.
Markalaşmak demek, engelleri aşmak demek. Burada sektörün önünü açması için nasıl düzenlemeler önerirsiniz?
Nur Karaata: Daha çok ilham veren konferans, farklılık yaratacak iş kolları...
Yeni nesile farklı bir bakış açısı kazandırabilecek tasarım etkinlikleri düzenlenebilir.
Ayrıca markalaşmak sadece tasarım alanında olmaz.
Sanat yaparak bile marka haline gelebilirsiniz.
"İZMİR TASARIM KONUSUNDA TÜRKİYE'DE LİDER KONUMDA"
Bu kent, kendini tasarım odaklı bir gelişimin içinde görmek istiyor. Yani İzmir iş dünyasının ortak sesi bu. Diyorlar ki "Her şeyde tasarım kenti olmalıyız". Peki neden olamıyoruz?
Nur Karaata: Tekstilde tasarım kenti olduğumuza inanıyorum. Her şeyde tasarım kenti olmak imkansız. En azından bir şeyi hakkıyla yapsak bu bile bize yeter. Çoğu İzmirli firma ve marka, alanında ülkemizde lider konumda. İzmir'de sadece çevre ve şehir planlamasıyla ilgili bir gelişme yaşayamıyoruz.
İş dünyası, böyle ortak bir ses veriyor da tasarımcıya ne sunuyor ya da sunmalı?
Nur Karaata: Büyük hazır giyim firmaları tasarımcıya son yıllarda daha da önem vermeye başladı ve marka- tasarımcı işbirlikleri günümüzde sektörün bir parçası oldu. Ayrıca, İzmir Moda Tasarımcıları Derneği gibi birçok dernek büyük tekstil kurumlarıyla ortak çalışıp tasarımcılarına sahip çıkıyor. Özellikle haute couture alanında çalışan tasarımcılara fuarlarda yer alabilme imkanı sunuyorlar.