Kilo vermek için sanılanın aksine diyet ve sporun tek başına yeterli olmayabileceğini söyleyen Dr. Sinan Akkurt, fazla kiloların beslenme ve hareketsizlik dışında da çokça etkene bağlı olabildiğini hatırlattı. "Örneğin insülin direnci gibi hormonal düzensizlikler, başta buğday olmak üzere gıda alerjilerimiz, mantar ve virüs gibi sorunlarımız varken istediğimiz diyeti ya da sporu yapalım kilo vermemiz mümkün olmayabilir. Hatta bunların farkında da olmayabiliriz. O nedenle estetik kaygıların dışında pek çok sağlık sorununa da yol açabilen fazla kilolarımızdan kurtulmak için kontrollü ve çok yönlü bir tedavi uygulanması gereklidir" diyen Dr. Sinan Akkurt, özellikle şok diyetlerden uzak durulması, hızlı değil sağlıklı kilo kaybının hedeflemesi gerektiğini söyledi.
GIDA İNTOLERANSI
Kilo fazlası sorununa kabızlık, şişkinlik, ödem gibi şikayetler de eşlik ediyorsa gıda intoleransından şüphelenilebileceğini kaydeden Dr.
Akkurt, bu durumda gıda intolerans testi yapılarak vücudun hassasiyet geliştirdiği besinlerin tespit edilebileceğini söyledi. Dr. Akkurt "Vücudumuz alerjen olarak kabul ettiği besinleri yakmayıp depolar. Giderek metabolizmamız yavaşlar. Ve böylelikle ödem, kabızlık, fazla kilo gibi şikayetler ortaya çıkar... Gıda intoleranslarıve alerjilerinin tedavisinde de biorezonans destekleyici bir tedavidir" dedi.
MANTAR MI DİRENÇ Mİ?
Sağlıklı bir zayıflama programının ilk adımının sağlık taraması olması gerektiğini vurgulayan Dr. Akkurt, şunları söyledi: "Sürekli kilo alımı ve sağlıklı bir beslenme ve spor programına karşın kilo verilememesinin altında iki sinsi oluşum yatıyor olabilir. Bunlar Candida Albicans mantarı ile Adenovirüs 36'dır. Bu ikisini biorezonansa özel kan testi ile tespit ve tedavi etmek mümkündür. İnsülin direnci de yine sık rastlanan sorunlardan biridir. Kişi kilo verse bile geri alabilir. Bu nedenle tedavisi önem taşır. İnsülindirenci ve diğer hormonal dengesizliklerin düzenlenmesinde de biorezonanstan destek bir tedavi metodu olarak yararlanılabilir."
TATLI KRİZİ PSİKOLOJİK
Diyetin bir parçası olarak "light" ürünleri tüketmeye yönelmenin de yaygın bir yanlış kanı olduğuna dikkat çeken Dr. Sinan Akkurt, "Bu ürünlerin pek çoğu işlemden geçmiştir ve yapay tatlandırıcı içerir. Bu nedenle de ne beslenmenizi sağlayıp tok tutar, ne de zayıflamanıza yardımcı olur...
Üstelik insülin salgılamanızı tetikleyerek vücudunuzda fazla yağ birikmesine de sebep olur" dedi. Tatlı krizlerinin vücudun ihtiyacı olmayıp tamamen psikolojikolduğunu açıklayan Dr. Akkurt, "Tatlı ihtiyacımızı meyvelerin içindeki doğal şeker, arada sırada yenen bal, pekmez gibi ürünlerle karşılayabiliriz" şeklinde konuştu.
SU İÇMEK KALORİ YAKIYOR
Ev yapımı besinler daima tercihimiz olmalıdır"diyen Dr. Akkurt, iştah kontrolu için her öğün ev yapımı yoğurt tüketilmesini tavsiye etti.
İştah kontrolunu destekleyen diğer besin maddeleri arasında kuru baklagiller, tarçın, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, siyez bulguru, badem, fındık, ceviz, et, lahana, brokoli, karnabaharı sıraladı. Günde 2,5 litre su içmenin 150 kalori kaybettirdiğini öne süren Dr. Akkurt, "İdeali kilogram başına 40 cc su içmektir. Örneğin 60 kg ağırlığındaki bir kişi (60 x 40), günde 2,4 litre su içmelidir" dedi.
HAZIR GIDALARDAN KAÇININ
Durdurulamayan iştahın altında psikolojik etkenlerin de yatıyor olabileceğini, bunun için öncelikle psikoloğa danışılması gerektiğini kaydetti. "Zayıflamak demek aç kalmak demek değildir. Aksine sağlıklı beslenerek, doğanın bize sunduğu meyve, sebze, kuru baklagiller, et, balık, yumurta gibi besinleri dengeli bir şekilde alıp, hazır ve paketli gıdalardan uzak durarak sağlıklı ve ideal kiloda kalabiliriz.